BURADA çýkan yazýlarýmda sýk sýk AB ile iliþkilerin canlandýrýlmasý gerektiðini ve AB üyeliðini önemsediðimi vurguluyorum. Mülteci akýnýnýn da etkisiyle bir canlanmanýn yakýn olduðu anlaþýlýyor.
AB yetkilileri ile temaslar sýrasýnda Baþbakan Ahmet Davutoðlu’nun “Biz bir Avrupa halkýyýz...” söylemi Ertuðrul Özkök’ün çok hoþuna gitmiþ.
“Son günlerde hiçbir cümle bu kadar hoþ gelmedi...” diye coþkulu bir ifade de yerleþtirmiþ “Ýþte içimi açan o cümle” baþlýklý 1 Aralýk tarihli yazýsýna. Benim itirazým bundan sonra gelen cümlelerine: “Bizim yerimiz Ortadoðu deðil, Avrupa’dýr diyorum... Çocuklarýmýzýn istikbali, çocuklarýn katili olan bu Ortadoðu deðil, insani deðerlerin, hukukun, adaletin, vicdanýn, insan sevgisinin coðrafyasýdýr diyorum... Lanet okuyorum 3 yýldýr bu coðrafyaya... Kutsal kitabýmýzý bombalý yelek, ayetlerimizi Kalaþnikof mermisi, çocuklarýmýzý canlý kalkan haline getiren bu iðrenç coðrafyaya, al o IÞÝD’ini de, Müslüman Kardeþler’ini de, Esad’ýný da çek git baþýmýzdan diye bas bas baðýrýyorum.”
Ertuðrul Özkök’ün zihninde ‘coðrafya’ neler çaðrýþtýrýyor, anlamak zor. Bir coðrafya nasýl çekip gidecek acaba? Ortadoðu coðrafyasýna iðrenç demek için nasýl bir zihin yapýsýna sahip olmak gerekir? Bahsettiði coðrafyanýn kutsiyeti hakkýnda hiç mi fikir sahibi deðildir? Oradaki olaylarýn can sýkýcý olmasý bir coðrafyaya lanet sebebi olabilir mi? O coðrafyadaki olaylarda, Ertuðrul Beyin adaletin, vicdanýn coðrafyasý dediði Batý Coðrafyasýnýn hiç mi rolü yok? Filistin meselesindeki haksýzlýklarýn, Ertuðrul Beyin isyanýna yol açan olaylarýn baþ müsebbibi olduðunu bilmeyen mi var? Elbette bunlarý söylerken “Ýslam Dünyasýnýn acýklý hali” baþlýklý yazýda vurguladýðým gibi her olumsuzluðu baþkalarýna atma kolaylýðý içerisine girmemek gerektiðinin de farkýndayým.
Ýkinci bir husus var. AB ilkelerinin yazýlý haline talip olabiliriz. Fakat bu ilkelerin AB ülkelerinde hakkýyla uygulandýðýný söylemek zor. Ertuðrul Beyin “insan sevgisinin coðrafyasý” olarak nitelediði Avrupa’nýn son mülteci krizindeki tutumu insan sevgisiyle ne kadar baðdaþýr? Ayrýmcýlýðýn her alanda yükseldiði Avrupa kendi koyduðu ilkeleri yerle bir ediyor. Örnek çok. Tekrar vurgulayalým ki AB ilkelerine ihtiyacýmýz var.
Baþbakan Ahmet Davutoðlu, Ertuðrul Beyin yazýsýný okumuþ olmalý ki TUSÝAD Yüksek Ýstiþare Kurulu üyelerine yaptýðý konuþmada þöyle dedi: “Biz Brüksel’de Avrupalý olarak, Taþkent ve Bakü’de Asyalý Türk olarak, Cidde ve Baðdat’ta Ortadoðulu olarak, Afrikalýlarla kardeþ olarak konuþuruz. Dünyada çok az millet bu ayrýcalýða sahiptir.” Davutoðlu bu sözleri Bakü ziyaretinde de tekrarladý.
Ertuðrul Özkök’ün niyetini sorgulayacak halim yok elbette. Belki söylemek istediði þey, iki farklý coðrafyadaki hale dikkat çekmekten ibarettir. Fakat herkesin kullandýðý dile özen göstermesi gerekir.
AB ile gelinen son noktaya bakalým isterseniz biraz da. Mülteci krizinin etkisiyle de olsa liderler seviyesindeki AB-Türkiye zirvesi önemliydi. Yeni bir faslýn açýlma kararýna giden ilk adýmlar ve 3 milyar Euro sözü elbette bazý þartlara baðlý. Davutoðlu Hükümeti’nin programý ve reformlarý takip ve koordine için oluþturulan Baþbakan Yardýmcýlýðý ümide kapýlmak için benim gibi iyimserlere açýlmýþ bir kapý. Bu iþleri takiple görevli Lütfi Elvan’a kolaylýklar dileyelim.
Serbest dolaþýmýn 2016 sonlarýnda gerçekleþmesi bekleniyor. Ancak bunun þartlarý var. Entegre sýnýr yönetimini uygulamaya geçirmeden geri kabul antlaþmasýnýn imzalanmasý büyük sorunlar çýkartýr ortaya. Serbest dolaþým için 72 þarttan söz ediliyor. Bunlarýn belli baþlý olanlarýný, ÝKV, internet sitesinde sýralamýþ.
Bu aralar Rusya ile baþýmýz dertte. Bu dertle baþ etmenin en kestirme yollarýndan biri olarak da bakmak lazým AB iþlerine. Bu doðrultuda atýlacak adýmlarýn gittikçe karmaþýk bir hal alacaðý anlaþýlan Suriye meselesinde de elimizi güçlü kýlacaðýna inanýyorum ben. Belli ki Rusya her gün biraz daha çok içinde olacak Suriye meselesinin. Bu konuda Ali Bayramoðlu’nun “Yalnýzlýk kokusu...” baþlýklý 2 Aralýk tarihli yazýsý pek çok uyarý içeriyor:
“Rusya krizinde, Türkiye haklý da olsa, ciddi sorunlarla karþý karþýya kalýyor. Bunlar arasýnda siyasi riskler ciddi bir kalem oluþturuyor. Son haberler, örneðin, Rusya’nýn PYD’yi adým adým Fýrat’ýn Batý’sýna geçmeye ittiðini söylüyor. Birlikte okuyalým:
‘PYD’ye Halep’in kuzeyinde Türkiye sýnýrýnda güvenli bölge ilan edilmesi planlanan ve Türkiye’nin kýrmýzý çizgisi ilan edilen Azez-Cerablus hattýnda ilerlemesi için yoðun hava desteði saðlamaya baþladý. PYD, hâlihazýrda kontrol ettiði Afrin ve Kobani’yi birleþtirmek için Rus þemsiyesi altýnda iki yönden harekete geçti. Bir yandan 5 gündür muhaliflerin Azez’deki cephe hatlarýna saldýran PYD, diðer yandan Fýrat’ýn batýsýna geçebilmek için Cerablus’ta IÞÝD ile çatýþýyor...’Böyle muhtemel bir geliþmeye ABD ne kadar kapalýdýr dersiniz?”
Ertuðrul Özkök’ün lanet ettiði coðrafyada rol alanlara bakýn... Amerika, Fransa, Ýngiltere, Rusya... Bu coðrafyanýn100 yýl önceki oyuncularýný da hatýrlayýn... Ha, bir de Ertuðrul Beyin lanet ettiði coðrafyada 400 yýl barýþ ikliminin hâkim olduðu Osmanlý dönemini yâd edin...