‘Evet ama’çizgisinde durduðunu iddia eden bazý kiþiler, geçilmek istenen sistemin Erdoðan’dan sonra ne olacaðýný soruyorlar. Sorgulanan husus, CHP’li, MHP’li veya baþka partili bir Cumhurbaþkanýnýn olmasý halinde sistemin bir sorun üretip üretmeyeceði, aleyhimize iþleyip iþlemeyeceðidir. Bu bakýþ açýsý, ‘bizim için iyi’, ‘baþkasý gelirse kötü’ anlayýþýna dayanýr.
Öncelikle þunu söylemek gerekir: Hiçbir sistem þahýslar üzerine inþa edilmez, halkýn seçtiði kiþi de hangi partiden olursa olsun muteberdir.
Erdoðan’ý lider olarak gören AK Partililer için Erdoðan’dan sonra ne olacaðý ayrý bir tartýþma konusudur. Ama bu soru, mevcut sistem için de geçerlidir. Ayný soruyu mevcut sistem devam ederken de gündeme getirmek mümkündür. O halde anayasa deðiþikliði üzerine bir kaygýyý bu soruyla formüle etmek çok anlamlý deðildir.
Diðer bir husus da þudur: Mevcut halde Erdoðan olmasa ciddi bir sorun yok mudur?
AK Parti’den çýkan Cumhurbaþkaný ve Baþbakan denkleminde mevcut sistem bir þekilde yürüyor; ya farklý partilerden kiþiler bu makamlara gelirse veya ayný partiden birbiriyle uyumlu çalýþamayacak kiþiler Cumhurbaþkaný ve Baþbakan olursa bu sistem yürür mü?
Hiç sanmýyorum.
Halkýn seçtiði Cumhurbaþkaný ve halkýn seçtiði Baþbakanarasýndaki uyumu saðlamak mevcut sistemin kapasitesini ve kültürünü aþan bir durumdur.
Yürütmenin iki baþlý olmasý krize açýk bir hal üretir.
Daha önceki durum, Baþbakanýn icraatýn baþý, Cumhurbaþkanýnýn vesayet odaðý olduðu bir mantýða dayanýyordu. Yapýlan deðiþikliðin tam da amacý, Cumhurbaþkanlýðýný vesayet odaðý olmaktan çýkarýp icraat makamý yapmaktýr. Bence bu sistem deðiþikliðinin en deðerli tarafý vesayet halkalarýný çözmesidir. Þimdi bu konuda çok önemli bir adým atýlýyor. Bu paketin demokratik muhtevasýnýn baþýnda bu özellik geliyor. Cumhurbaþkanlýðý makamýnýn vesayet deðil hizmet misyonuyla kodlanmasý radikal bir demokratik deðiþikliktir.
‘Cumhurbaþkanýndan sonra ne olacak’ diyenler, Cumhurbaþkanýnýn þahsýný hedefe koyarak Türkiye’yi esir almak isteyenlerin referandumda hayýr çýkmasýný bir fýrsat olarak görerek aleyhte bir tablo üretmek isteyeceklerini de hesaba katmalýlar.
Son dönemde saldýrýlarý artýranlar þimdi referanduma gözünü dikmiþ durumdalar. 15 Temmuz’da darbe yapamayanlar, Nisan’daki referandumda ‘hayýr’ çýkararak bir darbe vurmak isteyecekler.
FETÖ’cüler baþta olmak üzere Erdoðan düþmanlarý ‘hayýr’dan çok þey murad ediyorlar. Hayýr sonucunun ülkede bir türbülans oluþturacaðý düþüncesiyle can havliyle buna sarýlmýþ durumdalar. PKK baþta olmak üzere terör örgütlerinin ve siyasi yandaþlarýnýn ‘hayýr’ kampýnda saf tutmasý da bu anlayýþýn bir sonucu…
Hükümet sistemi deðiþikliðiyle daha güçlü bir iktidar yapýsý oluþmasýnýn devam eden çok boyutlu mücadele açýsýndan büyük önemi var. Hem bu yapýsal deðiþiklik süren mücadele açýsýndan bir anlam taþýyacaktýr, hem de referandumun birilerince yeni bir hesaplaþma alaný olarak konumlandýrýlacak olmasýndan dolayý ayrý bir anlam taþýyacaktýr. Hükümete sekte vurmak isteyenlerin ‘hayýr’ bloðunu büyütmeye çalýþacaklarýndan þüphe yok. Ýþin bu boyutu da gözardý edilmemeli.
Bu yüzden ‘evet’ demek çok boyutlu bir anlam taþýyacak. Ýtirazlar, eleþtiriler, þikâyetler her zaman ve her konuda olabilir ama büyük resmi ýskalamak hepsini aþan bir maliyet ve riskler ortaya koyar.
Suret-i haktan görünüp ama’lý cümlelerle karamsarlýk pompalayanlarýn kimin deðirmenine su taþýdýðý iyi anlaþýlmalý…