Erdoðan’ý anlamak...

Dünyanýn siyasi dilinin deðiþmesi ve yeni sözlerin söylenmesine ihtiyaç duyulduðunun zorunlu hale gelmesi beraberinde, yeni profilde lider anlayýþýný da geliþtirdi. 

Ýkinci dünya savaþý döneminde ve sonrasýnda iki kutuplu dünya olduðu için gözler, hep kutuplarýn baþýndaki zatlara dönük idi.

Artýk birçok þey deðiþti ve bu deðiþime lider anlayýþý ve algýsý da katýldý.

Türkiye’nin yeniden güç haline gelmesi, konjonktürel olarak, dikkat odaðý olmasý ve daha büyük anlamý, lideriyle birlikte taþýmaya baþladý. Bu bir gerçektir ki, Erdoðan ismi ve politikalarýyla birlikte, dünyanýn her tarafýnda farklý Türkiye yorumlarý meydana çýktý.

Erdoðan’ý analiz ederken, sadece Türkiye eksenli analiz, doðru tespitlere yol açmaz. Çünkü Erdoðan’ýn kaderinde; “Türkiye ve medeniyet coðrafyasýnýn tamamýný kapsama felsefesini taþýma” gibi önemli bir misyonun taþýyýcýsý olmak vardýr.

Erdoðan’ý eleþtirenler, bazen aðýza alýnmasý zor olan sözlerle eleþtirirken bile, stratejik hata yapmaktalar. Erdoðan’a sadece bir siyasetçi olarak bakýp eleþtirmek, uluslararasý sistemden kopmak ve dünyadaki genel siyasi havanýn nabzýný tutmada zekâ sorunu yaþamaktýr.

Yakýn siyasi tarihe dikkat edilirse; dünyanýn ciddiye aldýðý, hesaplaþma mecburiyeti hissettiði nadir liderlerdendir Erdoðan. Tabii ki, Erdoðan’ý ortaya çýkaran tefekkür, kadim medeniyet duygusunu taþýyan felsefenin ta kendisidir.

Fransa ziyareti sýrasýnda bir liderin, bu kadar emin tavrý, daha sonralar okullarda konu edilecek niteliktedir.

Fransa baþkanlarý, Kanuni sonrasý bu tabloyu hiç görmedi. Bugün karþýsýnda Kanuni’nin yolunu izleyen bir Baþkan görüyordu Fransa.

Aslýnda Avrupa ve ABD bugün ziyadesiyle farkýndadýr Erdoðan’ýn. Biden’ýn dil sürçmesi diyelim; hatalý sözlerine özür dilemek mecburiyeti hissettiren Erdoðan’ýn ta kendisiydi. Dikkat ettiyseniz Erdoðan’dan cesaret alan Suudi Kralý bile ABD’den hesap sorar nitelikte duruþ sergiledi. Görülmüþ müydü bu tablo?

Erdoðan’ýn baþarmasýný isteyen ve istemeyenlere bir dikkat edin. Zaten her þey net bir biçimde ortadadýr. Zalimden zulüm gören kim varsa, Erdoðan’ý anlamakta ve desteklemektedir.

Þimdi ülkesini normalleþtirmek isteyen, ileri demokrasi diyen, etraftaki tüm komþu ve akrabalarýn menfaatlerini gözeten birine, sadece Türkiye’nin deðil dünyanýn þeklini, tarzýný deðiþmeye mecbur eden, tarihi þahsiyet olarak bakýlmasý gerekiyor.

Size basit örnekler vereyim. Balkanlarda Bosna’yý, Kafkaslarda Azerbaycan’ý, Orta Doðuda Filistin’i bir analiz edin. Her biri tarihi ve siyasi durumlarý farklý olan bu ülkelerdir. Ama Bosna’nýn Balkanlarda ve tam Avrupa’nýn göbeðinde bulunmasý ve Türkiye’ye bu kadar baðlý olmasý, Azerbaycan’ýn Kafkaslarda menfaatler savaþýnda duruþ getirmesi, Filistin’in acýlý feryadýnýn iþitilmesi için tek bir anahtar aktör rol oynamaktadýr. O da, Türkiye...

Ama hangi Türkiye? En önemli kilit nokta burasýdýr.

Erdoðan’ý anlamak, bu soruya cevapla baþlamaktadýr. Erdoðan, tavrý ve politikalarýyla sadece kendisini ve lideri olduðu ülkeyi baðlamýyor. Bunu anlamak bu kadar mý zor?

Fransa, biliyorsunuz ermeni diasporasýnýn en güçlü olduðu ülkedir. Ve Türkiye’ye ta Osmanlý’dan kalma bir karýn sancýsý söz konusudur. Bugün Fransa; Azerbaycan’ýn iþgal altýndaki topraklarýna neden olan Ermenistan’ýn direk veya dolaylý olarak yanýndadýr. Aynen Türkiye’nin, Azerbaycan’ýn yanýnda olduðu gibi. Gerçi son yýllar Fransa’nýn bu tutumunu, Haydar Aliyev Vakfý Baþkaný ve Azerbaycan Cumhurbaþkaný Ýlham Aliyev’in eþi Mihriban Aliyeva deðiþtirme çabasý içerisindedir. Bazý konularda ise baþarmýþ gözüküyor.

Lakin genel tabloyu etkilemek ve deðiþtirmek için Azerbaycan, gücünü hiç kuþkusuz Türkiye’nin varlýðýndan ve dünyadaki etkisinden almaktadýr. Ayný durum yeni Türkiye’nin duruþundan cesaret alýp, siyasetini ona göre dizayn eden ülkeler için de geçerlidir. Alýþtýðýmýz manzara hep farklý idi. Ýngiltere, Fransa, Almanya, ABD bize ders veriyordu ve neyin doðru, neyin yanlýþ olduðunu söylerdiler. Bugün de öyle yapýyor; lakin ihtiyat ederek, her cümlelerini tartarak, bu adamý kýzdýrmayalým endiþesiyle. Hep onlar isterlerdi, þimdi Türkiye kendi þartlarýný söylüyor. Elin Batýlýsý, Osmanlý sonrasý durumu pek hazmedemezdi. Erdoðan alýþtýra alýþtýrayaptýrýyor. Bunu anlamak, arif için zor deðil. Ama hain için pek zor. Þimdi dünyanýn þartlarýna, kendi þartlarýný ilave eden adamý anlamak için, sadece bu þartlarýn sahibi gibi kendini hissetmekten geçer. Erdoðan’ý anlamak; mefkûreyi, davayý anlamaktan geçer...