Çok adaletli davrandýk. Sað görüþlü bir genç astýysak hemen soldan da birini astýk diyen, post modern felan da deðil, bildiðin eli silahlý son darbecimiz Kenan Evren de öldü...!
Allah vaar, hesap kitap günü vaar, Ölüm vaaar denirdi ya. Ýþte o her faninin tadacaðý ölüm geldi çattý...
Çok ah’lar almýþtý, sorgusuz sualsiz astýðý, hapsettiði gençlerin analarýndan, babalarýndan...
Her ne kadar belindeki silahýna ve ülke üzerinde projeleri olan dýþ odaklara dayanarak gerçekleþtirdiði darbe sayesinde Cumhurbaþkaný olabilse de, bu millet onu Cumhurbaþkanlýðýndan çok milli irade düþmanlýðý yönü ile tanýdý. Tarihe de öyle, darbeci olarak geçti...
Milleti, kendi kendisini yönetmekten aciz bir güruh muþ gibi, göbeðini kaþýyan, aciz miþ gibi gören geleneðin son silahlý temsilcisiydi, kendileri..!
1970’li yýllarda uluslararasý lobilerin projeleri gereði, ülke gençliði her gün sokaklarda birbirine kýrdýrýlýrken, vatandaþlar yaþlýsý genci otobüs duraðýnda beklerken, penceresinden bakarken, sokak ortasýnda evine iþine gidip gelirken ne olduðunu ve nerden geldiðini bilmediði bir mermi ile hayatlarýný kaybediyordu. Ýller, Ýlçeler, kurtarýlmýþ bölgelere bölünmüþ, semtler arasý geçiþler nerdeyse pasaportla yapýlýr bir hale gelmiþti. Öðrenciler, var olan anarþiden dolayý can korkusundan okullarýna gidemiyor, istikballeri kararýyordu. Her gün yeni siyasi bir suikast haberi gazetelerde yer alýyordu. Piyasalar alt üst eden karaborsa ekonomisi ortalýðý kavuruyor, fakirlik baþýný almýþ gidiyordu. 70 sente muhtaç bir hale sokulan ülke dibe vurdurulmuþtu. Ecevit’le Demirel’e verilen siyasi rolleri gereði kapýþmalarý toplumu daha da gergin hale getiriyordu.Çok kasvetli günlerdi o günler. Anneler babalar, kötü bir haber alma endiþesi içerisinde evlerin pencerelerinde çocuklarýný ve eþlerini bekleþiyordu.
Onlar da bekledi. Kenan Evren ve çetesi iç/dýþ kaoscularýn planýna sadýk kalarak darbe yapma þartlarýn oluþmasý için sabýrsýzlýkla bekledi.
Gün geldi, þartlar oluþtu, kendilerine yol verildi...
Yoksul milletin vergileriyle alýnarak ülke güvenliðini korumak için emanet ettiði tanklar toplar, millete karþý kullanmak üzere þehirlerin sokaklarýna çýkardýlar.
Zamanýn tek iletiþim aracý olan TRT binasý basýldý, mikrofon ele geçirildi. Ve yüce Türk milleti adýna sözde “Türkiye Cumhuriyeti’ni kollama ve koruma görevi” yerine getirildi..!
Þartlar öyle oluþturulmuþtu ki, millet, iradesine tecavüz eden tecavüzcülere neredeyse dua edecek bir haldeydi..!
Kötü bir iþ yaptýklarýnýn fakýnda olan Darbeciler, yaptýklarý anayasa ile ömürleri boyunca kendilerini yargýlanmaktan koruyacak tedbirleri almayý da ihmal etmediler.
Ama millete yapýlan ihanetin cezasýný hiçbir anayasa maddesiyle engellemek mümkün deðildi.
Günü geldi, millet özgür iradesiyle görev verdiði Akparti iktidarý, yaptýðý düzenlemelerle, milletin baðýmsýz mahkemelerinde, Amerika’nýn darbeci çocuklarýnýn yargýlanmasýný saðladý.
Darbeci paþalar yargýlandý.
En üst rütbeli paþalýk rütbeleri omuzlarýnda koparýlarak söküldü. Hak ettikleri cezalarý aldýlar.
Eski Türkiye ile birlikte, o eski Türkiye’nin adamý da öldü..!
Þimdi huzuru ilahide, hiçbir delilin karartýlamayacaðý mahkeme-i Kübra’da yargýlanacak..!
Yeni Türkiye emin adýmlarla istikbale koþmanýn heyecaný içerisinde, yoluna durmadan ve korkmadan devam edecek..!