Erdoðan’ýn Kudüs liderliði

Cumhurbaþkaný Recep Tayyip Erdoðan’ýn çaðrýsý üzerine Ýstanbul’da düzenlenen Ýslam Ýþbirliði Teþkilatý (ÝÝT) Olaðanüstü Zirvesi’nin en önemli sonucu, Doðu Kudüs’ünFilistin’in baþkenti olarak ilan edilmesidir.

Zirveyi beþ maddede þöyle özetleyebilirim:

1. Türkiye açýsýndan: Cumhurbaþkaný Erdoðan, ABD Baþkaný Trump’ýn, Kudüs’ü Ýsrail’in baþkenti olarak tanýma kararýna karþý en net tavrý almýþtýr. Teþkilatýn dönem baþkaný olarak gerçek bir liderlik sergilemiþ, “laftan, kýnamadan öte bir þey çýkmaz” beklentilerinin sahiplerine de gereken dersi vermiþtir.

Erdoðan liderliðinde Türkiye, bölgemizde oyun kurucudur, denge unsurudur, söz sahibidir. ABD’nin tek taraflý kararý karþýsýna Ýslam ülkelerinin sesini yükseltmesi, Türkiye’nin öncülüðünde saðlanmýþ diplomatik bir baþarýdýr.

Bu zirve toplanmasaydý, tarihi karar alýnmasaydý, Ýslam dünyasý ABD ve Ýsrail iþbirliði karþýsýnda sinmiþ, tepkisiz kalmýþ ve onuru zedelenmiþ olacaktý.

2. Filistin açýsýndan: Kudüs’ün ve Filistin’in sahipsiz olmadýðý bütün dünyaya gösterilmiþtir. ABD ve Ýsrail’in; hukuku, insan haklarýný, BM kararlarýný hiçe sayan kabadayýlýðý karþýsýnda Filistin yalnýz býrakýlmamýþtýr.

3. Ýslam ülkeleri açýsýndan: Zirveye katýlan 49 ülkenin yanýnda, katýlmayan 8 ülke olduðu gibi aralarýnda Suudi Arabistan’ýn da bulunduðu üç ülke de alt düzeyde temsilci gönderdi.

Aslýnda “Ýslam dünyasý” ifadesi bile Ýslam ülkelerinin periþanlýðý karþýsýnda içi doldurulamayan bir ifadedir. Müslümanlar olarak adalet, bilim, teknoloji ve demokratik olgunlukta hak etmediðimiz yerdeyiz. Ýnancýmýzýn gerektirdiði ahlak anlayýþý, dayanýþma, muhabbet ve dürüstlük deðerleri konusundaki zaaflarýmýz sebebiyle bilhassa ailede ve eðitimde ciddi sýkýntýlar, problemler yaþýyoruz.

Bu yetmiyormuþ gibi Haçlý zihniyeti, Atlantik cephesi olarak Ýslam ülkelerini etnik ve mezhep temelli ayrýlýklara, çatýþmalara sürükleyen bir yýðýn provokasyon sahneliyor.  Bizi birbirimize düþürüyorlar. Acýmasýzca Ýslam’ý terör ile özdeþleþtirmeye çalýþan bir Batý medyasý var. Ýþte Irak ve Suriye’de gördük. DEAÞ diye bir terör örgütü kuruyorlar, sahada istedikleri hamleleri yapýyorlar, amaçlarýna ulaþýnca da bu örgüt buharlaþýp gidiyor...

Ýstanbul’daki zirve, kendi aramýzda derlenip toparlanma, Batý’nýn insafsýz hamlelerine birlikte karþý koyma irademizi güçlendirirse kalýcý neticeler verebilir.

4. ABD açýsýndan: Trump’ýn sanki bir cinnet halinde imza þovuyla Kudüs’ü Ýsrail’in baþkenti yapma kararý; ciddiyet, güvenirlilik ve itibar açýsýndan ABD’yi bitirmiþtir.

Karþýmýzda hukuku çiðneyen, BM Güvenlik Konseyinde altýna imza attýðý kararý (1980’deki 478 sayýlý karar) hiçe sayan bir devlet var.

Beyaz Saray, görülmüþtür ki bu akýl dýþý ve sorumsuzca verdiði kararla, Yahudi lobisinin ve Evangelist dincilerin kýyamet senaryolarýna esir düþmüþtür.

ABD yönetimi sýrf Yahudi lobisini memnun etme adýna Amerikan milli menfaatlerini hiçe saymýþtýr. Ýslam coðrafyasýný karþýsýna almak, ABD’nin hangi çýkarlarý ile örtüþmektedir?

Barýþ yerine çatýþmalarýn fitilini ateþlemek, Ýslam coðrafyasýndaki radikal gruplarý tahrik etmek, terörün ABD sýnýrlarý içine davetini yapmak ABD’nin hangi menfaatlerinin gereðidir? ABD artýk barýþ için arabulucu bile olamayacaktýr.

5. Dünya açýsýndan: ABD’nin Kudüs kararý insanlýk ve barýþ için açýk bir tehdittir. Ýslam ülkeleri zirvesindeki dik duruþ bütün ülkeleri cesaretlendirmelidir. Zalimle mazlum arasýnda tarafsýz kalmak, zulme ortak olmak demektir. Ýstanbul’daki Zirve’ye “Filistinliler için içim yanýyor’ diyerek katýlan Venezüela Devlet Baþkaný Nicolas Maduro’yu bütün ülkeler örnek alsýn. Bilhassa da Avrupa Birliði’nin sessizliðe gömülen liderleri...