Erdoğan’la kim uğraşıyorsa Aliyev’le de o uğraşıyor...

İkisinin de günahı(!) büyük, sen kalk, TANAP diye bir proje oluştur, Hazar’ın doğalgazını Gürcistan-Türkiye üzerinden Avrupa’nın enerjiye aç ekonomilerine iletmeye çalış, af edilir gibi değil. 11 milyar Dolar’lık projenin temeli 2015’te atıldı, 2018’de devreye girdiğinde dünya enerji dengeleri değişecek. Azerbaycan biraz daha zenginleşecek, Türkiye’nin stratejik öneminde artış yaşanacak. Merhum Haydar Aliyev’in deyişiyle, “Bir millet iki devlet” gerçeği bir kez daha dosta-düşmana ispatlanacak. Ankara patlamasından sonra uçağına atlayıp soluğu Türkiye’de alan, Erdoğan ile o hepimizi duygulandıran kucaklaşmayı dünyaya gösteren Aliyev, neden, bütün bunları yaptı sanıyorsunuz?..

Türkiye-Azerbaycan kardeşliğini baştan beri sevmiyorlar. Komşusunun topraklarının yüzde 21’ini işgal etmiş Ermenistan’a sınırlarımızı açmamızı istemeleri, iki kardeşin arasına soru işaretleri sokma çalışmaları bundan... Bakü’de iki güçlü lobi oluşturup, (biri Rusya severler grubu, diğeri ABD-İsrail hattında şekillendirilen ve artık hepimizin yakından tanıdığı “devlete sızmacılar” heyeti) ikili ilişkileri zehirleme gayreti de bundan...

1- Putin, meseleden memnun değil, bütün Türkiye-Azerbaycan ortak projelerinde yer alan Gürcistan’ı 2008 saldırısıyla cezalandırmaya çalıştı, şimdi Ermenistan’ı kullanarak müdahale zemini yaratmaya çalışıyor  2-Obama-Cameron-Netanyahu üçgeni, iki Türk devletinin birlikte yükselişine taktik olarak karşı değil ama, stratejik olarak bu gücün “kontrol edilebilir liderler”in elinde olmasını istiyorlar, Erdoğan-Aliyev kardeşliği buna uygun değil.

Yani... Erdoğan’la kim uğraşıyorsa, Aliyev’le de o uğraşıyor.  

Bir piyon saldırısının analizi...

Bekliyorduk, Ermeni lider Sarkisyan bizi yanıltmadı. Dönemin Karabağ kuvvetleri komutanı Hocalı Soykırımı’ndaki parmak izleriyle boş yere o makamda oturmuyor, gerektiğinde yakın mesai arkadaşı Putin’den gelecek talimatları bekliyor, “saldır” dedi, saldırdı, aldı cevabını... Suriye macerası sonrası Putin’in iki yeni hedefinden birini harekete geçirdi, diğeri, Transdinyester sorunu bahanesiyle Moldova’da çatışma çıkarıp gerginliği biraz daha Doğu Avrupa’ya, NATO’nun içine taşımak, onu da biliyoruz...

Ermenistan medyası ve siyasileri “büyük savaş tamtamları” çalarken Bakü ve Ankara’daki kendine güvenli sakin duruş, iki başkentin bu hamleye hazırlıklı olduklarını gösteriyor.

Obama’nın berbat politikası nedeniyle kendinde eski Sovyet coğrafyasına dönüş cesareti bulan Putin’e, Kafkasya’da geniş manevra alanı açmaya niyetli değiller. Erdoğan’ın ilk açıklamasında 1992’den bu yana hiç bir işe yaramamış AGİT-Minsk Grubu eşbaşkanları ABD, Fransa ve Rusya’yı göreve çağırması  bunun işareti.

Rusya-ABD mutabakatı ise Türkiye’yi Suriye’de de görüldüğü gibi, “küresel bir soruna tek taraflı kararla müdahale eden” ülke haline getirmeye çalışıyor.

Maksat belli, hazırlıklı olmadığımız bir askeri hesaplaşmaya çekip, hırpalamak istiyorlar, bunu yapmayacağız... Bu denklemde PKK-PYD ne ise Ermenistan’ın da o olduğunun farkındayız, geçiniz...

O işgali dünya ayakta tutuyor...

Büyük bir fakirlik ve bölgesel dışlanmışlık yaşayan Ermeni halkı için üzgünüm, çünkü, önemsedikleri diasporaları ve yöneticileri, kendilerine ihanet ediyor!.. Sırplar gibi, milliyetçiliklerini “Türk düşmanlığına” dayandıran bir ulus olarak kendi hezimetlerini hazırlıyorlar, bu tarihi bir yanlış. Milliyetçiliği, başka uluslara saygı zeminine taşıyıp, komşularının topraklarını işgal etme sevdasından vaz geçmeleri gerekiyor.

Kağıt üstünde baksalar, Azerbaycan ordusunun son 10 yılda geldiği üst seviye ile yaptıklarının sürdürülebilir olmadığını fark edecekler. Bu politikayla, iki güçlü Türk devletinin ortasında ABD ve Fransa’daki diaspora ile Rusya’nın ulusal stratejilerinin ileri karakolu seviyesine düştüklerini de anlayacaklar...

Önemsedikleri o işgali, Rusya’nın askeri gücünün, ABD ve Fransa’nın diplomatik desteğinin ayakta tuttuğunu da görecekler...

PKK gibi emperyalizmin gönüllü işbirlikçisi olmak, bu yolda gençlerini  cepheye sürmek utanç yüklü bir hatadır.

Yazdıklarım, samimi bir “komşu” uyarısıdır...