Yakýn zamana kadar Amerika’ya ne zaman gelsem yetkili yetkisiz hemen herkes Türkiye’nin Kuzey Irak ile iliþkilerini geliþtirmesi gerektiðini söylerdi. Þimdi ise tam tersi söz konusu. TESEV’in Ortadoðu’daki Türkiye Algýsý raporunun sunumu için geldiðimiz Washington’da konuþtuðumuz insanlar iliþkileri çok fazla geliþtirdiðimizden, Kürtleri baðýmsýzlýða özendirdiðimizden söz ediyorlar.
Üstünde en çok durduklarý nokta Türkiye kökenli þirketlerin Kuzey Irak’taki yatýrýmlarý. Özellikle de yeni bir boru hattýnýn inþasý olasýlýðýndan rahatsýzlar. Ama Amerikalý þirketler de orada dediðinizde ikisinin ayný þey olmadýðýndan, Türklere yatýrým ya da ticaret yapmayýn demediklerinden, Irak anayasasýna sadakatten söz ediyorlar.
***
Doðrusu Amerikalý þirketlerin Irak anayasasýný ne kadar ciddiye aldýklarýný ve sadakat gösterdiklerini bilmiyorum. Okuduklarým pek sadakat göstermedikleri yönünde. Ama eski bir diplomat olan muhattabým adýný açýklamamamýz kaydýyla bize yaptýðý konuþmasýnda her nedense Türkiye’ye ve Türk þirketlerine pek bir önem veriyor, Obama yönetiminin de ayný kanaati taþýdýðýný söylüyor.
Belli ki Washington, Irak’ýn parçalanmasý olasýlýðýndan endiþe ediyor. Onlarý korkutan Ýran’ýn bölgedeki nüfusunun daha da artacak olmasý. Anlaþýlan Maliki’nin ancak Kürtlerin içinde yer aldýðý bir siyasi yapýda dengelenebileceðine inanýyorlar. Bu yüzden de Türkiye’nin Kürdistan ile yakýnlaþmasýndan rahatsýzlar.
Amerika’nýn rahatsýzlýðý Türkiye için hem iyi hem de kötü haber. Ýyi haber çünkü böylesi bir politika Kuzey Irak Kürtlerini kendine daha çok yakýnlaþtýrýr, karþýlýklý baðýmlýlýðýn artmasýna yol açar. Kötü haber çünkü Türkiye, Kuzey Irak Kürtleriyle yakýnlaþmasýnýn bedelini kendi Kürt sorununun çözümünde ödeyebilir.
Türkiye’nin Irak’ta hassas bir siyaset izlemesi þart. Bu siyasetin en önemli ayaðýný da Maliki ile olan iliþkilerin geliþtirilmesi, Baðdat ile normalleþmenin gerçekleþmesi oluþturuyor. Görünen o ki Maliki’nin gideceði yok ve gitmesi için yapýlan siyasi teþebbüsler de Amerikalýlarýn hoþuna gitmiyor, Irak’ýn daha da fazla istikrarsýzlaþacaðýndan endiþe etmelerine yol açýyor.
Aslýnda bizim bu konuda Amerika’dan daha fazla endiþelenmemiz gerekiyor. Ne de olsa etrafýmýzda yeterince istikrarsýzlýk var ve Türkiye’nin de imkanlarý belli. Suriye’de olan biteni bile istediðimiz gibi yönetmeye gücümüz yetmiyor. Uçaðýmýz düþürüldüðünde, sýnýrýmýzda bombalý kamyon patladýðýnda elimizin-kolumuzun ne kadar baðlý olduðunu görüyoruz.
Ayrýca unutmayalým ki Suriye sorununu da, Irak sorununu da arkamýza Amerika’yý alarak çözebiliriz. Amerika’nýn önceliklerini deðiþtirmesi bizi etkilememeli. Þartlar deðiþince herkesin siyasetinin deðiþtiðini anlamalý, kendi siyasetimizi de deðiþen koþullara uyumlu hale getirmeliyiz.
Strateji dediðiniz þey deðiþmek için yapýlýr. Diplomasi esneklik ve pazarlýk demektir. Türkiye tarihi boyunca esneklik gösterebilmiþ, deðiþen þartlara uyum saðlayabilmiþ bir devlettir. Ben Irak’ta da, Suriye’de de ayný esnekliði göstereceðimize, deðiþen koþullara uyum saðlayacaðýmýza eminim.
***
Üstelik Amerika ile Türkiye’nin çýkarlarý ve beklentileri ayný olmasa da örtüþmektedir. Obama’nýn Birliðin Durumu konuþmasýnda Suriye konusunda yumuþak bir üslup kullanmasý, iki ülkenin pozisyonunun temelden farklý olduðu anlamýna gelmemektedir. Amerika da rejim deðiþikliði talep etmektedir.
Kaldý ki Amerika ikna edilmeye açýk bir ülkedir. Gazze ambargosu kýsmen de olsa kalktýktan, özür sorunu çözüldükten sonra Ýsrail ile iliþkilerini normalleþtiren, Ermenistan ile yakýnlaþmanýn yollarýný arayan bir Türkiye, Amerika’nýn kendisini dinlemesini, çýkar ve beklentilerini dikkate almasýný çok daha kolay saðlar.