Sürekli Erdoðan’la kafa bulan bir grup gazeteci var; bunlarýn bir de gazetesi var.
Bu gazetenin yazarýysanýz, eski Baþbakan Ahmet Davutoðlu’yla ilgili en ufak bir imada bulunamazsýnýz. Bilakis, günümüz meselelerine ýþýk tutmak için, bol bol Davutoðlu’ndan alýntýlar yapmalýsýnýz. Zaten bu gazetenin yazarlarý da öyle yapýyor, sýklýkla bu isme atýfta bulunarak, “ýþýk tutan alýntýlar” yayýnlýyor.
Bunun yanlýþ ya da kötü olduðunu söylemeye çalýþmýyorum.
Sürekli “seviye”den söz eden ve seviyesizliðin Türkiye’nin en büyük sorunu olduðunu söyleyen bu gazetenin kimi yazarlarý, Erdoðan’la dalga geçme, Erdoðan’ý ince ince doðrama konusundaki bonkörlüklerini bazen üsluplarýna da yansýtýyorlar ve öyle ayýp, öyle çirkin, öyle seviyesiz yakýþtýrmalarda bulunuyorlar ki, insanýn “E, hani seviye?” diyesi geliyor.
En hafif yakýþtýrmalarý “diktatör...”
Bir “seviye”yle yazýya kalkýþtýklarý için baþkalarýnýn nezahetini sorgulama hakkýna sahip bulunduklarýna inanýyorlar ama baþkalarýnda aradýklarý hususiyetlerin kendileri için de geçerli olduðu/olmasý gerektiðini düþünmüyorlar, bu kabulden uzaklar.
Mesela þu satýrlar: “Zekâsýzlar... Bilgisizler... Türkiye ortalamasý sizin zekânýzýn çok üzerinde... Ýktidar çeperine meyleden oportünistler... Kýt akýllýlar... Zihni meleke açýsýndan yetersiz, kariyer hesaplarý yapan, ‘keþke daha nitelikli olsalardý’ dedirten, düþünmeye gerek olmayan bir ergen dünyasýna muhtaç amigolar...”
Bu satýrlar, “saygýn entelektüel” olarak bilinen bir yazarýn kaleminden çýktý ve “Türkiye’nin en büyük sorunu seviyesizliktir” diyen gazetede yayýnlandý.
Bu “saygýn entelektüel”in, baþka “seviyeli” hamleleri de var: Kalem kavgasý yaptýðý kiþiler hakkýnda “birbirinizin arkasýna geçin” þeklinde çirkin yazýlar yazmak, yani eþcinsel imasýnda bulunmak gibi...
Erdoðan’la kafa bulan, Erdoðan’ý ince ince doðramayý itiyat edinmiþ bu arkadaþlar, kafa bulma hakkýný sadece Erdoðan’ýn þahsýyla sýnýrlý tutmuyorlar; bir inanç alanýna ait kavramlar ve söyleme biçimleriyle de nasibini alýyor bundan.
Mesela, “Erdoðan konuþtu... Hayýrlara vesile olur inþallah” diyorlar.
Hadi Erdoðan’ý anlýyoruz da, kendilerinin de ait bulunduðu inanç alanýnýn kavramlarý ve söyleme biçimleriyle kafa bulmak da ne oluyor?
Bu irtifa kaybýný (“yabancýlaþma” demek istemiyorum) nereye koyacaðýz?
Bu gazetede Davutoðlu’yla ilgili bir eleþtiri bulamazsýnýz.
Hadi bunu anladýk...
Muharrem Ýnce’yle ilgili de bulamazsýnýz.
Meral Akþener’le ilgili de bulamazsýnýz.
Karamollaoðlu’yla ilgili de bulamazsýnýz.
Dýþarýdan kendisine “AK Parti medyasý” dedirten ve bunu tavzih yoluna gitmeyen bu gazetenin kimi yazarlarý, Erdoðan’ýn sözlerini “mavra malzemesi” yapma konusunda neredeyse yarýþ halindeler.
Mesela, Erdoðan’ýn “dövizin yükseliþi” konusundaki deðerlendirmelerine sadece bu nazarla baktýlar ve bol bol dalga geçtiler.
Bekledim ki, Muharrem Ýnce’nin “Ýncirlik üssündeki askerlerin tatillerini kendi ülkelerinde geçirmeleri haklarýdýr” tornistanýyla ilgili bir çift söz söylesinler.
Muharrem Ýnce’nin, böyle, “mavra konusu” olabilecek anlarca demeci var.
Karamollaoðlu derseniz, adam “yürüyen” mavra öznesi...
Meral Akþener ha keza... (Akþener, “S-400’ler sarayý korumak için alýnýyor” demiþti. Al sana evladiyelik mavra malzemesi. Muharrem Ýnce de, muhafazakârlýðýný anlatmak için, “ben ahýrdan inek çýkardým” demiþti. Bu gazetenin türbanlý yazarý bunlarý ele alan onlarca ironik yazý yazamaz mýydý, yazýlarýný da “hayýrlara vesile olur inþallah” diye baðlayamaz mýydý?)
Sadece Erdoðan’a çakýyorlar.
Sadece Erdoðan’ý ve çevresini itibarsýzlaþtýrýyorlar.
Erdoðan’ý savunmalarý, AK Parti siyasetine destek vermeleri gerekmiyor.
Ki zaten savunmuyorlar ve Erdoðan’ýn kaybetmesini “hasretle” bekliyorlar.
Bari “kýyýcýlýklarýnda” eþit davransýnlar.
Biraz da muhalif kesime baksýnlar ve oradaki “araz”ý görsünler.
Çok þey mi ümit ediyoruz?