Bir giriþimci hikayesi anlatacaðým bugün.
Yok, öyle büyük bir baþarý hikayesi deðil. Hatta henüz bir baþarý hikayesi bile deðil.
MÜSÝAD Expo’da standýna uðradýðým bir giriþimcinin hikayesi.
Bilgisayar mühendisi bir genç.
25-26 yaþlarýnda.
Henüz üç aylýk evli.
Teknolojik ürünler tasarlýyor, satýþýný yapmaya çalýþýyor.
Deniyor, yanýlýyor, yapýyor, satamýyor, tekrar deniyor, bu kez satýyor, sonra tekrar baþa dönüyor.
Fuarda standlarýna gittiðimde güleryüzle, heyecanla karþýladýlar.
Yüzlerce bin lira harcayýp stand açan büyük þirketlerin standlarýndan daha çok çeken bir þey vardý o standda.
Oturdum. Giriþimci genç ve eþi, birlikte duruyordu standda.
Genç haným, kocasýný yalnýz býrakmamýþtý.
Kurabiye ikram ettiler. Gelirken yol üstündeki ucuza kuru pasta satan pastaneden alýnmýþa benzemiyorlardý.
Giriþimcinin eþi elleriyle yapmýþtý. “Dýþarýdan alsak margarin koyuyorlar, ben tereyaðýyla yaptým” diye de anlattý nasýl yaptýðýný gelin haným.
Tevazunun ihtiþamýný gördüm o standda. Sade, sakin, heyecanlý, azimli bir genç giriþimci çift.
Görmeyi uzun zamandýr özlediðim bir þeyleri hatýrlattý bana o genç çift ve fuar standlarý.
Küçük adýmlarla ilerlemeyi seçmiþ genç giriþimci görmeyeli uzun zaman olmuþ.
Küçük bir alan belirleyip o küçük alandan ekmeðini çýkarmaya çalýþaný da öyle…
Devlete ya da devlet gibi saðlam bir yarý-kamu þirketine kapaðý atýp iyi maaþ almaya çalýþmamýþtý kolaya kaçýp genç giriþimci.
Kamu ihalesi peþinde de koþmamýþtý.
Birilerinden bir þeyler beklemek yerine genç yaþýnda, genç eþiyle birlikte bir mücadeleye giriþmiþlerdi.
Start-up kavramýyla üç aylýk bir çift yan yana geldiðinde güzel bir ahenk çýkmýþtý ortaya.
Hem þirketlerinin start-up halini kuruyorlardý, hem de birlikte uzun bir evliliðin, çoluk-çocuðun start-up’ýný.
Düþünmeden edemedim, ne kadar da benziyor aslýnda yeni evlilik ile start-up birbirine..
* * *
Orada tebrik edemedim.
Burada da ismini yazmadým belki rahatsýz olur, incinir diye.
Belki kendi gençliðimi gördüm. Çektiðim zorluklar geldi aklýma. Kim bilir?
Burada yazmak istedim.
Sakin, kendi halinde, sýcak bir hikaye. Her gün benzerlerini gördüðümüz hikayelerden.
Belki bizim de ihtiyacýmýz var abartýlý olmayan hikayeler okumaya.
Uçuk kaçýk baþarý hikayeleri kimyamýzý bozdu belki.
Herþeyde abartý arýyoruz.
En büyüðü, en güzeli, en yükseði, en hýzlýsý, en, en, en …
Küçük iþlerle kim uðraþacak peki?
Biraz da küçük iþlere dönmek, küçük insanlar olabilmek gerek.
* * *
Bu zamanýn gençlerinin kolaycýlýðýndan, tembelliðinden söz edip durulur biliyorsunuz. Ýþte size bir ters örnek. Çok sayýda çalýþkan gencimiz var. Hiç moral bozmayalým.
Göreceksiniz, bir gün, -eðer yazmaya devam ediyor olursam- o gencin baþarý hikayesini yazacaðým ve o yazýya bir not düþerek, bu genci aslýnda daha önce de yazmýþtým diye hatýrlatacaðým size.
Çünkü hiçbir baþarý tesadüfi deðildir.
Ve hiçbir emek zayi olmaz. Bir gün mutlaka sarf edene geri döner.