Türkiye son 10 yýlda pek çok tabuyu yerle bir etti, her alanda daha demokratik ve daha normal bir iliþki arayýþýnda oldu. Bu alanlardan biri de Ermeni Sorunu’dur. Yeni Türkiye, Ermeni tabusunu yýkma çabasýnda da ciddi mesafeler almasýna raðmen bu ilerleme Türkiye-Ermenistan iliþkilerinde normalleþme ile taçlandýrýlamadý.
Ýki ülke iliþkilerini normalleþtirme konusunda olaðanüstü bir çaba harcandý. Bu çabalar 2009 yýlýnda ortak bir protokolün imzalanmasý ile sonuçlandý. Eðer Ermenistan Dýþiþleri Bakaný Eduard Nalbandyan ile Türk mevkidaþý Ahmet Davutoðlu tarafýndan Zürih’te imzalanan protokol onaylanmýþ olsaydý yýllardýr kapalý olan Türkiye-Ermenistan sýnýrý açýlacaktý ve iliþkiler normalleþecekti. Ancak Ermenistan anlaþmayý onaylamadý, Türkiye tarafýnda ise protokol Meclis gündemine bile gelemedi.
Dýþiþleri Bakaný Davutoðlu geçtiðimiz hafta Karadeniz Ekonomik Ýþbirliði Örgütü’nün Erivan zirvesi için Ermenistan’a gidince iliþkiler konusunda yeni bir umut ýþýðý doðdu, bazý yorumcular ziyareti heyecan verici buldular. Fakat iki bakanýn görüþmesi soðuk ve kýsa sürdü.
Bu noktada iki ülke iliþkilerinin normalleþememesinde iki önemli engelleyici unsurdan bahsetmek mümkündür: Bunlardan ilki Azerbaycan engelidir, diðeri ise Rusya. Türkiye, bu iki engeli aþmadan Ermenistan ile iliþkilerini düzeltemez.
Azerbaycan
Bugün hala Azerbaycan topraklarýnýn beþte biri Ermeni iþgali altýnda. Sadece Nogorna Karabað deðil, burasý ile Ermenistan sýnýrý arasýnda kalan þehirler de iþgal altýnda ve Erivan yönetimi bu topraklarý býrakmayý ölümle denk sayýyor. Eðer Türkiye, Azerbaycan’ýn bu durumunu görmez ve Bakü’yü yalnýz býrakarak Ermenistan ile iliþkilerini düzeltmeye kalkarsa, örneðin Azerbaycan’a destek için kapattýðý sýnýrlarýný Ermenilere açar ise Azerbaycan’ý kaybeder. Oysa Azerbaycan, Ermenistan ile kýyaslandýðýnda kaybedilemeyecek kadar önemli bir ülkedir.
Reddedilemez akrabalýk baðlarý bir yana, Azerbaycan petrol ve gaz kaynaklarý ile Türkiye’nin enerjide stratejik ortaðýdýr. Ermenistan, pazar ve üretici olarak neredeyse hiçbir iktisadi kýymet oluþturmaz iken Azerbaycan ekonomisi son yýllardaki yatýrýmlarýyla Türkiye ekonomisinin önemli ortaklarýndan biri haline gelmiþtir. Tüm bunlara Kafkasya’da Ýran ve Rusya’ya karþý stratejik ortaklýðý da eklemek gerekir.
Nitekim 2009 Protokolleri’nin Türkiye-Azerbaycan iliþkilerine maliyeti çok aðýr olmuþtur. Azerbaycan’la iliþkilerdeki sýkýntýlar ancak Ermenistan’la baþlayan sürecin çökmesiyle düzelmeye baþlamýþtýr. Kýsacasý Türkiye hem Ermenistan, hem de Azerbaycan ile iliþkilerini ayný anda düzeltme imkanýna henüz sahip deðildir.
Rusya
Ýkinci önemli engel ise Rusya’dýr. Ermenistan, Rusya’nýn Kafkasya’daki ileri karakolu gibidir. Rusya, Ermeni Sorunu sayesinde bu ülkede askeri üsler bulundurabilmektedir. Hatta Ermenistan’ýn Türkiye ve Ýran sýnýrlarý Rus askerleri tarafýndan korunmaktadýr. Türkiye, Azerbaycan ve Ermenistan arasýndaki sorunlarýn halledilmesi demek Rusya’nýn Güney Kafkasya politikalarýnýn çökmesi anlamýna gelir. Bu nedenle Rusya her ne kadar barýþçýl bir dil kullansa da, barýþta yarar görmeyen bir aktördür.
Elbette Ermenistan ile iliþkilerin çözülememesinde bizzat Ermenistan’ýn kendisi de önemli bir engeldir. Ermenistan, Azerbaycan’da iþgali sonuna kadar savunmaktadýr. Hatta Ermeni siyasiler bununla da kalmayýp Türkiye’den toprak isteyecek kadar ileri gitmektedirler. Ermenistan’ýn irredentist hayalleri realist olmasa da Türkler arasýnda endiþeye yol açmaktadýr.
Özetleyecek olursak, Ermeni cephesinde yeni bir þey yok. Diðer taraftan Türkiye-Azerbaycan iliþkileri hýzla geliþmeye devam ediyor.