Evet, ‘Bu izmihlâl-i ahlâkî yürürken, durmaz istiklâl..'

Dünkü yazýmda, , Mersin'den yazan bir edebiyat öðretmeni okuyucunun Kuzey Kýbrýs'ý anlatýrken M. Âkif'in, 'Bu izmihlâl-i ahlâkî (ahlâkî çöküþ) yürürken, durmaz istiklâl..' beytini yazdýðýný da aktarmýþtým..

Sadece Kuzey Kýbrýs deðil, bizim bütün büyük þehirlerimiz de maalesef, ayný durumda deðil mi?

Zâhiren, namus, iffet ve haysiyet duygusu taþýdýklarý kabul edilen insanlar bile, 'Yahu , bu kadarýna da pess..' demekten kendilerini alamýyorlar.. Amerikalý bir film yýldýzýnýn geçen hafta bir açýklamasý vardý.. 'Artýk hiçbir utanma duygusu taþýmýyorum..' diyordu..

Bizim toplumumuzun geldiði tablo da bugün bu noktaya geldi.. Toplum fertleri arasýnda insanlarý birbirine saygýlý olarak bir arada tutan baðlar gün geçtikçe daha bir süratle ve kopma noktasýna gidiyor.. Millet fertleri arasýndaki baðlar kopuyor.. Siyasetçilere deðil sözüm, insan olmak þuûruna sahip herkese.. Bu gidiþle, bu bulaþýcý sosyal çürümekten kimse masun kalamaz..

Sadece kendi kýzlarý, kendi hanýmlarý, anneleri ve diðer yakýnlarýnýn namus ve iffeti üzerinde hassasiyetle duran insanlardan nicelerinin bile, bedenlerinin en mahrem yerlerine varýncaya kadar her þeylerini 'ortamalý' gibi sergilemek iptizaline ve hayvanî titreþimlere duçar olanlara en saygýsýzca bakýþ ve laf atýþlarýnda bulunduklarý görülmüyor mu? Bu sahnelerin kuþattýðý bir toplumun fertleri arasýnda bir millet baðý, bir inanç baðý nasýl kalacaktýr?

Nice insanlar, kendi içlerinden mýrýldandýklarýnda bile, birilerinin, 'ahlâk bekçiliðine gerek yok..' gibi çýkýþlarla susturulacaklarýnýn endiþesi içindeler..

Vatan, sadece üzerinde, bir þekilde yaþanýlan toprak deðil, insanlarýn kendi inandýklarý kesin doðru deðerlerini hâkim kýldýklarý toprak parçasýdýr.

Evet, bu duruma yazýlý kanun metinleriyle, polisiye tedbirlerle deðil; vicdanlarda, kalplerde, idraklerde mâkes bulan, ulvî inanç kanun ve ölçüleriyle bir çare oluþturabiliriz..

*

Bu konuyu yazarken, Osmanlý'nýn son döneminde Mabeyn Baþkâtipliði ve Sadâret Müsteþarlýðý makamlarýnda da bulunan Ali Fuad Türkgeldi'nin hâtýrâtýnda çok düþündürücü hususlar geldi hatýrýma.. bir fotoðraf çeker gibi yansýtmasýndan geliyor.

Ali Fuad Türkgeldi'nin yarým asýr öncelerde okuduðum kitaplarýndan 'Görüp Ýþittiklerim'den hatýrýmda kaldýðý kadarýyla aktarayým.. Özellikle Bismarck döneminde, Avrupa'nýn en güçlü ülkelerinden biri ve hattâ birincisi durumunda olan Almanya'nýn Ýmparatoru 2. Wilhelm, Sultan 2. Abdulhamîd'le dostluðuna büyük önem verir.. Çünkü, Almanya, Ýngiltere ile Avrupa ve hattâ dünya liderliði konusunda bir savaþa hazýrlanmaktadýr..

Böyle büyük bir proje veya plan içinde olan bir güç, Müslüman coðrafyalarýnýn büyük bir bölümünde birçok zafiyet iþaretleri verse bile, o günün dünyasýnda Osmanlý gibi büyük bir güç merkezine bigâne kalamazdý. Üstelik de Bismarck'ýn Avrupa'daki liderlik yarýþýnda kendisiyle dost gözükmeye önem verdiði Sultan Abdulhamîd'in saltanatý devam ediyordu..

Bismarck öldükten sonra, Ýmparator 2. Wilhelm de bu dostluða önem verdi. Nitekim, bugün Ýstanbul'da Sultanahmed Meydaný'nda halkýn 'Alman Çeþmesi' deyip geçtiði ve Almanya'nýn mimârisinin inceliklerini yansýtan, görkemli bir anýt-çeþme'yi, Sultan Abdulhamîd'in cülûsunun, tahta çýkýþýnýn 25. Yýlý hatýrasýna diktirmiþtir oraya..

Ve 2. Wilhelm 1899-1900'lerde de, resmî bir ziyaret için Ýstanbul'a gelir. Resmî törenlerle ve halkýn coþkun alkýþlarýyla karþýlanýr.

Bu arada Ýmparator, büyük sahabe Eyyûb'el-Ensarî'nin türbesini de ziyaret etmek ister. Ama, oradaki türbedâr, 'gayrimuslim kiþilerin Türbe'ye giriþleri'ne izin vermedikleri'ni belirterek, Alman Ýmparatoru'nu geri çevirir. Ama, 2. Wilhelm hiçbir kýrgýnlýk iþareti vermez.. Çünkü, Ýngilizlerle hesaplaþma, önceliklidir.. Bu durum, Ýngiliz emperyalizminin entrikalarýndan her türlü felaketi tatmýþ olan Müslümanlar arasýnda Almanya'ya ve de Alman Ýmparatoru'na bir muhabbet oluþturur. Hattâ, o kadar ki, Ýmparator Wilhelm'in gizlice Müslüman olduðu ve gizlice Hacca bile gittiði yayýlýr, özellikle baþta Irak olmak üzere bir çok bölgede.. Ve, 'Wilhelm Haci Muhammed, Mueyyid'ul-Ýslâm..' / (Wilhelm Hacý Muhammed/ Ýslam'ý teyit eden..) ibaresi halkýn dilindedir artýk..

*

Bu arada, Hindistan'ý elinde tutan Ýngilizlerin Hint'e ulaþmasýnýn yolunu kesmek ümidiyle, '3 B' Planý devreye girer; ve, (Berlin- Bosfor /Boðaziçi- Baðdad..) Demiryolu yapýmýna baþlanýr..

Ýmparator'un kafasýnda ise, baþka hesaplar vardýr.. Ýstanbul'dan Kuds-ü Þerif'e gider.. Ama, ilginç bir mesaj vermeyi de ihmal etmez.. Çünkü, Kudüs'e vardýðýnda, bu þehre, normal giriþ kapýlarýndan deðil; 1187 yýlýnda büyük Ýslâm kahramaný Salâhaddin Eyyubî'nin Haçlý Ordularýný yenilgiye uðrattýktan sonra girdiði 'sur gediði'nden girer.. Yani, 'Salâhaddin bu þehre, bu kapýdan girmiþse, biz de bu kapýdan gireceðiz..' mesajýný verir.

*

2. Wilhelm, 1910'larda ikinci kez gelir Ýstanbul'a... Yapýlan karþýlama törenlerinde, kýz öðrencilerin elbiseleri 10 yýl önceki karþýlamalara göre dizlere doðru çekilmiþtir.

Ali Fuad Türkgeldi'nin aktardýðýna göre, Wilhelm, muhatabý olan Osmanlý yetkiliye, 'Bu kadarý kabul edilebilir, ama daha fazla olmasýn.. Sonra millet fertleri arasýndaki bað kopar, savaþ gücünüzü yitirirsiniz..' der..

Bu söz, sadece gelecekte birlikte ayný safta düþmana karþý savaþmayý hayal eden bir yabancýnýn, müttefiklerini güçlü tutmak için yaptýðý bir ikaz olarak da düþünülebilir..

Ama, orada baþka bir söz daha var: 'Daha fazla açýlmanýn millet fertleri arasýndaki baðý koparýr ve savaþma gücünüzü yitirirsiniz..'

Alman Ýmparatoru 2.Wilhelm'in sözlerinin siyasî hedefleri ne olursa olsun, söz olarak bir pedagojik ve hattâ ülke savunmasý açýsýndan stratejik bir mânâ taþýmýyor mu?

Ve toplumumuzun ilerlemekte olduðu yolun sonu , millet fertleri arasýndaki bütün baðlarý koparan bir çýkmaza, uçuruma doðrudur.

Ýnsan, utanma duygusu olan bir yaratýktýr.. Peki, o utanma duygusunu yitirenler nedir?

*