Etyen Mahçupyan’a dipnot olasıca...

Rojava yiğidi Hasan Cemal, son yazısında bana laf sokmuş... Bunlar böyledir, delikanlı gibi ortaya çıkmazlar, sinik ve kinik hallere girip, sütre gerisinden ateş ederler. 

Maddeler halinde yazayım ki “karakter” iyice ortaya çıksın:

BİR- Duayen gazeteci Hasan Cemal, devlete savaş açmış yasadışı bir odakla ilgili değerlendirmemden alıntı yapmış... Bunu, kendisi gibi düşünenlere yönelik “tehdit” gibi sunuyor. Bunu yaparken hiç utanmıyor... Yazımı bağlamından kopardığı için zaten utanmamıştı... Bunu yaparken de utanmayacaktı elbette... Yazısında bir sürü çirkin, yüz kızartıcı, “ayıp” sözcüğünün yanında hafif kalacağı gönderme var. Koskoca Hasan Cemal’in kendisini düşürdüğü duruma bakın! Üzülecekler üzülsün, hayıflanacaklar hayıflansın...

İKİ- Yazısında birkaç kez “iktidarın tetikçisi” ifadesi geçiyor. Biri bana yönelik...

Hemen cevabımı yapıştırıyorum: 

Darbecilerin ve cuntacıların tetikçiliğini yapmaktansa, meşru mekanizmaları kullanarak iktidara gelenlerin (yani halkın temsilcilerin) tetikçiliğini yapmayı tercih ederim.

Hasan Cemal “yüz kızartıcı” bir fiil arıyorsa, aynaya baksın: Karşısına çıkacak suret bugüne kadar yapılmış bütün darbeleri desteklemiştir, bütün antidemokratik oluşumlara göz kırpmıştır, elinde tuzluk bütün militarist kalkışmaların peşinden koşmuştur.“Üst düzey bir general beni aradı. Dedi ki...” diye başlayan ve aba altından general sopası gösteren yazılar, işbu aynadaki surete aittir.

Efendim, ben bir kitap yazdım, geçmiş günahlarımdan kurtuldum...

Bu kadar kolay kurtulamazsın...

Sivil olmadan, solcu ve komünist oldun.

Sivil olmadan darbeci oldun.

Sivil olmadan demokrasiye ve liberalizme intisap ediverdin.

Fakat içinde ukde kalmış... Sivil iktidarlarla meseleni (gariptir, sivil iktidarlarla hâlâ meselen var) halledebilmek için“geleneksel güçlerle” iş tutmaya devam ettin/ediyorsun...

Nihayetinde, “Sonun Menderes gibi olacak” cümlesini mazmunlaştırmış bir adamsın ... Bin kitap da yazsın bu“kirlilikten” arınamazsın.

ÜÇ“Başbakan’ın cici gazetecileri” diye bir yazı yazmıştın... Bir dönem aynı Başbakan’a “cici gazetecilik” yapmış biri olarak yapmıştın bunu ve yine utanmamıştın. O yazının görselinde bir de fotoğraf vardı: Özal’ı, “dava arkadaşın” Cengiz Çandar’ın yanağından makas alırken görüyorduk. Herhalde “cici gazeteciliğin kanıtı” olarak paylaştınız o fotoğrafı... Fakat o da ne! Bir-iki saat sonra fotoğraf uçuverdi. Daha doğrusu, ilgili site tarafından yayından kaldırıldı. 

Soru şu:

Niye bu türden ucuzlukla tamah ediyorsunuz?

Sen ve Cengiz...

Kimlerin “cici gazeteciliğine” soyunduğunuz kamuoyu tarafından bilinmiyor mu sanıyorsunuz?

Kimden hangi bilgiyi gizliyorsunuz?

Ve sen Hasan Cemal; eline yüzlerce insanın kanı bulaşmış cunta lideri Evren’den başlayarak, neredeyse bütün güç ve iktidar sahiplerine cici gazetecilik yaptın, bütün gezilere katıldın, her toplantıda boy gösterdin, her uçakta yerini aldın...

Meselen (meseleniz) artık adam yerine konulmamak, Başbakan’ın uçağında yer almamak mı?

Bu mu?

DÖRT“Kürt meselesinin gündeme getiricisi” etiketini taşıyan Hasan Cemal, “çözüm süreci” başlayınca huysuzlandı, kendini dağlara taşlara vurdu. Konuştuğu Kürt kanaat önderlerine ve liderlerine şu propagandayı yapmaya başladı: “Bu Tayyip var ya, sizi satacak...”

Evet, yine utanmadı.

BEŞMustafa Karaalioğlu’na ait olduğu söylenen yasa dışı kayıtlar, bir tek (evet bir tek) Hasan Cemal’in sütununda yayınlanmıştı.

Birçok alanda (“darbecilik”, “cuntacılık” vs...) öncülük yapmış duayen gazeteci, “ahlak dışılıkta da öncü benim” diyordu ve yine utanmıyordu.