Eski hamama yeni kurnalar

Galatasaray ve Trabzon’un son gün 3’er futbolcu transfer etmesini, Beşiktaş’ın da süre bitmeden bir gün öncen adam almasını, mantığım bir türlü  kabul etmiyor. Yangından mal mı kaçırıyorlar?

Sezon çoktan açılmış, onca hazırlık ve hatta Avrupa kupası maçı bile oynanmış, üstelik lig başlamışken; abra kadabra usulü şapkadan yeni transferler çıkarmak, sirk sihirbazlığı değil mi? 

“Zamanlama”denilen basit akıl kurgusu, nasıl bu şekilde savruk metotlarla ve sorumsuzlukla harcanır. Allah akıl fikir versin.

Türkiye “Ben yaptım oldu” anlayışıyla, göle maya çalanlar ordusu yetiştiriyor. Bekle ki yoğurt olsun... Olmuyor işte!

*     *      * 

Bizde her şey son dakikadadır... Araç vergisini, emlak geliri vergisini, vesair resmi ödemeleri hep son güne saklar, kuyruklarda sefil olur, gene de yanlışımızdan vazgeçmeyiz. İşi ertelemek genlerimizde vardır.

Hiçbir hazırlık çalışmasına katılmamış, hiçbir maçta oynamamış, takımı tanımayan, ligi de başlamış  bir ülkede; yeni futbolcuları “Saldım çayıra, mevlam kayıra” usulüyle sahaya sürmek, marifet sayılıyor.

Yahu; bu yöneticiler eski sezon bitince yeni dönem için hiç mi plan, proje, B planı üretmiyor. Hatta bu transfer meselesi, sezon bitiminden çok önce hesaplanması, organize edilmesi, altyapısının hazırlanması gereken iştir... Bıçak kemiğe dayanınca mı olur?

*    *    *  

Neyse... Yanlış yapanlar nasılsa bedelini öderler. Biz takımlarımızın genel performansına bakalım.

Beşiktaş’ı hepsinden daha hazır buldum. Oturmuş bir kadrosu, oturmuş bir oyun düzeni var. Yaratıcı ve mücadeleci olmaya çabalıyorlar. Ancak düşük tempo, sahada ödül almasını geciktiriyor; hatta riske sokuyor. Arsenal karşısında bile olumlu görünmelerine rağmen, neredeyse salına salına atağa geçmek; bırakın golü ve pozisyonu, kaleye şutu bile getirmedi. Böyle olmaz!

Mersin’de zeminin feci hali elbette iyi futbola çomak sokar ama, Beşiktaş’taki organize “Toplu Hücum”un, rakip alanda topla buluşması şart... Oraya kadar etkili gelip de orada tıkanmak; iyi görünmeni verimli kılmıyor.

Gene de Beşiktaş’ı; G.Saray, F.Bahçe ve Trabzon’a göre; “Yanlışından en çabuk dönecek” takım olarak görüyorum.

G.Saray, ligin ciddiyetini henüz tam olarak algılıyamamış görünüyor. Düzensiz, yavan ve isteksiz.

F.Bahçe ise dinamizmini koruyor. İsmail Kartal; yardımcılıklarını yaptığı Aykut Kocaman ve Ersun Yanal modeli arasında kararsızlık yaşıyor. İkisinin iyi taraflarını buluşturmak istiyor ama, o sistemler verilen randevuya henüz gelmiyor. Ya da “Yok arkadaş; ne o, ne öbürü... Sistemi ben belirlerim” diyecek gücü kendinde bulacak. Aksi halde, rüzgar nereye sürüklerse oraya uçuşacak.