Koalisyon tartýþmalarýyla birlikte zihinlerde ilk canlananlarýn baþýnda ‘eski Türkiye’ manzaralarý geldi. Özellikle siyasi parti liderlerinin açýklama ve mesaj trafiði üzerinden ortaya koyduklarý performans, çok uzaða gitmeden, bir anda 1990’larý hatýrlamak için yeterli oldu. Zira fena halde sýrýtan, berbat bir þekilde niyetini ele veren ya da kelimenin tam anlamýyla trajik sahnelere yol açan mesajlarýn oldukça sofistike bir stratejik plan dâhilinde verildiðini düþündüklerine þüphe yok.
Lakin daha ortada hiçbir þey yokken, olmasý için özel bir durum veya mecbur kýlan bir takvim de söz konusu deðilken, muhalefet liderlerinin performanslarýný hayretle seyretmekten baþka yapacak bir þey kalmýyor. Ýþte tam da bu performans, eski Türkiye’nin ciddiyetsiz manzaralarýný hatýrlamak için yeterli oluyor.
Eski Türkiye manzaralarýnýn bugünlerde muhalefet aktörleri arasýnda da görülen trajikomik taktik savaþlarýndan ibaret olmasýnýn açýklanabilir bir yönü vardý. Öyle ki, vesayet rejiminin aðýr baskýsý altýnda, seçilmiþlerin kendilerine bulabildikleri yegâne hayat alanýnýn, birbirleriyle cedelleþmeden öteye gitmesi mümkün olamýyordu.
Vesayet rejimi, ‘kayýkçý kavgasý’ muamelesi yaptýðý bu gerilimlerden rahatsýz olmak bir yana, enerjisini devþirerek varlýðýný rahatça sürdürdü. Temel kriz alanlarýna, yapýsal sorunlara, varoluþsal meselelere ve vesayet rejimine dair ciddiye alýnacak hiçbir þeyin söylenmediði bu sahnede, baþka her þeyin olabilecek en yoðun ve en sert þekilde konuþulduðunu söylemek gerekiyor.
Eski Türkiye’nin asra yaklaþan bölümü, müsamere görüntülerini aratmayan bu sahnelerle geçip gitti. Bugünlerde yeniden bir tenasühle etrafýmýzda arz-ý endam etmeye baþlayan simalarý dinlerseniz, kulaða hoþ gelecek en nostaljik tonda, eski Türkiye manzaralarýnýn rezilliðini siyasal hurafeler eþliðinde sempatik sahneler olarak pazarlamaya baþladýlar bile.
Süleyman Demirel’in ölümüyle birlikte, zamanýnda her birisi sadece seçilmiþlerin hoyratça ayaða düþmesine denk gelen sahneler, son 13 yýl boyunca sahici siyasetin karakterli momentlerini mahkûm etme cüreti için malzemeye dönüþtürülüyor. Ömrünün yüzde seksenini yirminci yüzyýlda geçirmiþ isimler üzerinden, Erdoðan’ý, Davutoðlu’nu ve AK Parti’yi geçmiþ siyasi sahnelerle test edip, bugünün siyasi atmosferinin çölleþtiðini iddia edebiliyorlar.
Özellikle son iki hafta boyunca, eski Türkiye düzeysizliklerinin ilk iþaretleri görülmeye baþlandýðý anda, bu isimlerin yüzlerine renk geliverdi. Ne de olsa, vesayet rejimi için Roma’daki Arena manzaralarýndan çok da farklý olmayan eski Türkiye siyaset sahnelerinin oldukça renkli ve zengin olduðunu söyleyip duruyorlar. Hâl bu olunca, öðrenci evlerinde kurulup yýkýlan devletlerin hýzýný aratmayacak þekilde hükûmet kurma ve yýkma sahneleri gelmekte gecikmedi.
Ortada sevimli bir durum yok. Yaþananlarýn ismi ‘siyasi hoþluk, siyasetin cilveleri’ filan da deðil. Yaþanan düpedüz önünde sonunda siyasetin meþruiyetine ve itibarýna dair maliyete dönüþecek bir atmosferin yeniden oluþturulmaya çalýþýlmasý.
Türkiye, son yýllarda eski Türkiye atmosferinden uzaklaþtýkça nefes alabildi. Koalisyon müzakereleri ve sonrasýnda ortaya çýkacak atmosfer ne kadar eski Türkiye’den uzak kalabilirse, istikrardan sapma da o kadar az olacaktýr. Hâl bu iken, hükûmet kurup hükûmet yýkan kulis müptelasý zekâ düzeyine yeniden maruz kalacaðýmýzý bilmemiz gerekiyor.
Vesayet rejiminin arenasýnda yýllarca ‘merkez siyaset’ tiyatrosunu oynamýþ aktörlerin iþtahýnýn kabarmasýnda bir gariplik yok. AK Parti ciddiyetini koruduðu sürece, yaþanacak zehirlenme, 7 Haziran’ýn hükûmet kurmak için ihtiyaç duyulan cüzi miktardaki sandalye oranýný geçmeyecektir.