Euro Bölgesi için kurtuluþ iç kaynaklý olmalý

1921’de Keynes, ihracat-ithalat dengesine dikkat çekmiþ ve “Ya Amerikan fiyatlarý Avrupa’dakilerden daha hýzlý yükselmeli ya da Avrupa’yla alýþveriþ azaltýlmalý” demiþti. Ayný hatalar tekrarlanýyor.

PennsylvanIa

Üniversitesi’nden Maliye Profesörü Jeremy Siegel’in makalesi, bazýlarýmýzýn iç devalüasyonun kullanýþsýzlýðýna dair yýllardýr söylemekte olduðumuz çoðu þeye paralel ama o da cevabýn Euro’nun deðerini tümden düþürmek olduðunu iddia ediyor.

Þey, kime karþý düþürülecek?

Demek istediðim, þu anda ABD ve Japonya ekonomik güç bakýmýndan saðlam kaleler sayýlamayacaklarýndan Avrupa’nýn eksikliðini duyduðu talebi karþýlayamazlar. Geriye geliþmekte olan ülkelerin piyasalarý kalýyor. Ben ve baþkalarý yýllardýr Çin para birimi manipülasyonuna bir son verilmesi gerktiðini söylüyor olsak da, Çin de þu anda a) pek kuvvetli gözükmüyor ve b) dünya ekonomisi bazýnda o kadar büyük deðil; henüz deðil.

Geniþ olarak bakarsak, Avrupa’nýn bütünü ABD gibi nispeten kapalý bir ekonomi oluþturuyor. Kurtuluþu büyük ölçüde içeriden gelmeli. Þimdi, eðer devalüasyon derken enflasyon hedefini yükseltmekten bahsediyorsanýz, o güzel.

Merhum ekonomist James Tobin’i son gördüðümde yaptýðý konuþmada bir þaka yapmýþtý: Onun görebildiði kadarýyla, dünyanýn bütün büyük ekonomileri birbirine karþý deðer yitirmeli. Bu da öyle zamanlardan biri ve size bunu geçekten gösteren þey de mali ve parasal teþvike ihtiyaç duymamýz.

Keynes ve Euro krizi

Almanya’nýn Avrupa’yý çevreleyen ülkelerle karþýlaþtýrmasýný, ABD’nin I. Dünya Savaþý borçlarýna saplanmýþ Avrupa ülkeleriyle karþýlaþtýrmasýnýn bir kýyasýný okudum. Þimdi bulamýyorum ama önemli deðil, birbirlerine çok benziyorlar. John Maynard Keynes’in 1921’deki ‘Ýkna Yazýlarý’ kitabýndan okuyalým: “Er ya da geç ama muhtemelen yakýnda ihracat ve ithalat arasýndaki denge yeniden düzenlenmeli. Amerika daha çok satýn almalý ve daha az satmalý. Kendini Avrupa’ya hediye etmesinin tek alternatifi bu.” “Ya Amerikan fiyatlarý Avrupa’dakilerden daha hýzlý yükselmeli (eðer Merkez Bankasý altýn akýþýnýn doðal sonuçlarýný üretmesine izin verirse öyle olacaktýr) ya da bu becerilemezse, ayný sonuç Avrupa’yla alýþveriþin daha da düþürülmesiyle elde edilmeli. Öyle ki, Avrupa satýn alma gücü olmadýðýndan alabildiklerinin ancak ihtiyaç maddeleri olmasý durumuna gelsin.”

Buradan sonrasýnda Keynes, Amerikan politikalarýnýn ahmaklýðýný anlatmaya baþlýyor; simültane þekilde Avrupalýlar’dan peþin para isteyip onlardan ödeme yapabilmek için ihtiyaç duyduklarý oranda ihracat yapma yetisini esirgiyordu.

Bugün gene buradayýz, ayný hatalarý yineliyoruz. Neden kimse hatalardan ders almýyor?

Arka plan: euro

Para birimi için bir çözüm

Pennsylvanýa Üniversitesi’nden Maliye Profesörü Jeremy Siegel’in Financial Times’da 22 Mayýs tarihinde yayýnlanan makalesi, Euro Bölgesi’nde döviz piyasasýna daha çok müdahale isteyen bazý ekonomistler ve politikacýlarýn duyarlýlýklarýyla paralellik gösteriyor. Euro Bölgesi’nde iþsizlik yüzde 11’e ulaþtý ve dýþ borç krizi sürüyor.

Siegel’e göre Avrupa Merkez Bankasý, Euro’yu yaþatabilmek için deðerini düþürmeli çünkü: “Çevre ülkelerdeki istihdam kayýplarý çok yüksek ve kuzey Avrupa ülkeleriyle rekabet edemez durumda; özellikle de Almanya ile. Tarihe baktýðýmýzda, aþýrý deðerli iþgücü piyasalarý acý þekilde para birimlerinde devalüasyon ile tedavi olmuþlardýr. Bu seçenek Euro kullanan ekonomiler için açýk deðil.”

Devalüasyon genellikler bir ülkenin ihraç mallarýný daha ucuz kýlar ve böylede rekabet güçlerini artýrýr. Ancak, Euro kullanan ülkeler para biriminin deðerini kendi baþlarýna düþüremeyeceklerine göre, bazý ekonomistler sýkýntý yaþayan ülkelere bunun yerine iþgücü piyasalarýna rekabet gücü saðlamak için ücretleri ve diðer harcamalarý düþürmelerini tavsiye ediyorlar. Bu sürece ‘iç devalüasyon’ deniyor. Siegel ise makalesinde bu konuda uyarýda bulunmuþ: Tarih gösteriyor ki bu hedefler ‘ulaþýlmasý çok zor olur ve düþüþ trendlerini daha kötüleþtirebilir.’

Gene de, bazý ekonomistler Euro deðerini düþürmenin Avrupa ihracatýnda artýþ saðlayacaðýndan þüpheliler çünkü ABD ve Japonya ekonomileri de henüz krizden toparlanma aþamasýndalar ve geliþmekte olan ülkelerin ekonomileri de yavaþ seyrediyor. Örneðin, 1 Haziran tarihli veriler Çin’de fabrika üretkenliðinin mayýs ayýnda neredeyse üç puan düþtüðünü gösterdi.

Ýngiltere’nin kendini gerçekleþtiren kehaneti

Birkaç gün önce Britanya’da ekonomik potansiyellerinin ciddi oranda düþtüðüne dair yaygýn bir inanýþ olduðu üzerine yazmýþtým. Financial Times köþe yazarý Martin Wolf da konuyu derinleþtirmiþ. Ayrýca, ekonomistler Bill Martin ve Robert Rowthorn tarafýndan yazýlan, ‘Britanya’nýn ekonomik getirisi sýkýntýlý mý? II verimlilik kötümserliðine dair eleþtirinin yenilenmiþ hali’ adlý çok önemli makale de bu inancý etkili þekilde çürütüyor. 

Çok teknik detay var ama gördüðüm kadarýyla ana mesele Britanya’nýn verimlilik ölçümlerinde keskin bir düþüþ gözlemleniyor. Bu ya gizemli bir yapýsal kaymanýn sonucu ya da pek çok þirketin satýþlardaki düþüþün geçici olduðunu düþünüp sabit iþgücünde bir azaltmaya gitmemesi daha sýradan bir nosyona dayanýyor. Eldeki veriler ayrýca varsayýlan yapýsal kaymaya dair getirilen açýklamalarý desteklemiyor. Kabul gören görüþlerin baþýnda bunun finans sektöründe kaybedilen yüksek getirili istihdamlarýn sonucu olduðu geliyor ki, hesap yapmayýp da rakamlarýn çok çok küçük olduðunu görmediðiniz takdirde mantýklý gözükebilir. Bu, Amerika Birleþik Devletleri’nde olduðu iddia edilen yapýsal iþsizliðe dair tartýþmanýn yakýndan akrabasý oluyor. Rakamlara bakýp da minicik olduklarýný fark etmediðin takdirde kulaða iyi geliyor. Bu önemli, hem de çok önemli. Eðer Britanya üretkenlik bazýnda gizemli bir çöküþ yaþamadýysa, efektif talep yetersizliðinden dolayý fark edildiðinden çok hasara uðramakta demektir. Ayrýca, bütçe açýðýnýn hükümetin iddia ettiði kadar büyük olmadýðý anlamýna da gelir. Britanyalýlar ekonomilerini kötülerken kendi kendini gerçekleþtiren bir kehanette bulunuyor olabilirler; potansiyele dair aþýrý kötümserlik ülkeyi zayýflatacak politikalarýn önünü açabilir. Bunun kesin bir gerçek olduðunu biliyor muyum? Hayýr. Ancak resmi söylemden daha mantýklý gözüküyor. Ve politika belirlenirken sadece tahvil piyasalarýnda güven kaybý riski gibi þimdiye dek tamamen hipotetik kalmýþ bir varsayýmý deðil, devasa oranda üretim potansiyelinin (ve söylemeye bile gerek yok, geleceðin) aþýrý kötümserlikle çarçur edilmesi gibi gayet mümkün bir olasýlýðýn da dikkate alýnmasý gerektiði kesin.

Kibrin kötü yaný

Matin Wolf geçenlerde Financial Times blog’unda tam 12’den vurmuþ: Baþbakan David Cameron’un hükümeti tasarruf doktrinini kucaklamakla korkunç bir hata yaptý ve þimdi geri adým atamýyorlar çünkü bu hata yaptýklarýný kabul etmek demek. Wolf “Þu anda bunu dile getirmeleri hükümet için küçük düþürücü olabilir. Ancak Birleþik Krallýk halkýnýn bu hatanýn bedelini ödemeye devam etmesi için de ortada bir sebep yok” demiþ. Tabii ki var: Politikacýlarýn hýrsý ve kibri.

Arka plan: Ýngiltere

Þaþýrtan üretkenlik

Yakýn zamanda ortaya çýkan bir dizi gösterge bazý ekonomistleri Britanya’nýn ekonomik problemlerinin derinleþiyor olabileceði görüþüne vardýrdý. Ülkenin üretim sektöründeki hareketlilik ilk çeyrekte hýzla azaldý ve 1 Haziran günü Britanya Ticaret Odasý ekonominin bu sene sadece yüzde 0.1 oranýnda büyümesinin beklendiðini açýkladý. Bu durumu kýsmen Euro Bölgesi’nde süregelen borç krizine baðladýlar.

Ancak bazý analistler verimlilikte, yani isçi baþýna saatlik üretim miktarý ve ekonominin genel üretkenliðinde düþme olmasýný açýklamakta zorluk çekiyorlar. Britanya Bütçe Sorumluluðu Ofisi’nin 2011 sonunda yaptýðý tahminlere göre saat baþý üretkenlik kriz öncesine göre yüzde 6 azaldý. Verilere bakýldýðýnda ekonomik üretkenliðin bütünü kriz öncesine göre yüzde 14 daha az.

Mayýs ayýnda ortak bir makale yayýnlayan Cambridge Üniversitesi ekonomistleri Bill Martin ve Robert Rowthorn, bu oranýn yüzde 14 deðil, yüzde 9.5 olabileceðini ve bundan yola çýkarak döngüsel veya geçici durumun yüzde 6’yý bulabileceðini söylediler. Ancak Martin ve Rowthorn þu notu da düþtüler: “Politikacýlar ve baþkalarý krizin yarattýðý büyük yapýsal hasardan dolayý milli üretkenliðin potansiyelinin yüzde 2 civarý altýnda çýkacaðýna inanýyorlar.”

Financial Times köþe yazarý Martin Wolf, oranlar üzerindeki çýkarýmlarýn çok önemli olduðunu belirttiði 31 Mayýs tarihli yazýsýnda “Eðer mali açýðýn büyük bölümü döngüsel is gereken þey talebi artýrmak” dedi ve ekledi: “Eðer mali açýðýn büyük bölümü yapýsalsa, gereken þey vergilerde kalýcý artýþlar ve harcamalarda azaltma.”

>>YAZARIN ÝNGÝLÝZCE YAZISI ÝÇÝN TIKLAYINIZ