Uzun zamandan beri yapmaya fýrsat bulamadýðým bir þeyi geçenlerde yapabildim: Kütüphanede eski gazeteler arasýnda biraz gezindim. Yeni hazýrladýðým bir kitap için bir yandan notlar alýrken; bir yandan da bugünü adeta dünde buldum.
1946 sonrasýnda partiler yeniden kurulduðunda; aradan geçen uzun yýllardan sonra meydan mitingleri tekrar sahnedeki yerini almýþtý. Ulaþým imkânlarýnýn pek de geliþmediði; kitle haberleþme araçlarýnýn, gazetelerin, dergilerin, radyonun sýnýrlý sayýda kiþiye ulaþabildiði bir toplumda; elbette siyasetin büyük ölçüde yüz yüze gerçekleþebilir bir faaliyet olmasý kaçýnýlmazdý. Bu bakýmdan siyasî toplantýlar, mitingler, konferanslar ve benzeri eylemler, partiler arasýndaki siyasî mücadelede önde yer tutuyordu.
Kimin mitingi daha kalabalýk?
Böyle bir soru ancak DP’nin kurulmasýyla mümkün olabildi. O zamana kadar CHP elbette kitle toplantýlarý yapýyordu. Ancak bu türden toplantýlar tek-partinin önem verdiði bir siyasî eylem tarzý deðildi. Hiç olmadý. Resmi bayramlar ve benzeri ritüellerin adeta bir tekrarý niteliðinde olan, genellikle heyecansýz, toplumun sadece çok belirgin bir kýsmýnýn bazen zorunluluktan katýldýðý bir eylemdi bu toplantýlar, konferanslar ya da törenler. Oysa DP’nin kurulmasýyla birlikte siyasî rekabet alabildiðine geniþledi; yeniden þekillendi. DP’nin geliþmesinin en büyük kanýtý, yeni partinin düzenlediði kitle toplantýlarý ve mitingleriydi. Elbette bu geliþme karþýsýnda CHP de eski anlayýþýndan ve alýþkanlýðýndan uzaklaþmak ve yeni rekabete ayak uydurmak zorunda kalmýþtý. Ýki parti arasýndaki rekabette, kimin daha çok raðbet gördüðü ancak seçim sýrasýnda ortaya çýkabilirdi. Ama her iki taraf da, kendi toplantýlarýný ve mitinglerini örnek göstererek, daha çok taraftar toplayabildiðini kanýtlama çabasý içine girdi.
Pek çok kiþi hatýrlayacaktýr; 1950 seçiminin hemen öncesinde CHP’nin Ýstanbul’da düzenlediði muazzam kalabalýklara sahne olan miting öncesinde, dönemin Ýstanbul Belediye Baþkaný Fahrettin Kerim Gökay, Ýsmet Paþa’ya dönmüþ ve ‘Ýþte Paþam, Ýstanbul’ diye iftiharla partisinin taraftar kitlesinin kalabalýðýný ve coþkusunu göstermek istemiþti. Meydanlarýn kalabalýðý, partilerin seçim öncesinde bir anlamda kamuoyu anketi yerine geçiyordu.
Ulus gazetesi 1949’ta soruyor
DP’nin Ýzmir’de Atatürk anýtýnýn bulunduðu Cumhuriyet meydanýnda düzenlemiþ olduðu bu miting, partinin ne denli güç kazandýðýnýn bir kanýtý olarak sunulduðunda; elbette iktidar partisi de bu kanýtýn geçersizliðini kanýtlamak üzere harekete geçmiþti. CHP’nin resmi yayýn organý olan Ulus gazetesi, mitingin söylene geldiði gibi kalabalýk olamayacaðýný ispat etmek üzere yayýn yapýyordu. Buna göre; alanýn yüz ölçümü üzerinden giderek, DP’nin iddia ettiði kadar kalabalýðýn bu alana sýðamayacaðýný ileri sürüyordu. Ulus’a göre; meydan alsa alsa ancak yirmi bin kiþi alabilirdi. DP’nin ileri sürdüðü seksen bin sayýsý abartýdan da öte bir rakamdý. DP, CHP’ye göre, böyle tutarsýz ve temelsiz iddialarla, kendisini kamuoyu karþýsýnda güçlü göstermeye yeltenmiþti. Oysa bu bir iþe yaramazdý.
Gazete, bir de fotoðraf yayýnlamýþtý. Bu fotoðrafta DP’nin mitingindeki kalabalýðýn ciddiye alýnacak bir hali olmadýðý açýkça görülüyordu. Meydan hýncahýnç dolu olsa bile ancak yirmi bin kiþi alabilecekken; fotoðraftaki manzara durumun böyle de olamayacaðýný açýkça gösteriyordu. Meydanda gayet seyrek bir kalabalýk vardý. Böylece mitinge katýlanlarýn sayýsýnýn hayli düþük olduðunu orada bulunanlarýn dýþýnda, gazete okuyanlar da görmüþ olacaklardý.
Miting alanlarýnýn kalabalýðý, seçim öncesinde bir ölçü olarak kabul edilince, ister istemez o kalabalýklarýn sayýsý da esas tartýþma noktasý haline gelivermiþti birden bire. Kamuoyunun her mitingi görmesine imkân yoktu. Bu bakýmdan miting alanlarýnýn fotoðrafý, orada bulunmayanlarýn miting hakkýnda bir fikir edinmesine imkân tanýyabilirdi. Fakat çekilen fotoðrafýn açýsý bu konuda asýl önemli noktaydý. Týpký bugün gibi. En kalabalýk noktayý çekmek de mümkündü; herhangi bir anda alanýn tenha bir köþesini çekmek de. Elbette siyasî rakiplerin bu ‘açý’ farkýný deðerlendirmeyeceklerini düþünmek olmazdý. Nitekim Ulus gazetesi de, Ýzmir mitinginin tenhalýðýný, tek bir fotoðraf karesiyle kanýtlamaya çalýþýyordu.
Yetmemiþ, gazete alanýn bir de krokisini basmýþtý. Böylece okuyucular, bilmedikleri bir alanýn krokisi üzerinden kalabalýðýn derecesini bizzat kendi gözleriyle görme imkânýna kavuþacaklardý. Demek ki, neredeyse yetmiþ yýldan bu yana, partilerin oy gücünü görmek, göstermek ve hatta kanýtlamak için miting alanlarýnýn kalabalýklarýnýn tartýþmasý yapýla gelmektedir. Günümüzde bile rakip partilerin seçmen nezdinde itibar kaybýna uðradýðýný göstermek için hâlâ býkýp usanmadan benzer hesaplama yöntemlerine tevessül edilmesi ise, adeta inanýlmazdýr. Günümüz Türkiyesi’nde çok farklý siyasî gruplarýn kalabalýk toplantýlar düzenleyebildiðini biliyoruz. Bu kalabalýklarýn genel seçmen kitlesi içinde pek küçük bir oran oluþturduðunu da yine matematiksel olarak biliyoruz. Ama bu yýllar öncesinden kalan alýþkanlýðýn ve kültürün hâlâ dýþýna çýkabilmiþ deðiliz! Hâlâ miting alanlarýnýn kalabalýðýndan sonuç çýkarmaya çalýþýyoruz. Günümüzde 52 milyonu aþan devasa bir seçmen kitlesinin eðilimini herhangi bir kalabalýk mitingle ölçmeye çalýþmanýn beyhûde bir gayret olduðunu tam olarak henüz öðrenemedik gitti.
50 seçimlerinde CHP’nin Ýstanbul’daki muazzam kalabalýk mitingi, sandýða yansýdýðýnda bekleneni verememiþti. Rahmetli Osman Bölükbaþý, Millet Partisi baþkaný olarak, yýllarca miting meydanlarýnda kalabalýklara seslenmeyi baþarmýþtý. Hitabet gücü de vardý. Ama sandýklar açýldýðýnda o kalabalýklarýn oya tahvil olunamadýðýný her defasýnda görmüþtü. Bunun üzerine, mitinglerine gelenlere, kendisini alkýþladýklarýný, ama oy vermeye gelince, bunu yapmadýklarýný söylemiþ ve bu durumdan þikâyetçi olmuþtu! Geliyorlar, kendisini dinliyorlar, hatta alkýþlýyorlardý. Ama iþ oy vermeye gelince. sonuç alýnamýyordu.
Bugün artýk pek çok siyasî grup, parti, kalabalýklarý toplayabiliyor. Bu þaþýrtýcý deðil; çünkü zaten nüfus yüksek. Üstelik ulaþým ve haberleþme imkânlarý da þaþýrtýcý derecede geliþti. Siyasî partiler bugün de kalabalýk mitinglere hâlâ çok önem veriyorlar. Haklýlar da. Fakat eskisine nazaran yine de bir fark görmek lâzým: Partiler, mitinge katýlanlarýn kalabalýðýndan hareketle sadece taraftarlarýnýn sayýsýnýn yüksekliðini göstererek propaganda yapmakla kalmýyorlar artýk; belki de daha önemlisi, kitle iletiþiminin yaygýnlýk kazanmasý sonucunda, bu vesileyle geniþ seçmen kitlesine seslenme imkânýný bulmuþ da oluyorlar. Ve sanýrým bu ikinci iþlev, çoktan ilkinin yerini almýþ bulunuyor.