Bazen unutulan iki evrensel gerçeði hatýrlatayým:
Kendisi için ölecek ve öldürecek militanlar, ihtiyacý olan silâh ve teçhizatý saðlayacak sponsorlar bulduðu müddetçe, herhangi bir terör örgütü, sahneye koyduðu eylemleriyle, her devletin ve toplumun baþýna belâ olabilir... Amerika’nýn olmuþtur... Almanya’nýn olmuþtur... Fransa’nýn olmuþtur. Ýspanya’nýn olmuþtur...
Terör konusunda hiçbir devletin dokunulmazlýðý yoktur...
Aslýna bakarsanýz, devletleri ve toplumlarý rahatsýz etmek için örgüt olmak da gerekmiyor. Kendine Unabomber adýný vermiþ bir çatlak Amerikan toplumunu hop oturup hop kaldýran eylemlerde bulunmuþtu. 11 Eylül (2001) uðursuz saldýrýlarý sonrasý patlayan aralarýnda siyasilerin de bulunduðu önemli kiþilere gönderilen ölümcül ‘þarbon’ mektuplarý da tek bir çatlaðýn iþiydi. Norveç’te 100’den fazla masum insaný kurþuna dizen Breivik’i de unutmayalým. Oklahoma’da devlet binasýný bombayla patlatan Timothy McWeigh’i de...
Kiþi veya örgüt kendi(leri)ni öldürmeye þartlandýrmýþsa öldürür ve eylemiyle devletleri sarsar, toplumlarý hareket edemez hale getirir.
PKK öyle bir örgüt iþte. Vurma, öldürme, felç etme kabiliyetine sahip...
Þimdi de ikinci evrensel gerçek: Hiçbir terör örgütü sonsuza kadar varlýðýný sürdüremiyor. Ya iþlevini yitirdiði ve artýk kendisine militan bulamadýðý, ya savunduðu görüþleri þiddetsiz bir ortamda ifade etme yolunu seçtiði, ya kendisini destekleyen güçler çeþitli sebeplerle arkasýndan çekildiði, ya da devletin ve toplumun sabýr taþýný çatlattýðý için topyekün bir savaþýn muhatabý haline geldiði için varlýklarý sona eriyor örgütlerin... Kimi gücünü yitirdiði için sessiz-sedasýz ortalýktan çekiliyor...
Örgütler -hatta bireyler- günümüz dünyasýnda hedefe yerleþtirdikleri devletleri ve toplumlarý rahatsýz edebilme gücüne sahipler; ancak hiçbir örgüt sonsuza kadar eylemlerini sürdüremiyor. PKK kadar uzun süreyle varlýðýný sürdürmüþ pek örgüt kalmadý.
Ýki evrensel gerçek bize ne söylüyor? Þunu: Terör ilânihaye süregiden bir uðraþ olmadýðýna ve olamayacaðýna göre, onu sona erdirmenin yöntemini bulmak gerekiyor. Toplumsal desteðini sona erdirecek, militan bulma kaynaðýný kurutacak, dýþ sponsorlarýný arkasýndan çekecek, iþlevini tamamladýðý hissini verecek bir yöntem...
Teröre raðmen uygulanmasý gereken bir yöntem...
Galiba sorun da buradan kaynaklanýyor: Örgüt içte ve dýþta palazlanabilme yönünden konjonktürden yararlanabiliyor; hedef aldýðý gücün dýþ ittifaklarýnýn zayýflamasý dikkatle not ediliyor ve yeni düþmanlarla ayný safta yer alýnabiliyor. Adresler deðiþse de, silâh ve teçhizat ihtiyacýna cevap verecek birilerini her zaman bulabiliyor.
Oysa devlet kendi terör arþivini bile yeterince kullanamýyor. Neden bu denli uzun süreyle PKK’nýn baþýna dert olduðuna dair saðlýklý bir deðerlendirme, o deðerlendirmeye dayalý saðlam bir strateji ve istikrarlý bir kendini yenileme politikasý izleyemiyor. Özal, Demirel-Ýnönü, Çiller, Ecevit ve Erbakan dönemlerinde yapýlanlar ve yapýlmasý gerektiði halde yapýlmayanlar iyi tahlil edilip kalýcý bir çizgi bulunamýyor.
Þehitler, cenazeler, çatýþma haberleri yüreklerimizi hoplatmaya devam ediyor.
Akýllanmalý ve sorunu ortadan kaldýrmak için evrensel gerçeklerden hareket ederek iþleyebilecek bir formül bulmalýyýz.
Zor deðildir.