Zihin beynimizin ürettiði yazýlým olarak tanýmlamak mümkün. Zihinle düþünüyoruz, anlýyoruz, konuþuyoruz, hayal kuruyoruz. Normalde zihnimiz bütüncül ve tekil. Bütüncül bir zihin kendi üzerine düþünebilir. Muhakeme edebilir. Karar vermek için avantaj ve dezavantajlarý gözden geçirebilir. Hazýrlýk amaçlý prova yapabilir. Fakat birleþik ve tekil zihinde ayrý bir konuþma duyulmaz. Zihin içi karþýlýklý konuþma diyaloðu olmaz. Halbuki bölünmüþ ve çoðullaþmýþ bir zihin içinde iç konuþma, ses duyma ve diyalog olabilir.
Normalde insanlarýn %97-99’nun zihninin tekil ve bütüncül olduðu söylenebilir. %1-3 kiþinin zihni ise bölünmüþ ve çoðul durumda. Zihnimiz normalde kolay bölünmüyor. Aynen kemiklerimizin kýrýlmasý gibi bir dýþ etken gerekli. Bu dýþ etken çocuklukta yaþanan acý verici yaþam olaylarý. Çocukluk döneminde yaþanan dövülme, aþaðýlanma, tacize uðrama, huzursuz bir aile ortamýnda büyüme travmatik etkiler göstererek zihnin bölünmesine neden oluyor.
Bölünmüþ zihin zekâ ve benlik duygusuna sahip
Zihin bölünmesi (disosiyasyon) aslýnda bir baþ etme mekanizmasý. Zihin bölünme yoluyla acý veren duygu ve yaþantýlarý bilincin dýþýna itip, geçici olarak rahatlamýþ oluyor. Bilincin bütünlüðünden uzaklaþtýrýlan zihin parçacýðý da zihnin özelliklerini taþýdýðý için (zeka, benlik, düþünebilme, konuþabilme) zamanla ayrý bir kimlik haline gelip, diðer zihinle iletiþime girip bedeni kontrol edebilir hale geliyor. Böylece geçmiþte iþe yarayan ve kiþiyi rahatlatan mekanizma, zamanla kendisi sorun hale gelebiliyor.
Normalde zihnin bölünerek baþ etme kapasitesini 11 ila 13 yaþ arasýnda kaybettiðini varsayýyoruz. Bu sebeple eriþkin dönemde yaþanan acýlý olaylarýn, travmatik yaþantýlarýn sýnýrlý bir zihinsel ayrýþmaya sebep olduðunu ve bölünmenin oluþmadýðýný kabul ediyoruz. Örneðin eriþkin dönemde Travma Sonrasý Stres Bozukluðuna sebep olan travmatik yaþantýlar sýrasýnda, kiþinin sanki bedeni dýþýna çýkýp dýþarýdan bakýyormuþ gibi hissedebildiðini biliyoruz.
Buraya kadar her þey bildiklerimizle uyumlu. Bugünlerde yeni bir þey fark ediyorum. Ýlk defa 18-25 yaþ arasýnda zihni bölünmüþ insanlarla karþýlaþýyorum. Bu þimdiye kadar alýþýk olduðumuz ezberlerimize aykýrý. Size bir þahitliðimi anlatayým.
18 yaþýnda zihni bölünen genç
20 yaþýnda genç. 18 yaþýna kadar herhangi bir ruhsal þikâyeti yok. Hiç psikiyatrik veya psikolojik yardým baþvurusu olmamýþ. Çocukluðunda travmatik bir yaþantýsý yok. Kendini mutlu bir çocuk olarak tanýmlýyor. 18 yaþýnda iken kendisinden büyük kardeþi ameliyat sýrasýnda ölmüþ. Ailesi kardeþin ölümü döneminde hiç aðlamadýðýný ve donmuþ / boþ bakýþlarýnýn olduðunu söylüyor. Sanki ölümden az etkilenmiþ gibi görünüyormuþ. Kardeþin ölümünden bir dönem sonra zihin içinde kendisiyle konuþan bir “iç ses” duymaya baþlamýþ. Bu ses kendisini rahatsýz edecek kadar konuþur olmuþ. Bu seslerden dolayý psikoloða gitmiþ. Psikolog bu iç sesi dinlememe, bastýrma, dikkatini daðýtmayý salýk vermiþ. Kiþinin duyduðu ses görüþmeci ile karþýlýklý diyaloða giriyor. Kendisinin kardeþin ölümünden sonra var olduðunu söylüyor. Kardeþ ile ilgili yaþanan tüm acýlarý yaþýyor. Ýç ses, kendisinin dikkate alýnmamasýna küskün ve gýcýk olduðunu söylüyor…
Bu iç ses teorik olarak bir iþitsel halüsinasyon olsa bile, psikotik olmadýðý açýk. Kiþide baþka bir psikotik belirti yok. Gündelik hayatý iç ses etkileþimi dýþýnda normal. Bu iç sesi doða üstü güçlerle izah etmeye kalkmak ise hem büyük bir yanýlgý hem de iþleri daha kötüye götüren bir yaklaþým. Aslýnda bu bir bölünmüþ zihin meselesi. Adýna “alter” denilen, kendi baþýna otonomi kazanan, diðer zihinden nitelik olarak farklý olmayan bir zihin parçacýðý. Kardeþin ölümüne karþý yaþanan büyük acý, zihnin bütünlüðünün dýþýna çýkarýlmýþ, bu acýyý taþýyan zihin parçacýðý zamanla “alter” özellikleri kazanarak, gündelik hayatý yürüten ana zihinle konuþur hale gelmiþ.
Bu gözlemim bilim diliyle doðrulanabilir ise, büyük acýlar yaþayan eriþkinlerde de alter taramasý yapýlmasý gerekir. Bu gerçekten yeni bir durum. Daha öðreneceðimiz çok þey var.