Eşcinsel dayatmanın ürkütücü boyutları...


ABD New York'ta bulunan Rockefeller Vakfı, merkezlerinin önünde bulunan Birleşmiş Milletler üyesi 193 üye devletin bayrakları yerine, gökkuşağı amblemli LGBT flamalarını astı. Küresel sermaye patronlarının başında gelen Rockefeller ailesi, sosyal projelere verdikleri desteklerle tanınıyorlar. Tabii buna destek adını vermek, bu işin çapını küçültür, onların verdikleri destekler; dünya üzerinde medyalar, moda-imaj yöneticileri, sinema-televizyon projeleri ve devasa finans kaynakları tarafından küresel "trend"leri, yani yönelimleri belirlemek için kullanılmaktadır...

İnsanlığı yönlendirmek istedikleri bu seferki tezleri ise; cinsiyetsiz insan, cinsiyetsiz toplum, ailesiz insan, ailesiz toplum ve nihayetinde insansız dünya, duraklarıyla gitmemizi öngördükleri korkunç ve karanlık bir gelecek...

Max Weber; "kapitalizmin önündeki en büyük engel ailelerdir" derken, geçen yüzyıldaki okumalarımız, aile içi dayanışma ve dengeli tüketim gibi tezlerin birleştiği antikapitalist reddiyeler üzerineydi. Bugünün LGBT dayatmalı küresel politikalarına bakınca, geçen yüzyıldaki okumalarımızın ne kadar duygusal ve kısıtlı olduğunu fark etmemek imkansız... Çünkü aile, insani yaşamayı mümkün kılan en küçük ve özel dünyamız. Aileyi yok edince, aslında iç dünyamız diye bir şey kalmıyor, mahremiyetimiz, aidiyetimiz, ruhumuz, hasılı insanlığımız çok ağır darbeler alıyor. Bu yüzden yeni kapitalizmin şiddetlenmiş bu evresinde, insan bedeni kadar ruhunu da reddeden bir dayatmayla karşı karşıyayız...

LGBT; Rockefeller Center gibi küresel finans güçlerinin, daha az insanlı bir dünyadan, insansız bir dünyaya doğru adım adım yürüdükleri bu şeytani yolun üzerinde kullanıldığı zehirli bir oyuncak...

......................................................................

Özgürlüğü cinsiyet değiştirmekle eş tutan korkunç bir baskı altındayız. Feminizm bile, kadın haklarını eşcinsel hakları olarak okuma zorunluluğuna hapsedildi. Buna dönüşüm değil köşeye sıkışma demek daha doğru...

Bu arada cinsiyet değiştirmeyi, neşeli bir tiyatro oyunu zanneden acayip bir güruh var. Oysa yapılan pek çok araştırmada, cinsiyet değiştirenlerin yaşadığı büyük yalnızlık, pişmanlık hissi, dönüşsüzlük, dışlanma, kabul edilmeme, ruhsal travmalar, kendilerini aç kurtlar misali bekleyen fuhuş ve uyuşturucu çeteleri, bir sürü kamusal sorunlarla birlikte ne kadar ağır bir yük, ne kadar çetrefilli, çok yönlü bir travma olduğundan söz ediliyor.

Yetişkinlerde bile baş edilmesi çok güç bir yaralanma olduğu halde, cinsiyet değiştirme ameliyatları artık çocuklar için gerçekleştiriliyor. Çocuklarımız LGBT'nin hedefinde...

Elon Musk geçtiğimiz günlerde yayımladığı bir görüntülü mesajda; hamile bir kadının doktoruna çocuğunun kız mı yoksa erkek mi olacağını sorması üzerine, doktorun kadına; "bırakalım da ona anaokulu öğretmeni karar versin' şeklindeki ilginç cevabı yer alıyordu ve paylaşımın saat başı 100 bin beğeni aldığı yorumları ise daha dikkat çekiciydi.

ABD'de pek çok eyalette, küçük çocukların cinsiyet değiştirme talepleri anaokulu veya ilkokul öğretmenlerince ailelerine bile duyurulmadan, çocuk-insan hakkı başlığında yasal prosedüre sokuluyor. Yani LGBT söz konusu olduğunda anne babanın, çocukları ile ilgili hiçbir hakkının olmadığı, ailenin yerine kurumların ve mekanizmaların geçtiği insanlık dışı bir süreç söz konusu...

Bunun benzerini bize de yaşatmayı planlayanlar var; pembe balonlarla, gökkuşağı motifleriyle bizim okullarımızda da LGBT'yi sevimlileştiremeye çalışan gizemli bir el var... Anaokulu ve ilkokul çocuklarına sevimi maskelerle zerk edilen bu zehir, günümüzün en büyük toplumsal tehditlerinden... Liseli ve üniversiteli gençlere ise politik muhalif kimlik olarak lanse ediliyor eşcinsellik. Ailelerinden kopartılıp, daracık gettolarda fuhşun, uyuşturucunun kanını emdiği piyonlara dönüşüyorlar... Ne acı...

Cinsiyet kavramı yerine zorla ikame edilen toplumsal cinsiyet kavramı üzerinde yeniden düşünmemiz gerekmiyor mu? Kadın erkek eşitliği adına, kadınlığı ve erkekliği reddetmek, kadınlığı ve erkekliği ameliyatlar ve hormon ilaçları ile yeniden üretmeye kalkmak ne kadar insanidir? Bu bozgunculuk, yap-boz karmaşasındaki insanı bozuk para gibi harcıyor...