Pazartesi, Dünya Çocuk Günü'ydü. Diðer özel günler gibi “dünya çocuk günü” de altý çizilen konu üzerine düþünmek, çocuklara bakarak dünyaya dair umudumuzu, insana dair inancýmýzý tazelemek için küçük bir vesile aslýnda.
Ama asýl önemlisi, çocuklara nasýl bir dünya býraktýðýmýzý gözden geçirmek, büyüyüp nasýl yetiþkinler olduðumuzu sorgulamak için de bir içe bakýþ günü.
Yetiþkinler olarak hepimiz biraz mahcubuz sanki.Bütün çocuklara karþý... Hala yaþamakta ise, içimizdeki çocuða karþý… Yýllar önce hayata umutla ve heyecanla hazýrlanan, içi iyilikle dolup taþan o kendi çocukluðumuza karþý.
Sorsak, pek azýmýz “evet çocukken olmayý umduðum kiþi oldum” diyecek belki de.
Ama hala vakit var, daha fazlasýný yapmak için. Her birimiz gücümüzün yettiði bir iyilikle önce onlarýn hayatýný, sonra kendi hayatýmýzý güzelleþtirebiliriz.
***
Bunun bin türlü yolu var illa. Ama ben, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanýmýz Fatma Betül Sayan Kaya’nýn dün yaptýðý açýklamayý vesile kýlýp sizleri koruyucu aile olmaya davet etmek istiyorum.
Bakan Kaya iki önemli noktada açýklama yaptý. Biri “koruyucu aile” sayýsýnýn arzu edilenin, ihtiyaç duyulanýn altýnda olduðu ve teþvik edileceði idi.
Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüðü’nün açýkladýðý Aralýk 2016 verilerine göre 13 bin 319 çocuðumuz çeþitli sebeplerle biyolojik ebeveynlerinin yanýnda deðil, devlet bakýmýnda. Sadece 5 bin çocuðumuz koruyucu aile yanýnda, sevgiyle ilgiyle büyüyor.
Hadi dediðim þey bu olabilir pekâlâ.
Bir kucak, bir yuva bekleyen o 13 bin çocuðumuzdan biri neden sizin yeryüzündeki cennetiniz olmasýn.
***
Sayýn Bakan’ýn vurguladýðý diðer mühim mevzu ise evlat edinmede 40 yaþ sýnýrýnýn kaldýrýlacak olmasýydý. Bu kararý destekliyor, katkýsý olan herkesi ayakta alkýþlýyorum.
Hayatýn gerisinde kalmýþ bir kriterdi çünkü. Ben de minik bir meleðe -koruyucu- annelik yaptýðým ve epeyce zamandýr meseleye yakýndan bakmaya çalýþtýðým için deðiþiklik gerektiðinin farkýndaydým ve görüþlerimi de Sayýn Bakanýmýza, Müsteþar Yardýmcýmýza aktarmýþtým.
Þöyle. Mevzuat evlat edinmede yaþ sýnýrýný 40 olarak belirlemiþ. Yani evlat edinecek ebeveyn ile evlat edinilecek çocuk arasýnda en fazla 40 yaþ fark olabilir, diyor. Siz 45 yaþýnda iseniz 1 yaþýnda bir çocuðu evlat edinemezsiniz, 5 yaþýnda ya da daha büyük çocuða anne-babalýk yapabilirsiniz diyor.
Muhtemelen, aradaki yaþ farký artarsa anne-baba ile çocuk arasýndaki kuþak farký artar, saðlýklý bir iliþki ve iletiþim kurulamaz diye düþünüldü kriter konulduðunda.
***
Ama hayat artýk öyle akmýyor.Yaþlara göre saðlýk durumu, sosyal durum, hayata bakýþ ve katýlým þevki biçimi çok deðiþti. Dünya Saðlýk Örgütü’nün güncellediði yeni yaþ dilimlerine göre 18-65 yaþ aralýðý artýk “genç” olarak kategorize ediliyor.
Ayrýca Türkiye sosyolojisi de 40 yaþ sýnýrýný çoktan boþa çýkaracak bir noktaya evrildi. Evliliklerin geç yaþta yapýlmasý, çocuk kararýnýn geç alýnmasý, çocuk sahibi olmakta zorlanýldýðýnýn anlaþýlmasý, týbbi destek arayýþlarý, denemeler, kabullenmeler, evlat edinme seçeneði üzerine düþünme, bu fikrin bir karara dönüþmesi için yaþanan içsel-dýþsal ikna süreçleri derken yaþ alýp baþýný gidebiliyor.
Karar verilip kuruma baþvurulduðunda alýnan “bebek için uygun deðilsiniz” cevabýyla yaþanan hüsraný düþünün. Pek çok aile evlatlarýnýn bebekliðini de görmek-yaþamak istediði için çoðu kere baþka bir yaþ grubu için kararlýlýk gösteremiyorlar ve sonuç: Evlat sahibi olmak isteyen aileler çocuksuz, sýcak bir yuva, kucak bekleyen çocuklar ailesiz kalýyor.
Bu yüzden çocuklar ve aileler aleyhine iþleyen yaþ sýnýrýnýn kaldýrýlmasý ya da yukarý çekilmesi kararýný yürekten destekliyorum.
Bu arada þu harika örnek davranýþý aktarmazsam olmaz: Devlet bakýmýndaki çocuklardan da sorumlu olan ASPB Ankara Ýl Müdürü Bestami Erkoç bey ve eþi, üç evlatlarý varken bir de minik bir kýz bebeðe koruyucu aile oldular. Hep çok mutlu olsunlar, evlatlarýný güle güle büyütsünler inþallah!