Erdoðan’ýn meydan okumasý

Bazý sorular vardýr, neden muhatap olduðunuzu anlamakta güçlük çekersiniz. Türkiye þu sýralar hiç hak etmediði sorular ve suçlamalarla muhatap oluyor.

Önceki gün bir Amerikan gazetesinde Cumhurbaþkaný Tayyip Erdoðan ve Baþbakan Ahmet Davutoðlu’nu, yani Türkiye’yi hedef alan bazý iddialar yayýnlandý. Ýddialarý özetlemek için, Erdoðan’ýn þu sözlerini aktaralým:

‘Dün Amerika’da bir basýn kuruluþu ise benim ve Baþbakan Ahmet Davutoðlu’nun Hacý Bayram Camii’nin çýkýþýnda görüntülenmiþ fotoðrafýmýzý koyarak bizi terör örgütlerine destek vermekle suçluyor. En açýk tabiri ile bu edepsizliktir, alçaklýktýr, hainliktir.’

Bu iddialarýn, Türkiye’nin kendi bölgesinde yeni bir dýþ müdahaleye direnmesiyle birlikte ortaya çýktýðý malum. Cumhurbaþkaný’nýn meselenin bu boyutuyla ilgili deðerlendirmesi þöyle:

‘Bizim için Musul’da alýkonulan 49 can her þeyden önemlidir. Biz mesuliyet makamýndayýz, konuþurken dikkatli konuþmalýyýz. 49 canýn hassasiyetiyle hareket etmek zorundayýz. Üzülerek ifade ediyorum, bu hassasiyetin taþýnmadýðýný, ihanet þebekelerinin deðirmenine su taþýndýðýný görüyoruz. Pazartesi BM Genel Kurulu’nda dünya liderleriyle bu çirkin algý operasyonunu anlatacaðýz.’

Türkiye’nin IÞÝD’e destek verdiði, petrol alýþveriþi yaptýðýna dair iddialar, son zamanlarda sýkça dile getiriliyor. Ankara, hangi gerekçeyle olursa olsun bölgeye yeni bir dýþ müdahalenin sorunlara çözüm getirmeyeceði konusundaki görüþünü zaten ortaya koydu. Elbette tek baþýna bu süreci yönetme ya da taþýma iddiasýnda deðil. Ama özellikle 11 Eylül olaylarýndan sonra ortaya çýkan geliþmeler ve özellikle de dýþ müdahaleler, çözüm getirmek þöyle dursun, her þeyi daha da kötüleþtirdi.

Yanlýþ sorular ve iddialarla muhatap olmanýn bir baþka örneði ise Mýsýr’la ilgili. Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn Ýhvan liderlerinin Türkiye gelmesi yönündeki sözleri, yine bazý yanlýþ sorularla farklý bir yere sürüklenmek isteniyor.

Farklý cümlelerle de olsa ortaya konulan soru þu: Türkiye, Mýsýr’daki Sisi yönetimine olan mesafesini ve sert eleþtirilerini daha ne kadar devam ettirecek?

Bir önceki Dýþiþleri Bakaný Ahmet Davutoðlu’nun Baþbakan olmasýyla birlikte bu soru, yeniden ve sanki meþru bir dayanaðý varmýþ gibi ortaya konulmak isteniyor.

Peki doðru soru þöyle sorulamaz mý: Bölge ülkeleri ve dünya daha ne kadar Mýsýr’daki darbe yönetimini mazur ve meþru görmeye devam edecek? Ya da bir baþka soru: Seçilmiþ insanlarýn darbe yargýsý eliyle mahkum edilmesine daha ne kadar sessiz kalýnacak?

Ankara, bu sorularý baþýndan itibaren doðru olarak ortaya koyanlardan. Dolayýsýyla da þimdi bundan geri adým atmasý bir yana, kararlýlýðýný sürdürmesinden baþka bir ihtimal yok. Ýhvan’ýn gayrý meþru yollarla iktidar indirilip idam sehpasýna götürülmesine sessiz kalanlarýn, IÞÝD konusundaki gayretleri sahtekarlýktan baþka bir anlam taþýmýyor.

Dünyanýn pek çok yerindeki Ýslami siyasi hareketlerin, farklý iktidar tecrübeleri oldu. Baþarýlý olanlar, çýkýþ bulamayanlar, yolu kesilenler. Ama galiba en tehlikeli bulunan, demokratik yollarla gönderilemeyen tecrübeler. Mýsýr’da yaþanan bu. Ýhvan daha yolun baþýnda demir yumrukla ezildi ve þimdi bu ülkede eski rejim eliyle ve zorla yapýlan inþa sürecine göz yumulmasý isteniyor.

Türkiye tecrübesinde durum daha da dikkat çekici. Önce Gezi, ardýndan 17-25 Aralýk operasyonlarýyla Türkiye’deki Ýslami tecrübeye vurulmak istenen darbeler, en azýndan þimdilik püskürtülmüþ durumda.

Daha fazlasýný baþarmak için, ezberleri alt üst eden çýkýþlara ihtiyacýmýz var. Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn Birleþmiþ Milletler zemininde böyle bir çýkýþ yapacaðýnýn iþaretini vermesi bir meydan okumadýr ve bizi baþý dik ve güçlü kýlacak da budur.