Arapçadan Türkçeye geçen ‘zerre’ varlýðýn en küçük birimi demek... Atom, parçacýk karþýlýðý olarak kullanabiliriz. Ancak karakter merkezli Zerre, fizik deðil toplumbilimle ilgili... Bireyden ama statüsü nedeniyle toplumaltý parçacýðý diyebileceðimiz birinden söz ediyor. Yoksul, iþsiz, güvencesiz, tehdit altýnda bir genç kadýndan. Yaþlý annesini ve engelli kýzýný geçindirmek için onuruyla çalýþacaðý bir iþ aramaktan, bütün olumsuzluklara direnmekten vazgeçmeyen Zeynep’ten... Varlýðý bilindiði halde ‘görmezlikten gelindiði’, ‘umursanmadýðý’, ‘ötelendiði’, ‘en alta itildiði’ için toplumaltý parçacýðý... Ve elbette bir Tanrý parçacýðý her insan gibi...
ÖYKÜYÜ ÝZLEYÝCÝ TAMAMLAYACAK
Zeynep’in evinden uzakta olduðu için yatýlý kaldýðý atölyede ýþýk huzmelerinin içinde uçuþan tozlar da filmin adýný simgeliyor. Bu kez elle tutulamasa da gözle görülür bir þey ‘zerre’... Ama hava akýmýyla oradan oraya sürüklenecek kadar kütlesi küçük bir tanecik! Kameranýn sürekli takip ettiði Zeynep’in bu atölyeye geliþi de öyle bir sürükleniþ, ama orada ‘iþini saðlam tutmak’ uðruna bedenini ustabaþýna peþkeþ çekmeyi reddedecek ‘ruh’a sahip. Zeynep ne istihdam yaratabilir ne sosyal güvenlik yasalarýný deðiþtirebilir ne de baþýný sokabildiði apartmanýn kentsel dönüþüm nedeniyle yýkýlmasýný önleyebilir... Engelli çocuðunu býrakýn özel eðitim için pedagoglara götürebilmeyi onu organ mafyasýndan bile korumakta güçlük çekiyor. Annesi ve kýzý kolay lokma acýmasýz bir çevre için. Onlara çalýþtýðý lokantadan artan yemekleri veren bir delikanlý dýþýnda kimseden yardým görmeden hayata tutunmaya çalýþýyorlar...
Yoksul ve tekinsiz bir sosyal çevreyi, kentin göbeðindeki varoþ hayatýný ve her anlamda adaletsizliði hipergerçekçi bir yaklaþýmla tespit ediyor Zerre. Tarlabaþý’nýn yýkýmlar öncesi mezbeleye dönen halinden yararlanýyor. Görsel açýdan ise Zeynep’in bir derviþ sabrýyla beklediði ilahi/kozmik müdahaleyi yansýtan mistik bir loþluk var filmde. Filmin toplumsal gerçekçilikle tevekkülden kurulu diyalektiðini yansýtan bir solgunluk.
Ýstanbul’da doðup Almanya’da büyüdüðü için hafifçe yadýrganan bir aksanla konuþsa da Jale Arýkan, Zeynep’i parlak bir baþarýyla canlandýrýyor. Yakýn planlarda yüzündeki ifade her daim çok etkileyici. Zerre, Zeynep ve Tarlabaþý’na sýðýnmýþ küçük ailesinin hayatýndan yaklaþýk on günlük bir kesit sunduðu için onun geçmiþine dair bir þey bilmiyoruz. Öyküsünün baþýný ve sonunu tamamlamayý bize býrakýyor senarist ve yönetmen Erdem Tepegöz. Kocasýndan bezdiði için Almanya’dan Türkiye’ye gelmiþ olduðunu hayal edebiliriz. Filmin finalini de dilediðimiz gibi tamamlayabiliriz ama mutlu bir son naiflik olur!