Hakkýnda 7 yýla kadar hapis talebiyle iddianame hazýrlanan CHP Parti Meclisi üyesi Saliha Sera Kadýgil, olayýn þokunu yaþýyor...
Bu kuru haber cümlesinin bize anlattýðý þey þu:
Sera Hanýmefendi meselenin buralara geleceðini, bu kadar büyüyeceðini tahmin edememiþ.
Bunu ifadesinde de belirtiyor: “Geçmiþte yaptýðým paylaþýmlar gündeme getirildi...”
Demek istiyor ki, “Çok eskiden, internet üzerinden yaptýðým paylaþýmlarýn yeniymiþ gibi sunulmasýný ve aleyhimde iddianameye dönüþmesini beklemiyordum. Bu haksýzlýk...”
Sera hanýmefendinin “çok eski” dediði tarih, o kadar da eski deðil. 2010, 2011 tarihlerini kapsýyor... “Mürur-u zaman”a sýðýnmak istiyorsa, sosyal medya hesabýnda açýk bulunan mesajlar için böyle bir þey söz konusu deðil. Geçmiþte yaptýðýnýz paylaþýmlarý hâlâ kullanýmda tutuyorsanýz, buradan türeyebilecek sonuca razý olmak durumundasýnýz.
Sera hanýmefendinin paylaþýmlarýný hatýrlatmak istemiyorum.
Þu kadarýný söyleyeyim:
Ezan ve þehitler konusunda biçimsiz sözler sarf ediyor... Nasýl derler, okuduðunuzda rahatsýz oluyorsunuz. Mukabelede bulunmak istiyorsunuz... En hafif ifadesiyle “Pes be bacým” diyorsunuz.
Hakikaten pes...
Sera hanýmefendi bundan bir süre önce gözaltýna alýndý. Sonra salýverildi.
Bence gerekmezdi.
Samimi hissiyatým budur. Bence gözaltýný gerektirecek bir cürüm deðildi iþlediði. Bu ve benzeri cürümler, ismini “halk”tan alan bir partinin mensuplarý tarafýndan sürekli tekrarlanýyor.
Mesela, Kemal Kýlýçdaroðlu diye biri var.
Sera hanýmefendinin PM üyeliðini yaptýðý partinin genel baþkanýymýþ.
Bu beyefendi, neredeyse her aðzýný açtýðýnda, içinde küfür ve hakaret sözcüklerinin geçtiði son derece öfkeli cümleler kuruyor.
Çoðunlukla galiz ifadeler...
Referandum sürecinin “kutuplaþmaya” dönüþmesinden þikâyet edenler bu beyefendinin kurduðu cümlelere baksýnlar. Ki, beyefendinin kendisi de “baþat kaygý” olarak sürekli bunu dile getiriyor, “Referandumda hayýr diyeceðimiz için bizi terör örgütleriyle yan yana anýyorlar, bize terörist diyorlar, toplumu kutuplaþtýrýyorlar” diyor. Bunu diyor ama referandumda “evet” oyu kullanacaklara “hain” demekten de kendini alamýyor.
Sera hanýmefendi, iþte bu beyefendinin yönettiði partinin bir mensubu...
Öðreniyoruz ki hakkýnda dava açýlmýþ.
Halkýn bir kesiminin benimsediði dini deðerleri alenen aþaðýlama suçlarýndan 1 yýl 10 ay 15 günden 7 yýla kadar hapis cezasýyla cezalandýrýlmasý isteniyor.
Dava açmak gerekir miydi?
Emin deðilim.
Reyim sorulsaydý, “uðraþmaya deðmez” derdim.
Zaten kendisi de piþman olmuþ. Piþmanlýðýný açýkça dile getirmiyor ama ifadesinden, sözlerinin tonundan ve anlayýþ bekleyen bakýþlarýndan piþman olduðu sonucunu çýkarýyoruz.
Diyor ki, “Ezana hakaret etmedim... Sadece kötü ezan okuyanlardan yakýndým.”
Keþke bu þekilde söyleseydi. Anlardýk.
Mehmet Þevket Eygiyýllardýr bunun mücadelesini veriyor, ezanýn güzel sesli müezzinler tarafýndan okunmasý gerektiðini söylüyor. Anlýyoruz... Ama Sera hanýmefendinin doðrudan ezana saldýran, ezaný lüzumsuz bir baðýrtý gibi gören paylaþýmlarýný anlamakta güçlük çekiyoruz.
Neyse ki, sonunda nedamet getiriyor, kimsenin dini inancýna hakaret etmek amacýnda olmadýðýný, “yanlýþ anlayanlardan ve samimiyetle incinenlerden” özür dilediðini söylüyor.
Evet, inciniyoruz...
Çok inciniyoruz hem de...
Ýncinmemizin derecesini belirleyecek, ne ölçüde “samimi” olduðumuzu takdir edecek durumda deðilsiniz ama inciniyoruz.
Dilerim mahkeme vartasýný atlatýrsýnýz da, inançlara saygýlý olmayý “yasa zoruyla” deðil, kalpten gelerek öðrenirsiniz.