Hepimiz bir zamanlar çocuk olduk elbet,
Anne-babamýza isyan ettiðimiz, kýzdýðýmýz zamanlar oldu.
Ve hep duyduðumuz bir söz vardý.
"Anne-Baba olunca anlarsýn"
Þu dört kelime baþlý baþýna bir felsefe kitabý aslýnda;
Eve geç geldiðimizde yediðimiz fýrçalarda o dört kelimenin yüreðe düþürdüðü, "Bu çocuk nerede kaldý?" kaygýsý,
Ehliyetsiz araba kullanmak istediðimizde karþýmýzda duvar olanlarýn bilgeliðini þimdi þimdi anlýyoruz elbet.
Zira dedikleri gibi bazý meseleleri
Ýnsan ancak Anne-baba olunca anlayabiliyor.
Þimdi bizim çocuklarýmýz bizlere isyan ediyor, dertleniyor, sitem ediyor.
Elbet onlar da ilerde anlayacaklar.
Ayný zamanda evlat sahibi olmanýn nasýl büyük bir servet olduðunu da anlayacaklar. Baþýnda ateþi düþsün diye uykusuz beklerken,
Ýlk diþini çýkardýðýnda, gülümsediðinde, anne-baba dediðinde,
Uykusunda nefesini dinlerken anlayacaklar.
Ama bunun için önce evlat sahibi olmanýn güzelliðini de onlara anlatmamýz, cesaretlendirmemiz, her zaman yanýnda olacaðýz diye yüreklendirmemiz gerekiyor. Hükümete düþen görevler var elbet. Gençler desteklenmeli, "Evlilik kredisi" güzel bir örnek. Ama anne-babalar olarak bizlere de düþen görevler var. Zira nüfus azalýyor. Gençler daha geç evleniyor, çabuk boþanýyor, çocuk yapmaktan kaçýnýyor.
En az üç çocuk tavsiyesine karþýn tek çocukla yetiniyor.
Hedonizm, gelecek kaygýsý, mükemmel bir hayat ya da her ihtiyacý her istediðinde karþýlanmasý gereken çocuklar olmalýlar algýsý, kariyer planlamalarý, geçim kaygýlarý gibi birçok sebep var. Listeye siz de yenilerini ekleyebilirsiniz. Ama özellikle yaþlandýðýnýzda göreceksiniz ki hayýrlý bir evlat gibisi yok...
"KOÞ ANNE KOÞ"
Kýz çocuðu 5-6 yaþlarýnda ya var ya yok. Ama sanki büyümüþ de küçülmüþ gibi konuþuyor.
Elinde bir paket bebek bezi, bir kutu mama, bombalardan kaçmaya çalýþýrken aklý geride kalan annesi ve kardeþinde. Onlara acele etmesi için sesleniyor. Yüreði paramparça anne bir yandan kucaðýnda baþý sargýlý yani bombalarla yaralý çocuðunu taþýmaya, diðer yandan elindeki birkaç parça eþyayý tutmaya çalýþýyor.
Gazze'den Refah'tan her gün yüreðimizi parçalayan görüntü ve fotoðraflar geliyor.
Adalet Divaný'nýn ❝Ýsrail, Filistinlilerin yok olmasýna yol açabilecek askeri saldýrýlarýný ve tüm eylemleri derhal durdurmalýdýr❞ emri verdiði, Netanyahu'nun ise saldýrýlarý sürdürdüðü gün bunlar yaþanýyor.
Ayný gün, Cumhurbaþkaný Erdoðan, uluslararasý sistemde dengenin kaybolduðunu, belirsizliðin arttýðýný, istikrarsýzlýðýn ve kaosun dünyanýn hâkim rengi hâline geldiðini söylüyordu. Bu yüzden hepimize çok ama çok fazla görev düþüyor. Zira mazlumun gözyaþýný sileceksek eðer Türkiye'yi dünyanýn lider ülkesi yapma görevinin hepimize düþtüðünü unutmamak gerekiyor.
KADIN ERKEK ÝLÝÞKÝLERÝ
Otomobilimizi bir hevesle satýn aldýk. Ýki ay bindik sonuç soldaki fotoðrafta görüldüðü gibi hurdaya çýktý. Ben de sosyal medyadan bir paylaþým yaptým. "Arabamýz yandýktan sonra eþimin 'yeni araba için sana ilan attýk bir bak' diye yolladýðý mesaj çok acýmasýzca deðil mi? :))" diye yazdým. Gülücük iþareti koydum. Zira ilanda bir çekçekli pazar arabasý vardý. Bu kadar etkileþim alacaðýný düþünmemiþtim. Ancak asýl dikkat çekici olan neredeyse mesaj yazanlarýn büyük kýsmýnýn biraz da ironiyle benim gibi düþünüyor olmasýydý.
Bakýþ açýmý deðiþtirense takipçilerimden Turhan Bey, oldu.
Zira aynen þöyle yazmýþtý.
"Geçmiþ olsun. Bacýmýn mesajýný nasýl okuyup acýmasýz buldunuz bilmiyorum ama 'Canýmýz sað olsun pazar arabasý ile de oluruz' diye okumak mümkün bence Nene Hatun'un izinde"
Bu satýrlar bir anda bakýþ açýmý deðiþtirdi.
Yani kadýn erkek iliþkilerinin karmaþýklýðýný, ön yargýlarýmýzýn ne kadar kuvvetli olduðunu, bazen yanlýþ anlamalarýn da iliþkileri zedelediðini bir kez daha hatýrladým.
'Peki araba niye yandý?" diye merak edenler olabilir. Ýtfaiyeciler "elektrik kontaðýndan" dedi. Açýk söylemek gerekirse biz de "Dosta gider" ifadesinin maðduru mu olduk, yoksa olacaðý vardý da oldu mu bilmiyoruz? Zira "Dosta gider" denildiði için aracý ustaya dahi göstermeden noterden satýn aldýk. Sonra gidip teslim aldýk. Bu yüzden siz siz olun "dosta gider" diyeni de töhmet altýnda býrakmamak için araç alýrken mutlaka ekspertiz yaptýrýn. En azýndan kafanýz rahat olur.
"ROMA"N OLACAK KAPIÞMA
CHP'li Ýstanbul Büyükþehir Belediye Baþkaný Ýmamoðlu'nun Roma Turu bu gidiþle iletiþim fakültelerinde ders notu olarak okutulacak.
Meselenin birkaç boyutu var.
1- CHP'li gazeteciler birbirine düþtü. Davet edilmeyenler, edilenleri her yerde taþlýyor. Sözcü TV Ekranýnda Deniz Zeyrek ile Ýsmail Saymaz atýþmasý ibretlik.
Zeyrek, "Ben bu tür gezileri tavsip etmiyorum" deyince
Saymaz, "Ne alakasý var, sen de defalarca bu gezilere geldin" diye yapýþtýrýveriyor.
Herkes birbirine etik, ahlak, gazetecilik dersi veriyor. Etik demiþken AK Partili Mustafa Varank, "Havuzlu Villa, arsa aldý" iddialarýný ortaya atan Deniz Zeyrek'e "Bir ay oldu belgeler nerede?" diye sordu. "Müfteri" dedi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'ne de þikayet etti. Neyse bu baþka bir yazý konusu aslýnda uzatmaya gerek yok. Biz yine konumuza dönelim.
Halk TV'ye bakýyorsunuz, Gazeteci Yavuz Oðhan, "Artýk Avrupa gördüm diyebilirim" diye kafa buluyor. Üstüne bir de CHP'li belediyelerin heykel sevdasýna gönderme yapar gibi, "Roma Belediye Baþkaný'ný çok baþarýsýz buldum çünkü parayý heykele yatýrmýþ, her taraf heykel." Deyiveriyor.
CHP Genel Baþkaný Özgür Özel, ise günlerdir bir kenarda sessizce oturuyordu. Ve daha yeni suskunluðunu bozdu.
Özel, "Meseleyi mahsurlu görmüyorum. Keþke gazetecilerin davet edilme meselesi bu kadar masumane olsa." Dedi. Herkes bu ifadeyi istediðiniz gibi yorumlayabilir. Ama bence bir anlamda "yiyin birbirinizi" pozisyonunda, rakibi gölge baþkan Ýmamoðlu'nun yýpranmasýný izliyor.
Yani özetle Ýmamoðlu, Roma'ya gazeteci ordusuyla bir tur düzenleyip, "Saraçhane Medyasý"ný kendisiyle saf tutmaya ikna etmeye çalýþmýþ ama iþi yüzüne gözüne bulaþtýrmýþ gibi görünüyor.
Peki "Tura katýlan gazeteciler nasýl bu kadar piþkin davranabiliyor? derseniz hemen cevabýný verelim; hepsi biliyor ki bunlar da unutulur, týpký CHP'nin "Para Kuleleri"nin unutulmasý gibi.
Para demiþken, Hatay Büyükþehir Belediye Baþkaný Mehmet Öntürk, seçimi kaybeden CHP'li Eski Belediye Baþkaný Lütfü Savaþ'a soruyor:
"Seçime 35 gün kala 1 milyar 900 milyon lirayý nereye harcadýnýz?"
Bir cevabý vardýr elbet o da yakýnda duyulur.
Neyse kalýn saðlýcakla.