Her karmaþýk sorunun açýk, basit ve yanlýþ bir cevabý vardýr! Amerikalý gazeteci H. L. Mencken’in bu meþhur sözünü hatýrlamanýn sýrasýdýr. Çünkü bugünlerde dýþarýdan bakan “gözlemci”lerin Türkiye’de olup bitenleri bizim akýl erdiremeyeceðimiz bir basitlikte (!) deðerlendirebilmeleri boþuna deðil. Sözgelimi yaþananlarý yürütme ve yargý güçleri arasýndaki bir mücadele olarak tanýmlamaya kalkýþanlar veya Gülen hareketinin AK Parti’ye göre daha ýlýmlý Ýslami görüþlere sahip olduðunu düþünenler bunun kanýtlarý.
Ancak burada olup bitenler hakkýnda gerçekleri teðet geçen yorumlar yapanlarýn hepsinin mazereti kabule þayan olmayabilir. Sözgelimi bazý Ýngiliz gazetelerinde çýkan yorum ve deðerlendirme yazýlarýnda imzasý olan kalemlerin Türkiye’yi bizden bile iyi tanýdýklarýna yemin etsek baþýmýz aðrýmaz. Ama bunlarý dýþarýda býrakýrsanýz, Türkiye’de yaþananlarýn mahiyetini anlamaya çabalayanlarýn önündeki en büyük engel kendi ülkelerindeki politik hayatýn standartlarýný burada da geçerli sanmalarý.
Neyse ki basit cevaplarýn her zaman iþe yaramadýðýný düþünenler de yok deðil. Jim O’Neill bunlardan biri. Daha önce dünya ekonomisinin itici gücü olarak “BRIC ülkeleri” sýnýflandýrmasýný ortaya atmýþ olan, yakýn zamanda ise bunun yerine -içinde Türkiye’nin de yer aldýðý- “MINT ülkeleri” terimini geliþtiren ekonomist Jim O’Neill’dan bahsediyorum.
BBC’de yayýnlanan bir programda O’Neill’a soruyorlar: “MINT ülkeleri seçiminde kriterleriniz nedir? Sizce saðlam bir yargý ve kuvvetler ayrýlýðý bir ülkenin gelecekteki ekonomik görünümü açýsýndan önemli bir kriter deðil mi? Sizce Türkiye son günlerde siyasi istikrarý ve ekonomik geleceði açýsýndan alarm vermiyor mu?” Yani, böyle berbat bir ülkeyi nasýl oluyor da dünya ekonomisinin parlayan yýldýzlarý listesine alýyorsunuz? (Bu soruyu soran kiþinin “Türk” olduðunu da kaydedelim...)
Türkiye’de yaþanmakta olanlar hakkýnda “bu sorunlar beni kaygýlandýrýyor. Çünkü istikrarlý bir hükümet ve güçlü bir liderlik gerekiyor” diyen O’Neill’ýn yukarýdaki soruya cevabý þöyle: “Basit Batýlý anlayýþ Türkiye’de illa ki iþe yarayacak diye bir þey yok. Türkiye’nin kendisine has bir demokrasisi var.” (http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/140110_canli_mint_ulkeleri.shtml)
Tabii ki Türkiye’nin kendisine has demokrasisinden söz edilmesi bizim açýmýzdan rencide edici. Ama ülkemizin toplumsal ve politik gerçeklerinin batý standartlarýna uymadýðý, bunlarýn evrensel terminolojiyle ifadesinin zor olduðu da muhakkak. Mesela CHP’nin “solcu parti” olduðunu izah etmek baþlý baþýna bir mesele ve Türkiye’nin siyasi yapýsýnýn “kendine has” tabiatýný en iyi ifade eden örnek olaylardan biri...
Son günlerde yaþananlar da bundan farksýz deðil. Mesela bugünkü kavganýn yürütme gücüyle yargý gücü arasýnda olduðunu söyleyen batýlý “gözlemciler” hükümetle didiþme halinde gördükleri yargý mensuplarýnýn genel anlamýyla Türkiye’deki yargý kurumunu temsil yeterliðine sahip olup olmadýðýný bilmiyorlar.
Yargý baðýmsýzlýðý kavramýnýn bugünlerdeki en önde gelen savunucularý olarak görülen bazý yargý grubunun aslýnda dertlerinin yargý baðýmsýzlýðý olmadýðý, zaten tutumlarýnda ve kararlarýnda “baðýmsýz” olmadýklarý, çünkü mensup olduklarý devlet dýþý bir hiyerarþiden talimat alarak hareket ettikleri kendilerine söylense de bunu kolayca anlamalarý beklenmemeli.
Ýlaveten, Türkiye’deki bir “dini cemaat”in siyasi geliþmelerdeki rolünü batýlý muhataplarýnýza izah etmeniz gerçekten güç bir iþ. Mesela “Hâkimler ve Savcýlar Yüksek Kurulu’nun içyapýsýnýn þöyle veya böyle olmasý bir dini cemaati neden bu kadar ilgilendirir” diye soran olsa verecek cevap bulamazsýnýz. Bu kuruldaki üye çoðunluðunun bir dini cemaatin mensuplarýndan oluþtuðunu söylemeye kalkýþsanýz bunun sebebini hiç izah edemezsiniz zaten!
Öbür taraftan, “yargý baðýmsýzlýðý ortadan kaldýrýlýyor” feryatlarý bütün Avrupa’da yankýlanan bazý liberal- solcu yazarlarýn aslýnda “bizim gücümüz yetmiyor, bari cemaat haklarýndan gelsin þunlarýn” düþüncesiyle bu kavgada bir saf tutmuþ olduklarýný dünyaya anlatmanýz da kolay deðil.
Dolayýsýyla bugünlerde ülkemizde olup bitenlere batý dünyasýndan gelen tepkilerin tamamýný ayný çuvala koyup “kolay ve basit” bir deðerlendirmeye tabi tutmak son tahlilde “yanlýþ” olabilir.