Aralarýnda Türkiye’nin de olduðu dokuz ülkenin, Suriye’de geçiþ dönemi için anlaþtýklarý ve öngörülen planý Rusya’nýn önüne koyduklarý söyleniyor. Buna göre Esad geçiþ sürecinde etkisiz ama sembolik bir lidere dönüþüyor ve alt-dokuz ay sürecek olan bu geçiþ döneminden sonra yeni Suriye’nin temelleri atýlmýþ oluyor. Kaðýt üstünde gerçekleþebilir gibi görünen planý Ruslar’ýn nasýl karþýlayacaðý belli olmasa da Putin’in, Esad’ýn telaþýnda deðil, Rusya’nýn Suriye’deki çýkarlarýnýn korunmasýnýn peþinde olduðu biliniyor.
Yani Esad, nihayet halkýnýn baþýna açtýðý bunca belalardan sonra, muhtemelen ve sadece Lahey Adalet Divanýnda yargýlanmamanýn karþýlýðý olarak, iktidarý býrakmak zorunda kalacak.
Esad’ýn sembolik liderliðinde hayata geçirilecek olan geçiþ süreci, þüphesiz çok sancýlý geçecek olan bir süreçtir. Suriye fiili bir bölünmenin içinde bulunuyor. Baas rejimi, Suriye’nin % 14 gibi küçük bir bölümüne sýkýþmýþ durumda. DAÝÞ’in kontrol ettiði bölgelerde, inþa edilen yeni ‘devlet’ geçiþ sürecinde, çok sorun yaratacak, ama DAÝÞ’i yenilgiye uðratmadan, Suriye’de yeni bir þeyin olmasý mümkün deðil.
Suriye’de, normalleþmeyi hedefleyen geçiþ sürecinin en temel sorunu, savaþ yaralarýnýn sarýlmasý, yakýn geçmiþle hesaplaþma ve ihlallerden, savaþ suçlarýnýn meydana gelmesinde payý olanlardan hesap sorulmasý..
Bu mesele sadece, Esad rejimiyle akalý bir mesele de deðil aslýnda.
Rejime karþý savaþan DAÝÞ ve benzeri örgütlerin sebep olduðu ihlaller olduðu gibi, iþlediði suçlar daha þimdiden Uluslararasý Af Örgütü’nün raporlarýna giren ve varlýðýný Esad’la iþbirliðine borçlu olan PYD gibi örgütler de var. PKK/PYD ve Esad’ý bekleyen sonuç, benzer bir sonuç olacaktýr.
PKK/PYD, kuruluþundaki ilk paradigmasýnýn bugün Türkiye’de yaþanan siyasi iflasýný, Suriye’de yeni bir paradigma inþa ederek yeni bir siyasi baþarýya dönüþtürmek istedi.
Bu ikinci paradigma yani Suriye’de Esad’ýn himayesinde, komünal tarzda Kantonlar kurma projesi de iflasla sonuçlanacak gibi görünüyor.
1789 Fransýz Devrimi, hatta 1917 Ekim Devriminden bile daha büyük bir devrim olarak gösterilen Rojava Devrimi’ anlaþýlan, bir yanýlsamadan, bir hayalden ibaret olarak tarihe geçmeye mahkum.
Rojava devrimi öyle bir devrim ki, Türkiye’deki bilumum eski tüfeklerin, Doðan medyasýnýn köþe yazarlarýnýn ve habercilerinin sýnýrsýz methiyelerine mazhar oldu ama bu devrim lideri Salih Müslim’in kardeþini bile ikna edemedi.
Salih Müslim’in kardeþi, Rojava devrimi için konuþtu ve dedi ki, PYD’nin halk arasýndaki gücü %10’u geçmiyor. Peki, PYD %10’luk bir siyasi destekle, bu kadar fýrtýna nasýl kopardý?
Kardeþ Muslim, bunu PKK/PYD’nin halk üzerinde kurduðu baský ve þiddetle izah ediyor.
Rojava halký, bugün nihayet Suriye halkýyla beraber, bugün bir kabustan uyanmaya hazýrlanýyor..
PKK/PYD’nin bu halkýn önüne koyduðu maceranýn sonuna gelindi, çünkü Esad’ýn sonu geldi. Esad’ýn ve PKK/PYD’nin kader birliði, yakýn bir zamanda ortak bir kadersizlikte buluþacak. Kürt halký Suriye halklarýyla beraber yeni bir gelecek kuracak. Irak Kürdistaný’na giden, gitmek zorunda kalan Kürt partilerinin lider kadrosu geri dönecek ve yeni sürecin bir parçasý olacak.
Ýç savaþ sýrasýnda, Rojava’da devrim yaptým diyerek, aþiret liderlerini kanton eþ baþkaný ilan eden PYD’nin payýna ise neyin düþeceðini þimdiden kestirmek zor.
Ama tam da bu noktada Uluslararasý AF Örgütü’nün, PYD’yi suçlayan, onu ihlallerden ve etnik temizlikten sorumlu tutan raporunu hatýrlamak gerekiyor.
Batý’nýn göz bebeði sayýlan PYD, sakýn Batýlýlarýn ihanetiyle karþý karþýya kalmasýn?
Suriye’deki muazzam suçlarýn hesabýný Esad yerine Salih Muslim ve kadrosu Lahey’de vermek zorunda kalýrsa, kimse þaþýrmasýn.
DAÝÞ ve Esad gider, PYD/PKK Suriye’de biter..
Cengiz Çandar ve Hasan Cemal, kim bilir bu yenilgi üstüne, ne eðlenceli yazýlar yazar!
Sisi için kýlýný kýpýrdatmayan AF Örgütünün, bayram deðil seyran deðil, PYD’nin insan haklarý ihlallerini gündeme getirmesinin ve dünyanýn þimdilerde bu raporla çalkalanýyor olmasýnýn, Rusya’nýn önüne koyulan geçiþ planýyla yakýn bir iliþkisi olduðu muhakkak..