Ermeniler ve Kürtler

1915 olaylarýný veya Ermenilerin soykýrým iddialarýný konuþmak için dönemin uluslararasý güç mücadelelerini göz önünde tutmak gerekir. Þunu unutmamak lazým: Ermeni ayrýlýkçý hareketi büyük ölçüde Osmanlý coðrafyasý üzerinde hesaplarý olan emperyalist güçlerin çabalarýyla oluþtu.

Zaten Ermeni örgütlerinin de amacý, daha önce Yunan veya Bulgarlarýn yaptýðý gibi, silahlý bir isyan yoluyla baðýmsýz bir devlet kurmak deðildi. Bunu yapamazlardý. Zira Ermenilerin çoðunluðunu oluþturduðu bir coðrafya mevcut deðildi. Daha Berlin Anlaþmasýnda büyük güçler tarafýndan zýmnen “Ermeni topraklarý” olarak kabul edilen “altý vilayet”in bile hiçbirinde Ermeniler çoðunlukta deðildi. Zaten Ermenilerin tamamý da baðýmsýzlýk taraftarý deðildi.

Bu yüzden Ermeni siyasî hareketi topyekûn bir isyan gerçekleþtirerek baðýmsýz bir devlete kavuþma hayali kurmak yerine, gerçekçi bir yol izleyerek silahlý tedhiþe yöneldi. Böylelikle bir taþla birkaç kuþ vurulabilecekti: Silahlý eylemlerin yaratacaðý terör havasý bir yandan Müslüman ahaliyi öldürerek veya kaçýrtarak belirli Anadolu þehirlerindeki nüfus dengesini Ermeniler lehine deðiþtirmeye, bir yandan da devletin almak zorunda kalacaðý tedbirlere karþý uluslararasý güçlerin müdahalesinin yolunu açmaya yarayacaktý.

Bir ayrýntý: Ermeni isyanlarýnýn ilk baþladýðý 1890’lardan itibaren Ermeni nüfusun yoðun olduðu bölgelerdeki Ýngiliz Konsolosluklarýnýn sayýsý birden bire artmýþtý. Ruslar ise 1774’de Küçük Kaynarca Antlaþmasý gereðince elde ettikleri “Osmanlý ülkesinde istedikleri yerde Konsolosluk açma” hakkýný kullanmaya çok daha önce baþlamýþlardý.

Devlet Arþivleri Genel Müdürlüðünün yayýnladýðý “Osmanlý Belgelerinde Ermeni-Rus Ýliþkileri” kitabýnda rastladým: 1913’de Kars Þehbenderliðinden Hariciye Nezaretine gönderilen bir bilgi notunda “Ruslarýn Kafkasya’ya komþu Osmanlý vilayetlerini ele geçirmek amacýyla Erzurum, Van, Bitlis ve Bayezid’deki Rus konsolosluklarý ve Anadolu’da araþtýrma yapan profesörleri aracýlýðýyla bölgedeki Ermenileri ihtilâle teþvik ettikleri” haber veriliyor.

Osmanlý vatandaþý Ermenilerden birinin baþýna bir taþ düþse Konsolosluklar içeriden, Avrupa matbuatý dýþarýdan gürültüyü koparýyorlardý ve her seferinde konu Ermeni vilayetlerinde reform taleplerine dayanýyordu. Ermeni vilayetlerinde reform sözünün tercümesi önce özerk, sonra baðýmsýz bir “Türkiye Ermenistaný”nýn teþkiliydi.

Osmanlý Devleti 1878’den itibaren birkaç defa uygulamayý vaat edip sonra hasýraltý etme imkaný bulduðu”altý vilayette reform” talepleri konusunda son olarak 1914 baþlarýnda yeniden söz vermek zorunda kaldý. Bundan da Cihan Harbi çýkýnca kurtuldu.

Unutmayýn ki Dünya Savaþý’nda Osmanlý Devleti Rusya’ya karþý savaþýyordu. Dolayýsýyla Ermeni isyan hareketlerinin savaþla birlikte yeniden alevlenmesinde þaþýlacak bir nokta yok. “Türkiye Ermenistaný”nýn kurulmasý için fýrsat ayaklarýna gelmiþti.

Ancak daha sonraki geliþmelere bakarak Ermenilerin Rusya tarafýndan kullanýldýðýný düþünenler de çýkacaktýr. Mesela Ermenistan’ýn ilk baþbakaný, Taþnaksutyun Partisi lideri OvanesKaçaznuni 1923 yýlýnda Bükreþ’te yapýlan parti kurultayýna sunduðu raporda 1914 öncesinde Doðu Anadolu’da Ruslarla birlikte savaþmak üzere gönüllü Ermeni birliklerinin oluþturulmasýnýn hata olduðunu söylemiþtir.

Diðer taraftan Ruslarýn Osmanlý coðrafyasýnýn doðusuna iliþkin hesaplarý için kullanmaya çalýþtýðý tek grup Ermeniler deðildi. Ayný þekilde Ermeni emelleri için bölgedeki tek engel de Osmanlý devlet güçleri deðildi. Özellikle devlet otoritesinin zayýfladýðý son dönemlerde Doðu Anadolu’da en az Ermeniler kadar etkinliði olan bir diðer “yerel güç” göçer Kürt aþiretleriydi.

Bu konuya devam edeceðiz...