Birileri, Suriye’de katliam ve zulmün ayyuka çýktýðý dönemlerde Þam’a kadar giderek üzerlerine sýçrattýklarý kaný, þimdi baþkalarýna bulaþtýrmaya çalýþýyorlar.
Kýlýçdaroðlu ve Perinçek öncülüðünde sürdürülen “Esad ile diyalog” kampanyasý, son günlerde “PYD, Afrin’i rejime teslim ediyor” dedikodularý ile çok daha vahim bir anlam kazandý.
Türk askeri karþýsýnda asla varlýk gösteremeyeceðini anlayan PYD, çok umut baðladýðý kirli kampanyalardan da beklediði etkiyi göremeyince farklý entrikalara baþvuruyor.
Bir kere Afrin’i kimsenin teslim aldýðý filan yok.
Göstermelik birkaç sevkiyat ile böyle bir algý oluþturmaya çalýþýyorlar.
Böylece ayný teröristler, ayný silahlarla saldýrmaya devam edecek ama Mehmetçik ve ÖSO, (Suriye’nin toprak bütünlüðü hassasiyetinden dolayý) karþýlýk veremeyecek!
Yerseniz...
Oysa...
Mart 2011’de muhalif gösteriler baþlayýnca hemen “baba mirasý” yöntemi hatýrlayan Esad, Kandil’den getirdiði “seçme” teröristleri Türkiye sýnýrýna yerleþtirdi.
Önce Esad’a karþý olan Kürtlerin sesi kesildi, sonra da yeni takviyelerle, PKK’nýn Suriye uzantýsý olan PYD oluþturuldu.
Esad, bu teröristlere silah yaðdýrdý.
O günler, “Çözüm Süreci” çabalarýnýn sahaya yansýmaya baþladýðý bir dönemdi.
Esad, PKK’ya; Suriye’nin kuzeyinde “özerk bir yapý” sözü vererek, “çözüm fidesi”nin köküne siyanür sýktý.
Nitekim “silah býrakmayý” tartýþan PKK, fikir deðiþtirerek, siyasi iradenin “çözüm” için sergilediði müsamahayý, FETÖ’cü garnizon ve mülki amirlerin de katkýlarýyla yeni saldýrýlara hazýrlýk için kullandý.
Þimdi PYD’yi, Suriye’deki Kürtlerin temsilcisi olarak sunup, "Kuzey Irak’taki gibi bir yapý”dan bahseden yerli ABD maþalarý, Kuzey Irak’taki özerk yapýnýn, Kürt halkýna zulmederek hakimiyet kuran ve bunu da emperyalist canavarlar için kullanan bir terör örgütü olmadýðýný hatýrlamalýdýr.
PYD/PKK Esad’ý, ilerleyen süreçte daha cazip tekliflerle gelen Amerika ile aldatmýþ olsa da “ortak düþman” motivasyonlu iliþki aralýksýz sürmüþtür.
Nitekim þimdi Afrin’de sýkýþan terör örgütü, ‘eski göz aðrýsý’ Esad’dan yardým istedi.
Ama 2011’deki Esad’ýn yerinde yeller esiyordu.
O artýk þimdi iki kocalý bir kuklaydý...
PYD’ye hangi güçle ve hangi iradeyle yardým edecekti ki?
Afrin’deki feci akýbetini iliklerine kadar hisseden PYD, Türkiye’nin hýzýný kesmeye çalýþýyor.
Ancak...
“Afrin, Suriye rejimine teslim edilirse Türkiye giremez” diyenlere sormak lazým; Türkiye’ye karþý terör örgütü ile ittifak kuran Esad bizim sýnýr güvenliðimizi nasýl saðlayacak?
Esad rejimi, güvenilebilecek bir “devlet” olsaydý, 2012’de PKK/PYD teröristlerinin, tamamen Araplarýn yaþadýðý Afrin’i iþgal etmelerini önlerdi.
Onu býrakýn, harekat baþladýðýndan bu yana Afrin’e terörist ve silah desteði yine rejimin hakim olduðu bölgelerden gelmiyor mu?
Bugün Suriye’nin toprak bütünlüðü karþýsýndaki en büyük tehdit Esad’ýn kendisidir.
Bir taraftan TSK’ya övgü yaðdýrýrken diðer taraftan da Esad’ý pazarlayanlar millî çýkarlarýmýzý ateþe atýyor.
Türkiye’nin rejimle anlaþýlmasý, Esad’ýn “terörist” dediði ÖSO ile ortak operasyon imkanýný kaybetmesi ve Suriye’de “iþgalci” durumuna düþmesi demektir.
Esad ile görüþülmesini isteyenlerin, Afrin Harekatý ile birlikte “ÖSO terör örgütüdür” demeye baþlamasý da tesadüf deðil zaten.
Bu kirli ittifakta yer alan CHP ve yanýndakilerin, “Zeytin Dalý Harekatý’ný destekliyoruz...” cümlesinin hiçbir önemi yoktur.
Çünkü, “ama”dan sonrasý Mehmetçiðe ihanettir.