Etkili Cumhurbaşkanı

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olması halinde ‘çok etkili’ bir cumhurbaşkanı olacağı konusu gündeme geliyor. Bunun iki sebebi olduğunu düşünüyorum: 

Birincisi, halkın seçtiği cumhurbaşkanı elbette arkasındaki siyasi güçle daha etkili bir aktör olacaktır.

İkincisi, Erdoğan gibi siyasi etki gücü yüksek bir kişi oturduğu her makama kendi özgül ağırlığını katacaktır.

Erdoğan, siyasi yasaklı iken bile büyük bir etki gücüne sahipti. Etki gücü makamlara endeksli olmayan bir kişi elbette sembolik makamlara hapsedilemez; doğal ve statüsel gücün birleşmesinden doğan fiili durum yok sayılamaz.

Bir kaygıyı gidermek için şu hususu vurgulamak gerekir: Erdoğan Anayasa’da olmayan hiçbir yetkiyi kullanmaz, Anayasa’da olan her yetkiyi ise usulünce kullanır. Bazen olmayan yetkiler kullanılarak değil, olan yetkiler kullanılarak da sistem değişime zorlanabilir. Yeni Türkiye’nin inşasında halkın seçtiği cumhurbaşkanının üstleneceği rol kritik önemde olacaktır.

Arkasındaki siyasi destek sebebiyle daha farklı bir etki gücüne sahip olacak Cumhurbaşkanlığı makamına Erdoğan gibi büyük bir siyasi hareketin etkili bir lideri geldiğinde tablonun farklı olması elbette beklenebilir.

Ancak bu arada bir nezakete de dikkat etmek gerekir: Halihazırda Cumhurbaşkanı’nın etkisiz ve yetkisiz olduğu düşüncesini dile getirmek son derece yanlıştır ve Abdullah Gül’e haksızlıktır. Cumhurbaşkanı Gül, etkili bir Cumhurbaşkanı olmuş, öncekilerle kıyaslanmayacak derecede başarılı bir dönem geçirmiştir. Yasalardan atamalara kadar birçok konuda Gül, yapıcı katkılar ortaya koymuştur. Cumhurbaşkanlığından beklenen bir vazife de kamu vicdanının, kamu aklının ve sağduyusunun sesi olmasıdır. Gül, kritik durumlarda bu vazifeyi ifa etmiştir. Hali hazırda Cumhurbaşkanlığı makamı önemli yetkilere sahiptir ve Gül de dönemini etkili bir şekilde geçirmiştir.

Halkın seçeceği Cumhurbaşkanına daha ileri misyonlar yüklenmesi ise yadırganmamalıdır.

Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olması halinde çözüm sürecinin veya paralelcilerin hukuksuzlarıyla mücadelenin aksayacağı endişesi yersizdir. 

Cumhurbaşkanının bir görevi de ‘toplumsal bütünlüğü’ ve ‘devletin bütünlüğü’nü pekiştirecek bir misyon yüklenmesidir.

Devlet kurumları arasında uyum ve eşgüdümün sağlanması Gül’ün de hassas olduğu bir konu olmuş, bu dönemde devlet yapısı içinde ciddi bir çekişme, kriz, kutuplaşma yaşanmamıştır.

Yeni dönemde Cumhurbaşkanından beklenen tüm devlet aygıtını devlet politikaları çerçevesinde uyumlu bir şekilde aynı hedefe doğru harekete geçirmek olacaktır. Milli güvenlik sorunu olan vesayetçi odakların hukuksuzluklarıyla mücadele bir partinin değil devletin meselesidir ve tüm devlet mekanizmasının bu mücadelesinin parçası olması önem taşımaktadır.

Aynı şekilde çözüm süreci de bir memleket meselesidir ve devlet kurumlarının bu konuda uyum ve koordinasyon içinde aynı amaca odaklanması da önemlidir.

Özetle şu an Cumhurbaşkanlığı etkili bir makamdır, halkın seçeceği cumhurbaşkanı daha etkili olacaktır, eğer bu isim Erdoğan olursa etki gücü daha da artacaktır.