Bir yýl önceydi. Direkt olarak sormuþtum. Daha doðrusu soruyla birlikte, þaþkýnlýk, itiraz, sitem ve bölge halkýnýn duygularýný iletme de vardý... E, serde profesyonel gazetecilikten ziyade heyecan da olunca...
- Sayýn Baþbakaným, niçin bir anda söylem deðiþtirdiniz ve “Bu ülkede Kürt sorunu yoktur” demeye baþladýnýz. Oysa hakikat bu deðil. Kürt sorunu bu ülkenin bir gerçeði...
Baþbakan gülümsedi:
- Neden? Sence bu ülkede Kürtler bir sorun mudur? Onlar bu ülkenin vatandaþý deðil mi? Dün sorun olarak görülmüþ olabilirler ancak ben sorun olduklarýný düþünmüyorum. Bir kavram kargaþasý yaþanýyor, sorun Kürtlerin kendisi deðil, Kürt kökenli kardeþlerimin kendi haklarýna iliþkin talepleri var. Yýllarca kimlikleri, kendileri ve haklarý yok sayýlmýþ. Ancak bugün çözülmesi gereken sorunlarý var. Bu kavram kargaþasýný düzeltilmesi de meselenin daha doðru zeminde tartýþýlmasý açýsýndan önemlidir. Birileri ýsrarla ne dediðimin üzerinde düþünmek yerine kasýtlý olarak çarpýtýyorlar. Doðru olan benim söylemim. Tekrarlýyorum bölge halkýnýn “temel haklar” konusunda sorunlarý vardýr ve bunlarý çözmek de bu ülkenin baþbakaný olarak benim sorumluluðumdadýr.
H H H
Bu konuþma, Baþbakan Erdoðan’ýn 12 Haziran seçimleri öncesinde gittiðim Batman-Þýrnak dönüþ yolunda, uçakta geçmiþti.
Hatýrlayýn. 12 Haziran seçimlerinin en belirgin tartýþmalarýndan birisi Baþbakan’ýn “bu ülkede Kürt sorunu yoktur, Kürt kardeþlerimin sorunu vardýr” söylemiydi.
Bir yýl sonra...
Kürt siyasi hareketinin önemli isimlerinden Leyla Zana’nýn, Enis Berberoðlu ve Metehan Demir’e verdiði röportajdaki “Bir kere ‘Kürt sorunu’ sözünü þiddetle reddediyorum. Ortada bir hak talebi meselesi vardýr. Kürtler bu ülkede sorun deðildir. Ama soruna ‘Kürt sorunu’ diyerek baþlarsak bu halký baþlý baþýna sorunmuþ gibi algýlanmasýnýn önünü açarýz” sözlerini okuyunca, hem altýný çizdim bu sözlerin, hem de defterime not ettiðim yukarýdaki konuþmayý yeniden hatýrladým.
Leyla Zana barýþ için yýllarýný vermiþ, genç yaþta aðýr bedeller ödemiþ, ömrünün 10 yýlýný hapiste geçirmiþ bir kadýn.
Kendisini daha sonrasýnda siyasi bir figür haline getirecek olan Diyarbakýr cezaevinde iþkencenin her türlüsünü gören bir kadýn.
Meclis kürsüsünden “Kürtçe yemin ettiði” için yaka paça alýnan ve yýllarca hapis yatan bir kadýnýn öfkesindeki haklý gerekçeleri anlamamýz gerekiyor.
Dün söylediði sorunlu sözleri, fevri çýkýþlarý sorgulamadan bugün söylediklerine kulak vermemiz gerekiyor.
Leyla Zana bir taraftan “Bugüne kadar Kürtlerin hak talepleriyle ilgili hiç mi bir adým atýlmadý? Hayýr asla. Olumlu þeylerin hakkýný vermek lazým, tabii ki atýldý” sözleriyle hükümetin attýðý önemli adýmlarý dile getirirken, eksik gördüðü ne varsa sözünü esirgemeden eleþtiriyor ama son tahlilde “Ýnanýyorum Erdoðan çözecektir” umudunu dile getiriyor.
Türkiye gerçek anlamda Kürt halkýnýn sorunlarýnýn çözümü konusunda önemli bir eþiðe adým atmýþ durumda.
CHP lideri Kemal Kýlýçdaroðlu’nun “genel baþkanlýðýma mal olacak olsa da bu meselenin çözülmesi lazým. Artýk analar aðlamasýn” diyerek AK Parti’yle baþlattýðý olumlu diyaloðun sonuçlarýdýr bütün bunlar.
Leyla Zana bölge halkýnýn sesi olmaya devam etmeli. Kendisinin de söylediði gibi “kapalý kapýlar arkasýnda farklý, kameralar karþýsýnda farklý BDP’li siyasetçiler”den ayrýþmaya devam etmeli. Eminim bu cesur yaklaþýma gün geçtikçe BDP içinden de destek gelmeye devam edecektir.
Leyla Zana’ya katýlýyorum, öncelikli olarak “Kürt sorunu” demekten kaçýnmamýz gerekiyor.
Dün belki devlet için Kürtler sorundu, ancak þimdi deðil.
Çünkü dün, vatandaþlarýnýn dörtte üçü “devlet” için sorundu, iç düþmandý.
Ama bugün, artýk biz vatandaþlar olarak devletin sorunlu taraflarýný sürekli eleþtiriyoruz.
Kolay deðil biliyorum, fakat husumetle yaklaþýlmadýðý takdirde düðümlerin birer birer çözüleceðine inanýyorum.