Eþ iliþkilerinde duygularýn merkezi rolü

Psikiyatri ve psikoloji alanýnda düþünce, davranýþ ve duygularýn birbiriyle etkileþim halinde olduðu genel kabul görmüþken, hangisinin baþat rol üstlendiði konusunda tartýþmalar ve farklý ekoller var. Biliþsel ekol düþünceyi, davranýþçý yaklaþýmlar davranýþý, duygu odaklý yaklaþýmlar ise duyguyu merkezi role alýyor. 

Ben eþ iliþkilerinde giderek duygularýn merkezi olduðu fikrine yaklaþýyorum. Günlük eþ terapisi pratiðimde en fazla duygularla uðraþýyorum. Duygular iliþkilerin merkezinde ve duygularla çalýþmak düþünce ve davranýþlarla çalýþmaktan daha zor. 

Eþ iliþkilerinde duygular meselesini iki büyük baþlýkta sýnýflandýrýyorum. Birincisi duygu üretebilme düzeyi meselesi; ikincisi ise duygularý yerli yerinde ve uygun miktarda gösterebilmeyi tanýmlayan “duygusal yerindelik” meselesidir.

 

DUYGU ÜRETEBÝLME DÜZEYÝ

Ýnsanlar duygularý üretebilme, duyguyu yaþayabilme, duyguyu hissedebilme açýsýndan spektrumal daðýlýrlar. Spektrumun bir ucunda duygu üretemeyen, çok az duygu yaþayan, sanki duygudan arýnmýþ gibi görünürler. Bu hal genellikle ya otizm spektrum bozukluklarý gibi geliþimsel bozukluklarda ya da þizoid kiþilik özelliði gösteren insanlarda olur. Bazen de daha hafif halleri ile aileler boyu aktarýlan mizaç özelliðidir. Spektrumun diðer ucunda ise aþýrý duygu üreten, duygularý çok yoðun hisseden kiþiler bulunur. Bu hal de genellikle genetik temelli bir mizaç özelliðidir. Bu kiþiler toplum içinde aþýrý duygusal olarak bilinirler. Çoðu insan spektrumun ortasýnda yer alýr. 

 

DUYGUSAL YERÝNDELÝK BECERÝSÝ

Duygu meselesinin daha önemli meselesi duygusal yerindelik meselesidir. Bu hal duygularý doðru düzeyde, doðru bir þekilde yaþama, gösterebilme ve duygulara eþlik edebilme meselesidir. Bu hale duygularý düzenleyebilme becerisi de diyebiliriz. 

Duygusal yerindeliði yüksek kiþiler; üzülecek yerde üzülür, sevinecek yerde sevinir, öfkelenilecek yerde öfkelenirler. Her durumda da o olayýn doðasý ne kadar gerektiriyorsa o kadar üzülür, sevinir veya öfkelenirler. Ayrýca bu kiþiler baþkalarýnýn duygularýný da doðru tanýr, onlarýn duygularýna uygun eþlik ederler. Duygularý severler ve duygulardan kaçmazlar. Ama duygularýn girdabýna kapýlarak, duygularda aþýrýya giderek düþünme ve davranýþlarýnýn bozulmasýna izin vermezler. 

Duygusal yerindeliði düþük kiþiler ise duygusal tepkilerde aþýrýlýk gösterirler. Az ve görece önemsiz bir soruna çok güçlü üzüntü tepkisi verebilirler. Sýradan bir þeye hýzla kýrýlabilirler. Çabuk sinirlenip öfke tepkisi verebilirler. Kolay sakinleþmezler. Normal ruh hallerine geçiþleri geç ve zor olabilir. 

Duygu üretebilme düzeyi ve duygusal yerindelik birbiriyle dinamik etkileþir. Örneðin bir insan duygularý yoðun bir þekilde hissedebilirken ayný zamanda duygusal yerindeliði yüksek olabilirken; baþka biri yine duygularý yoðun bir þekilde hissedebilirken duygusal yerindeliði zayýf olabilir. Birinci hal insan iliþkilerine oldukça olumlu katký saðlarken, ikincisi iliþkilerde kaosa sebep olabilir. 

 

DUYGULARI BOZAN DIÞ ETKENLER

Duygularý üretebilme düzeyimiz ve duygularý yerinde yaþama becerimiz dýþ etkenlerle bozulabilir. Örneðin çocukluk çaðýnda ve eriþkin hayatýnda travmalara uðramak kiþinin duygularý düzenleme becerisini bozabilir. Ýkinci olarak uzun süreli çatýþmalý bir iliþkide kalmak da duygularýmýzý düzenleme becerimizi bozabilir. Üçüncü olarak da depresyon, mani ve kaygý bozukluðu gibi hastalýklar da duygu üretme ve düzenleme becerimizi bozabilir.