Dünyadaki ve çevremizdeki deðiþiklikler ülkemizi de etkiliyor. Bu durumda iki tavýr sergilenebilir. Birincisi bizim baðýmsýz bir ülke olduðumuzu ve baþkasýnýn bizi etkilemeyeceðini söylemektir. Her türlü deðiþim medyada izlenir ve bizim için herhangi bir etkinin olmayacaðý ya da yapýmýzdaki saðlamlýðýn atlatýlacaðý söylenir. Özellikle muhalefet iktidarýn bu konudaki davranýþlarýný korku ve taviz vermek olarak algýlanmasý saðlanmaya çalýþýr. Bu konudaki geliþmeler ya ülkemiz için bir tehdit oluþturur ya da dengeli davranýþlar dünyada ve bölgemizde etkimizin artmasýný saðlar.
Diðeri ise günümüzde bölgede enerji üretimine ve taþýnmasýna baðlý bir çatýþma gözleniyor. Önce bu konuda taraf olanlarý ve onlarý kontrol etmek isteyenleri deðerlendirip buna göre tavýr almalýyýz. Tavýr sözlerden ibaret deðildir. Yeni denge tahmin edilmeli ve uygun bir yer için politika üretilmelidir. Bu davranýþ sadece iktidara baðlý deðildir. Ülkedeki her güç politikasýný buna göre belirlemelidir. Eðer ülkenizi bir soy devleti sayar ve baþka soydan gelenleri nasýl davranýrsa davransýn yabancý sayarsanýz kendinizi küçültmüþ olursunuz.
Ýki türlü sýnýr vardýr. Biri herkesin kabul ettiði siyasal sýnýrlardýr ve bunlara fazla önem verilir. Halbuki bu sýnýrlarýn içerisinde de çatýþma olabilir ve ayný soydan gelen biri diðerini öldürebilir. Oysa bu sýnýrlarý etkisiz kýlmak mümkündür. Sosyal ve siyasal yakýnlýk bu sýnýrlarý etkisiz hale getirebilir. Ülkenizin ilkelerini farklý kýlýp ve bunlarý deðiþmez kurallar olarak, itaat mecburiyetleri yaratýrsanýz ve buna diðer ülkelerle var olan geçmiþteki sorunlarýnýzý da eklerseniz iyi iliþki kuramazsýnýz. Hatta çýkabilecek bir çatýþmanýn ülkelerin kendi davranýþlarýnýn sonucu mu yoksa büyük güçlerin bir operasyonu mu olduðunu bile fark edemezsiniz.
***
Ülkemizin bugüne kadarki baþarýsý kurulmak ve günümüzde daha güçlü olabilecek þartlara kavuþmak þeklinde benimsendi. Güçlü olmak iki türlü yorumlanabilir: Birisi gücünü baþkalarýný yönlendirmek için kullanmak, diðeri dünyada insanlýðýn güçlendirilmesini saðlamak için gücünü kullanmaktýr. Burada diðer taraf baþka ülkelerdir. Orada önemli olan yaþayan insanlardýr. Eðer güçlü olursanýz ya orayý yönetecek sistemler üzerinde etkili olacak baský kurarsýnýz ya da yaþayan halkýnýn ürettiði yönetimlerinin iyi olmasýna yardýmcý olursunuz. Bunu iyi tanýmlamak gerekir. Eðer komþularla hiç sorunumuz olmayacak derseniz yönetime önem verir halký ihmal edersiniz mesela Suriye’de Esad’la iyi iliþkiler kurarsýnýz.
Bence politikamýz þöyle olmalýdýr: Amacýmýz diðer ülkelerin yönetimlerini iyi idare etmek ama halka yardýmcý olmaktýr. Bu nedenle ekonomimizi güçlü kýlmak ve bunun çevremizdeki halkýn ihtiyaçlarýný da karþýlayacak biçimde olmasýný da saðlamak gerekir. Oysa bugünkü politikamýz para üzerine kuruludur ve her þeyi kazanacaðýmýz paraya göre deðerlendiriyoruz.
Þöyle bir politika da izlenebilirdi: Ýnsan ihtiyaçlarýnýn, daha önce yazdýðým gibi, üst üste yýðýlmýþ küpler gibi olduðunu kabul edip zaruri ihtiyaçlarý en alttaki küp saymalý ve en üstteki zaruri olmayan istekleri para kazandýrýyor diye onun üretimine alt kattaki küplerle temsil edilen ihtiyaçlar kadar önem vermemeliyiz ve ayrýca üretimde çevremizi de düþünmeliyiz. Politikalar üretilirken ya yönetimi tam belirleyici kabul edip halký ihmal edersiniz ya da yönetimleri geçici kabul eder halkýn ihtiyaçlarýný ön plana alýrsýnýz. En önemli þey halkla yönetimin ortaklýðýdýr. Onlarýn hem temel ihtiyaçlarýna hem de daha önemli olarak eðitimlerine katkýda bulunmalý onlarýn okullara önem vermesini saðlayacak devlet destekli projeler üretmelidir.