Eski Türkiye’nin yeni umudu

Bir süredir “yeni anayasa için AK Parti-BDP iþbirliði” senaryosu konuþuluyor. Senaryo deyip geçemiyoruz, çünkü bu muhayyel iþbirliðine karþý gösterilen tutumlar bir nevi turnusol kâðýdý iþlevi görüyor. AK Parti-BDP iþbirliði ihtimali karþýsýnda halkýn tepkisinden söz etmiyoruz ama. Bunu vurgulamak lazým. Eski günlerin alýþkanlýðýyla kendilerinde ülkenin geleceðini belirleme hakký gören, kendilerine toplumsal mühendislik rolü yakýþtýran bir azýnlýðýn tepkisinden söz ediyoruz. 

 

Bunlar AK Parti-BDP iþbirliði ihtimalini nedense herkesten daha fazla ciddiye almýþ görünüyorlar. Yeni anayasa konusunda iki partinin iþbirliðine yeþil ýþýk anlamýna geldiði düþünülen açýklamalar bunlardan kimilerini sevince, kimilerini üzüntüye boðmuþ görünüyor. Bunlarýn sevinen kesimine bakalým önce. Sevinenler AK Parti “üniter devlet takýntýsý”ndan, milli bütünlük ýsrarýndan vazgeçecek diye seviniyorlar. Tayyip Erdoðan’ýn artýk “bütün etnik unsurlarýmýzla birlikte biz bir milletiz” diye konuþmaktan vazgeçeceði ümidiyle bu geliþmeye seviniyorlar. Üzülenler ise “AK Parti eðer BDP’nin taleplerini kabul ederse hem kendisine hem Türkiye’ye zarar verir” diye endiþelenip üzülmüyorlar... Buraya dikkat! Tam aksine “BDP eðer AK Parti’nin taleplerini kabul eder ve anayasada istenen deðiþiklikler gerçekleþirse Tayyip Erdoðan’ýn baþkanlýða yürüyüþü artýk engellenemez” diye üzülüyorlar.

Üzülenleri üzüntüden, sevinenleri de boþ yere olmayacak dualara ümit baðlamaktan kurtaracak bir þeyler söyleyeceðim. Birincisi bu iþin pratik boyutu. AK Parti ile BDP’nin iþbirliði söz konusu olsa bile iki partinin sandalye sayýsý bir anayasa deðiþikliðini gerçekleþtirmeye yetecek kadar deðil; ancak bunu referanduma götürülebilecek kadar. AK Parti’nin 325 sandalyesi var mecliste. Yani býrakýn tek baþýna anayasa deðiþikliði yapabilmeyi, bir anayasa deðiþikliðini referanduma götürmek için gerekli 330 oyu bulmak için bile diðer partilerden birinin desteði gerekiyor.

CHP ve MHP görünen gerekçelerin dýþýnda, temel olarak “AK Parti’ye yeni bir anayasa yapmýþ olma baþarýsý kazandýrmamak için” iþbirliðine kapalýlar. Bu durumda geriye bir tek BDP kalýyor. Ama BDP’nin yeni anayasaya iliþkin talepleri þimdiye kadar oturup konuþulmasý bile düþünülemeyecek kadar çizgi dýþý. Þimdi Baþbakan Erdoðan’ýn geçenlerde söylediði “330’u yakalamak adýna anlaþabilirsek onlarla da müþterek adým atabiliriz” sözüne fazlaca geniþ anlamlar yüklenerek iki parti arasýnda bir iþbirliði anlaþmasý varmýþ gibi yorumlar yapýlýyor. Doðru, siyasette olmaz olmaz. Þartlar icap ettirdiðinde AK Parti ile BDP’nin iþbirliði de mümkün olabilir. Ama yeni anayasayý bu iki partinin birlikte yapmalarýný düþünmek siyasetin doðasýný inkâr etmeyi gerektirir.

Buna karþý “hayýr, yeni anayasayý AK Parti tek baþýna yapacak, BDP ona destek verecek” derseniz, bu da olmaz. Çünkü, bir, BDP’nin de uðrunda bunca zamandýr mücadele verdikleri kendi taleplerini karþýlamayan bir anayasaya destek vermesi kolay deðil.

Ýkincisi AK Parti’nin böyle bir destek karþýlýðýnda istenecek tavizleri vermesi mümkün deðil. Çünkü AK Parti bir kitle partisi. Halkýn yarýsýnýn oylarýný alarak iktidarýný sürdüren AK Parti hükümeti, istese bile kamuoyunun onayladýðýndan, hiç deðilse kendi parti tabanýnýn izin verdiðinden daha fazlasýný yapamaz.

Baþbakan’ýn þimdiye kadar hiç deðiþmeyen bir çizgide sürdürdüðü, Kürt sorununu millet bütünlüðü içinde Kürt kimlikli vatandaþlarýmýzý kucaklayarak çözme yönündeki politikasýndan vazgeçmesini beklemek birilerinin hayali olabilir ancak. Evet, iktidar partisi bir anayasal deðiþiklikle Baþkanlýk sistemine geçilmesine taraftar; ama AK Partililerin “Ver Kürdistaný, al Baþkanlýðý” önerisi karþýsýnda gözlerinin kamaþacaðýný düþünmek akla ziyan. Son olarak, AK Parti-BDP iþbirliði senaryosuna iyi niyetleri dolayýsýyla ümit baðlayanlara da þunu soralým: Kürt sorununun çözülmesi yolunda Baþbakan Erdoðan bir siyasetçi olarak yeterince risk almadý mý zaten? AK Parti hükümetinden bundan daha fazlasýný beklemek ne kadar makul?