Bir bayramý daha geride býraktýk, Ýstanbul'da kalanlar halinden memnun, tatil yapanlar yorgun...
"Ahh o eski bayramlar" demeyeceðim, çünkü "eski bayramlar" dediðimizde aslýnda gençliðimize ya da çocukluðumuza duyduðumuz özlemi dile getiriyoruz. Kim bilir, belki bugün bizim müþteki olduðumuz bayramlarý da çocuklarýmýz "Ahh o eski bayramlar" diyerek yad edecek.
Her þekilde bir güzelliðe aþinalýk var bu muhabbetin kendisinde. Estetik bir beðeni var, mekanlara sinen kokular var, yýllar sonra duymak istediðimiz, kaybettiðimizi düþündüðümüz þey insanýn insanla yaþadýðý paylaþtýðý þeyler. Bayram vesile; 'az ve çok'tan bahsedeceðim.
'Az ve çok'un mahiyetinden. Ya da bir mahiyetinin olup olmadýðýnda...
Az ne demek? Az deyince olumsuzluk mu belirtmiþ oluyoruz?
Belki de tam tersi. Az nedir, ne kadar olunca bir þey azdýr, ne kadar olunca 'yeterli' ya da 'çok'tur. Hatta 'bol'dur. Bir þey 'bol' ise 'çok' mudur?
Þükreden insanlar bir þeyin az ya da çok olmasýyla pek ilgilenmezler. Teþekkür ederler sadece. Allah'a verdiði nimetlerden ötürü teþekkür ederler.
Bayram boyunca Ýstanbul'un azalan nüfusu ve trafiði sayesinde ne kadar rahat ettiðimizi konuþtuk. Sonra bayram tatilini geçirmek için Bodrum'a hücum edenleri konuþtuk. Kýnadýk biraz da. Kimimiz de eski usul ana baba ziyareti için memleketlerimize doðru yola çýktýk.
Bir taraftan da gözümüz kutsal topraklarda. Arafat'ta, Vakfe'de, þeytan taþlamada.
Müslümanlarý Kabe'de, Arafat'ta görünce 'az' ne 'çok' ne diye bir daha düþünebiliriz mesela. Ýnsan nimetle kurduðu iliþkiyi bu iki ölçüye sýðdýrmamalý belki de.
Herkes kendi özlediði bayramlara gidiyor ya, "Ahh o eski bayramlar" derken. Bugünden geriye bakýnca neler 'az'dý neler 'çok'tu, yeniden düþünüyorum.
Mesela kenarda paramýz olmazdý, ninemin kefen param dediði üç beþ kuruþ dýþýnda. Paramýz az mýydý acaba?
Her þeyin daha 'az' ambalajlý olduðu yýllardý. Paranýn da!
Benim için fakirlik ve zenginlik ölçüsü yoðurt mu yediðimiz yoksa ayran mý içtiðimizdi. Yoðurt sofraya ayran olup geliyorsa annem pazara 'az' parayla çýkýyor demekti. Yani iþler pek iyi deðildi. Ama mutlaka kurbanýmýz kesilirdi. Yoðurt için 'az' gelen para, kurban için ne edip edilir bulunurdu.
Bir de hiçbir þey kolaydan eskimez, elektronik eþyalar ise nadiren bozulurdu. Kýyafetlerimiz sayýlýydý ama dayanýklýydý. Þimdi artýk dayanýklý ev aletleri bile dayanýklý deðil. Azlýk ve çoklukla bir ilgisi olabilir mi bunun? Bir þeyler çok olsun diye azalan kaliteyle mesela...
Bayramdan bayrama elbise alýnýrdý bize. Okul üniformamýzýn yenilenmesi bile mutluluk kaynaðýydý. Yeni okul kýyafetlerimizin iki yýl boyunca büyük gelmesi ise ayrý bahis tabii.
Kýyafetimiz 'az' olurdu ama yenisini alýnca 'çok' sevinirdik. Þimdi burada tartýþalým mý mesela; azýn çok oluþunu.
Bir þeylerin çoklaþmasý için bir þeyleri azaltmak gerekti sanki. Daha çok çok tüketmek için azalttýðýmýz þeyleri sýralasak buraya...
Madem Kurban Bayramý'ný bahane ettik bu yazýya, kurbanla baþlayalým; Kurbanlarýmýz ziyadeleþtikçe azalttýðýmýz þeyleri saymaya...
Daha az göz göze geliyoruz kurbanlarýmýzla. Daha çok kurban kesiyoruz ama daha azýný kurban ediyoruz nefsimizde taþýdýklarýmýzýn.
Kurbanlarýmýzý ya hiç görmüyoruz ya da hayvan pazarýnda görüyoruz yalnýzca. Kimse kurbanýyla bir saat bile geçirmiyor, bir an bile göz göze gelmiyor.
Fetva makamý deðilim ama burada bir sorun var bana kalýrsa.
Bakýyorum da artýk çocuklarýmýza bayramlýk bile almýyoruz. "Ýhtiyaçlarý mý var ki" bayramlýða, diyoruz. Bizden bayramlýk istese "Daha geçen ay iki çift ayakkabý, bir pantolon bir gömlek aldýn ya, ne bayramlýðý." deriz. Haksýz da deðiliz.
Her þeyimiz o kadar 'çok' ki, bayramlýk deyince sadece 'yoksul' çocuklar geliyor aklýmýza.
Ulaþým imkanlar çoðaldý diye daha çok insan kavuþmuyor birbirine. Týpký iletiþim imkanlarý artý diye birbirimize ilettiðimiz duygularýn çoðalmamasý gibi. Birlikte çoðalacaklarýna biri artýnca diðeri azalýyor.
'Az ve çok'u kavramak kolay olmuyor, dolayýsýyla.
Bu bayram da sýla-i rahim yaptýk.
Çocuklarýmýzýn can sýkýntýsýna raðmen, direndik. Çok muhtemel direnirken aramýzdaki muhabbeti azalttýk.
'Az' olunca 'çok' mutlu ediyordu bazý þeyler.
Azlar çok oldu ama mutlu etmiyorlar artýk.
'Azý ve çoðu' nasýl kavradýðýmýz hayatý nasýl yaþadýðýmýzla alakalý galiba.
Çoklaþtýkça her þey, azalýyor pek çok þey.
Ancak güzel ve iyi þeyler eskir.
Kötü ve bayaðý þeyler ise baþka kötü ve bayaðý þeylerle yer deðiþtirir.
Özlem duyuyorsak bir þeye; o azdýr ama çok iyi bir þeydir.
Eski bayramlarda az olan ve bizi mutlu eden þeylere hasretle...