Yaþanacak kayýplarýn da bir sýnýrý vardýr. Bazý kayýplar telafi edilebilir. Yenisi yerine konulabilir ama bazý kayýplarýn telafisi mümkün deðildir, yerine yenisinin konulmasý imkansýzdýr.
Bugünlerde iþte böyle bir durumla karþý karþýyayýz. Sahip olduðumuz en büyük deðer olan devletimiz ve memleketimiz büyük bir saldýrý altýnda. Bu saldýrýyý gerçekleþtirenler maazallah baþarýlý olacak olurlarsa elde olan ne varsa heba olup gidecek!
Vücudumuz bir bütündür, bir sistemler birliðidir. Bu sistemler birbiriyle ahenk içinde çalýþýrlar. Ahenk herhangi bir sebeple bozulduðunda vücudumuz hastalanýr. Eðer zamanýnda gerekli önlemi almaz, vücudumuza sahip çýkmaz ve onu güçlendirmezsek önce sistemlerin bütünlüðü bozulur devamýnda da vücudun hayatiyeti sona erer.
"Devlet" dediðimiz üst kurum da bir sistemler bütünüdür. Týpký vücudumuz gibi, sistemler birbiriyle ahenk içinde çalýþmalýdýr. Herhangi birisi bozulduðu zaman devletin ahengi de bozulur. Devlet, saðlýklý çalýþamaz ve saðlýk problemleri zuhur etmeye baþlar. Rahatsýzlanan devlet sistemi toplumun da rahatsýzlanmasýna, saðlýk problemleri yaþamasýna sebebiyet verir.
Bu algoritmanýn bütününe kozmos deniyor, düzen ve insicam demek. Bütünlüðü etkileyecek düzeye gelen arýzalar da kaos oluyor doðal olarak.
Bugünlerde devlet bütünlüðü büyük bir saldýrý altýnda. Hedef, sistem içerisinde yer alan ekonomi. Mesele, ekonomiyi bozmak suretiyle devlete, en azýndan iktidara diz çöktürmek.
Bendeniz ekonomide en son söz etmesi gerekenlerden olduðumu biliyorum. Fakat, toplumu izleyen herkes gibi bazý þeyleri görmeyi meslek edinmiþsem, ekonomi de bu kadar önemli bir gündemse, düþüneceðiz mecburen. Bizim durduðumuz yerden ekonomi farz-ý kifaye iken neredeyse farz-ý ayna dönüþüyor zira.
Bu baðlamda ekonomi sisteminin anasýrýný da anlamaya çalýþýyorum gündemi yaþayarak. Vücut sistemi istiaremi de bunun için baþ paragrafa aldým.
Devlete niçin diz çökertilmek isteniyor?
Niye devletin bütünlüðünü bozarak adeta yýkýlmasýna çalýþýlýyor?
Devleti sömürenlerin düzeni bozuluyor da ondan!
Devleti faiz belasýyla soyup soðana çevirenlerin rant hesabý tutmadý da ondan!
Kayýplarý o kadar büyük ve canlarý o kadar yanýyor ki 80 milyon insanýn zor durumda kalmasý umurlarýnda bile deðil.
Yeter ki kendi çarklarýna halel gelmesin, yeter ki faiz üzerinden kurduklarý haksýz kazanç azalmasýn!
Millet aç kalmýþ, temel gýda maddelerini bulamamýþ, evinin kirasýný ödeyememiþ, taksitlerini ödeyememiþ umurlarýnda bile deðil.
Varsa yoksa kendi cepleri, kendi haksýz kazançlarý...
Memleket batmýþ, devlet elden gidiyormuþ umurlarýnda deðil!
Ama yok öyle yaðma!
Evimi deðiþtirebilirim ama devletimi deðiþtiremem.
Yeni bir iþ bulabilirim ama yeni bir devlet bulamam.
"Evim kira olabilir ama memleket benim."
Bu ifade, 15 Temmuz sonrasýndaki "memleket nöbetlerinde" ortaya çýkmýþtý. Milletimizin kahir ekseriyeti için durum budur ve elhamdülillah sapasaðlam ayaktayýz.
Böylelikle sarsýlmaz bir zemin oluþturmanýn yolu, memlekete lazým olaný, mümkünse dýþarýdan bir þey almadan üretmek asýl hedef olmalý. Ürettiðimizi, lazým olan ülkelere de satma gayretimiz olmalý. Ekonominin üretim esaslý kurulmasý böyle mümkündür, sanýrým.
Savunma sanayiinde yaptýðýmýzý bütün sektörlerde denemek zorundayýz.
Ekonomi konusunda asýrlýk sancýlarýmýz var. Yüzyýl öncesinden temeller yanlýþ atýlmýþ, yanlýþ istikamette ilerlemiþiz. Ne ki artýk uçurumu görüyoruz. O halde, sert bir manevra ile atlarýmýzý yokuþa zorlamaktan baþka çaremiz bulunmuyor.
Buradan ilerisi bizim mesleðimizi zorlar; bu bakýþa uygun uzmanlarý takip etmeyi sürdürerek, meselenin diðer önemli boyutuna geçmek gerekir.
'Evimiz kira olsa da memleket bizim' zira.
Soyguncularýn, rant düzeninin sonuna kadar karþýsýnda, devletimizin ve memleketimizin ise sonuna kadar yanýnda olmalýyýz.