Perþembe günkü Washington buluþmalarýnýn özeti gazete manþetlerine Esad’sýz Suriye üstünde anlaþtýlar þekilde yansýdý. Görünen o ki Cenevre mutabakatý çerçevesinde bir toplantý yapýlýrsa, Amerika’nýn da tercihi Türkiye gibi Esad’ýn baþýnda olmadýðý bir geçiþ rejimi olacak.
Ancak Amerika yakýn bir gelecekte Suriye’ye saldýrmayacak, uçuþa yasak bölge kurmaya çalýþmayacak, önceliði diplomasiye verecek, insani yardým miktarýný arttýracak. Rusya’yý ise geçiþ rejiminin niteliði konusunda ikna etmeye gayret edecek.
***
Bu, Türkiye’nin istediði deðil ama beklediðiydi. Zaten Suriye konusunda daha fazlasýný elde etmesi imkansýzdý. Elde etmesinin kendi çýkarlarýna hizmet edeceði de þüpheliydi. Türkiye de Suriye için Rusya ile gerginlik ve kriz yaþamak istemezdi.
Müdahaleye öncelik verilmesinin Türkiye’nin üstündeki yükü hafifleteceðine arttýrmasý, sýðýnmacý sayýsýný yükseltmesi, Baas rejiminin elindeki kimyasal silahlarý kendisine karþý kullanmasý, müdahale sonrasýnda týpký Libya’da olduðu gibi kaos yaþanmasý olasýydý.
Þimdi Amerika’nýn da, Türkiye’nin de bu çözüm için el ele verip samimiyetle çalýþmasý, Suriye’yi ve bölgeyi bir an önce istikrara kavuþturmasý gerekiyor. Hedef diplomasiyi tüketmek deðil barýþý saðlamak, optimum çözümde buluþmak olmalý. Türkiye Suriye’deki rejim deðiþikliði amacýna diplomasiyle de ulaþabilir.
Ayrýca Türkiye’ninki de dahil hiçbir jeopolitik hedef bu kadar insanýn hayatýna deðmez. Bölgede bunca sorun varken krizin derinleþmesi, Lübnan’ýn kaosa sürüklenmesi, Irak’ýn mezhep ekseninde bölünmesi, Türkiye’nin Ýran ile bölgesel rekabet uðruna karþý karþýya kalmasý menfaatimize deðildir.
Bana öyle geliyor ki Türkiye, bu ziyaret ve varýlan mutabakatlar çerçevesinde rotasýný yine çatýþma çözümüne, sorunlar üstü olmaya doðru çevirecek. Bundan önce olduðu gibi bundan sonra da insani trajedilere karþý sessiz kalmayacak, fakat tepkisini daha ölçülü bir þekilde verecek.
Hepsinden önemlisi de Amerika ile Türkiye arasýndaki iliþkiler eskisinden daha az sorunlu seyredecek. Bu ziyaretin en önemli tarafý iki ülke arasýndaki iliþkilerin normalleþtiðine, birbirinden beklentilerin dengelendiðine iþaret etmesiydi. Belli ki artýk Amerika Türkiye’nin ekseninin kaydýðýndan þüphe etmeyecek.
Ýsrail ile iliþkilerin normalleþmeye baþlamasý Amerika ile olan iliþkilerin rayýna oturmasýna katkýda bulundu. Eminim Washington Ankara’nýn tek sorununun Suriye ve Esad olmadýðýný da anlamýþtýr. Ticari çýkarlarýnýn önemini, Kürdistan petrolünün anlamýný, Kýbrýs sorununun çözümünde oynamasý gerek rolün niteliðini kavramýþtýr.
***
Böylesi bir ivmeye bizim de onlarýn da ihtiyacý vardý. Ýkili iliþkiler Ýsrail’in Dökme Kurþun operasyonu ile sarsýlmaya baþlamýþ, Türkiye’nin Ýsrail karþýsýnda attýðý her adým Amerika’da kaygý yaratmýþtý. Amerika Türkiye’nin ekseninin kaymasýndan, Kürtlerle kurduðu özel iliþki yüzünden Irak’ýn toprak bütünlüðünü tehlikeye atmasýndan rahatsýzlýk duymuþtu.
Anlaþýlan Washington’da bunlarýn büyük bir kýsmý giderildi, karþýlýklý güven tazelendi. Baþbakan Erdoðan Gazze konusunda Türkiye’nin yapýcý bir rol oynayacaðýný, taraflarýn barýþmasýna, sorunun çözümüne destek olacaðýný belli etti. Amerika da onun þahsýnda Türkiye’ye verdiði önemi gösterdi. Suriye krizinin çözümü içinse bir umut ýþýðý doðdu...