Galatasaray, Robinho’dan golü yediðinde; topa sahip olma oraný açýsýndan, yüzde 70’e 30 gibi büyük bir fark yapmýþtý. Demek ki, topa tam anlamýyla patronluk yapamamýþsýn; iðreti tutmuþsun...
Galatasaray ayaðýnda çok top çeviriyor, bunu iþe yarar bir üretimle çoðu kez devreye sokamýyor... Diyeceksiniz ki, kýsa sürede durumu 1-1’e getirdi. Evet ama maçýn bütününde, benzer top çevirmeler ve gereksiz paslaþmalar yüzünden, sýkça zor anlar yaþandý. Oyunu kurmak adýna yapýlan ön hazýrlýk uzun sürerse, ataklar da etki gücünü kaybediyor.
Maçta VAR’a baþvurulan pozisyonlar olumlu sonuç verdi ama, VAR’a gerek duyulmayan anlarda; hatalar yaþandý. Mesela, Fernando’nun rakibine yaptýðý müdahale de penaltýydý.
***
Sivasspor’un sevmediðim tarafý, gollerini attýktan hemen sonra; skoru koruma içgüdüsüne teslim olmasýydý. Hemen geri çekildiler... Oysa gene yüklenseler, G.Saray’ýn þaþkýnlýk duygusundan fark yapma þanslarý vardý. Bu atmosferde gol atmak daha kolaydýr. Ama böyle yapmayýp, geriye yaslanmaya baþladýklarýnda; G.Saray kýsa sürede öne geçmeyi baþardý.
Sivas, tuttuðu yolun yanlýþlýðýný hemen anladý. Tekrar hükümran oynamaða baþladýðýnda, yine Robinho ile 2-2’ye kolay ulaþtý.
***
Sorun þu... G.Saray hakim oynamayý sürdürdüðünde, her koþulda bunun devam edeceðini sanýyor ve savunmasýnda gedikler vermeye baþlýyor. Hatta orta sahasý da, bu gevþekliðe ortak oluyor. Mücadele içinde zaman zaman yaþanan kopukluðun giderilmesi þart!
Üçüncü gol sonrasý, maç artýk G.Saray þovuna dönüþtü. Ama oyun içindeki gel-gitlerini ve savruk baskýsýný tamir etmesi gerekiyor.