Evliya menkýbesi mi anlatýyoruz?

Ýyi oldu Osmanlý konusunun tartýþmaya açýlmasý. Söylenmesi gereken þeyleri bu vesileyle söyleme fýrsatý buluyoruz.

Özellikle fetih konusu yanlýþ anlaþýlýyor; çünkü yanlýþ anlatýlýyor. Bazýlarýnýn þunu kabul etmesi lazým: Osmanlý egemenliðinin yayýlýþý askeri istila hareketi þeklinde yansýtýldýðýnda “doðru tarih” öðrenmiþ olmuyoruz. Bilakis yeni kuþaklarýn kendi geçmiþleriyle iliþkilerinde problemli bir tavýr ortaya çýkýyor. “Atalarýmýz da pek matah adamlar deðilmiþ” düþüncesi, bu topraklar üzerinde daha adil, daha eþitlikçi bir ekonomik ve toplumsal düzeni kendi baþýmýza inþa edebileceðimize dair inancýmýzý güçlendirmiyor. Bilakis yeni kuþaklarda özgüven eksikliði oluþuyor. “Biz adam olmayýz ideolojisi” serpilip büyümek için kendisine verimli bir arazi buluyor burada.

Oysa tarihimizin hatalarýyla sevaplarýyla bir bütün olarak benimsenip nereden nereye nasýl geldiðimizin anlaþýlmaya çalýþýlmasý halinde bugünü ve yarýný güzelleþtirme çabalarý da kolaylaþacak.

Aklý baþýnda herkesin kabul edeceði hakikat þu: Osmanlý Devletinin kuruluþundan itibaren sadece bir asýr içinde bütün Anadolu’ya ve Rumeli’ne egemen olmasý ve bu egemenliðin beþ asýr gibi çok uzun bir süre daha sürdürülebilmesi sadece kýlýç gücüne baðlanarak izah edilebilecek bir hadise olamaz.

Zaten tarih kaynaklarý Osmanlý fetihlerinin sadece kýlýç zoruyla olmadýðýný aktarýrken bir tür “Osmanlý sistemine gönüllü katýlým” sürecini tasvir ederler. Akdeniz coðrafyasýnýn büyük tarihçisi Braudel açýk açýk “Balkan toplumlarý Osmanlý fetihleri karþýsýnda direnmedi” diye yazar. Balkanlarýn Türkler tarafýndan fethinin “bir toplumsal devrime yol açtýðý için” mümkün olduðunu söyler.

Ne demek bu?

Osmanlý fütuhatýný bir askeri baþarýdan ziyade yeni bir yönetim anlayýþýnýn ve yeni bir iktisadi modelin yayýlmasý olarak ve bunun çevredeki halklarca benimsenmesi olarak açýklanmasý mümkün olabilir demek.

Çoðu þehirlerin ve hatta ülkelerin savaþmadan, sulh yoluyla fethedildiði ve esasen savaþlarýn halklara karþý deðil, yönetimlere karþý yapýldýðý dikkate alýnýrsa o dönemde cereyan eden mücadelenin iki karþýt yönetim anlayýþý ve iktisat modeli arasýnda olduðu söylenebilir demek.

Bahsettiðimiz iktisat modelinin ayrýntýlarý hakkýnda fazlaca bilgimiz yok. Bu alanda çok fazla çalýþma da yapýlmýþ deðil henüz. Ama ilk dönem kroniklerinde fethedilen beldelerde öncelikle bir mescit inþa edilip pazar kurulduðu anlatýlýyor. Demek ki “yeni” bir pazar kurulmasý yani ticari düzenin yeni bastan dizayn edilmesi Osmanlý fütuhatýnýn öncelikli amaçlarýndan. Bu çok önemli bir ayrýntý.

Pazarýn güvenliði için kolluk görevlendirilerek tedbir alýndýðý ve iþleyiþinin hukuka uygunluðunun temini için kadýlarýn yetkili kýlýndýðý da ayný kaynaklarda zikrediliyor. Yani devlet gücünün temel görevi bu þekilde belirlenmiþ oluyor.

Osmanlý tarihinin en eski kaynaklarýndan Aþýkpaþazade aktarýyor: “Fetihten sonra halk yerinde kaldý. Ekonomik durumlarý Bizans zamanýndakinden daha iyi oldu. Buradaki Hýristiyanlarýn rahatlýðýný iþitip baþka yerlerden de adam gelmeye baþladý.”

Yine Aþýkpaþazade’de geçen bir anekdot daha var ki onun da yeni kurulan ekonomik sistemin neye dayandýðýný ve nasýl iþlediðini anlamak için büyük önemi var. Bir Germiyanlý (yani Osmanlýlarýn rakibi olan beyliklerden birinin uyruðu) Osman Gazi’ye gelerek yeni kurulan pazarýn vergisini toplamaya talip olur. Pazarda satýþ yapan kiþilerden vergi alýnmasý fikri Osman Gazi’ye ters gelir. “Bir kiþinin kazandýðý, baþkasýnýn olur mu? Onun mülkünde benim ne dahlim var ki ondan akça alayým” der. Daha sonra bunun gerekli olduðu kendisine anlatýlýnca “öyleyse pazara bir yük getirip satan herkes iki akça versin. Satamayan ise bir þey vermesin” diye emreder.

Anadolu’nun kuzeybatýsýnda bunlar olurken Bizans coðrafyasýnda merkezi yapýnýn zayýflayýp ortadan kalkmasýyla birlikte ekonomik düzen tepetaklak olmuþtu. Tarým sistemi çözülmüþ, sýnaî üretim neredeyse tamamen durmuþtu. Halk feodal beylerin zulmü altýnda bir kurtarýcý beklentisi içindeydi.

Bu þartlar altýnda gerçekleþen Osmanlý fetihlerinin kýlýç zoruyla olmadýðýný, yerel halkýn yeni düzeni benimsediðini söylemek evliya menkýbesi anlatmak mý oluyor?