Ünlü olmak önemlidir bizim topraklarýmýzda. Ýletiþim Fakülteleri’nde okuyan gençlerle konferanslardan sonra sohbet ederim zaman zaman. Hepsinin hayali okulu bitirdikten sonra ekran önünde olmaktýr. Ýyi bir editör ya da iyi bir yönetmen olmayý arzulayan yok denecek kadar azdýr. Ayýp mý, deðil elbette, zaten sokaðý da ünlü olmaya takýntýlý bir ülkeyiz biz.
Yarýþma programlarýna, tartýþma programlarýna bakýn, herkes bir hikaye, bir gariplik, satýyor, hikayenin ya da garipliðin üzerinden gelecek þöhretle de para kazanmayý umuyor.
Sorun, ayný yöntemi benimseyenler sayýsýnýn çok olmasý. Eskiden birkaç haftalýk þöhretlerimiz olurdu sonra günlük þöhretler ve en nihayetinde de programlýk þöhretler devrine geldik.
***
Macaristan’da, Budapeþte’nin en zengin mahallerinden birinde, üzerinde sadece mumlar yakýlý bulunan ve “onuru olan biri asla yoksul deðildir” yazan bir bank þimdi herkese inanýlmaz bir insanlýk dersi veriyor. Bank bildiðimiz banklardan biri ama onu özel kýlan iki yýl boyunca üzerinde yaþayan bir evsiz. Adý Abraham Sandor... Ne nereden geldiði biliniyor ne neden sokakta yaþadýðý ne de nerede öldüðü...
Ama iki yýl boyunca zengin bir semtteki bankýn üzerinde yaþamak, aralýksýz kitaplarýný okumak, gece bankýn üzerinde yatarken kullandýðý battaniyeyi sabah
katlayýp tek valizine koymak, zaman içerisinde yattýðý bankýn etrafýný süpürmek, dilenmemek, insanlarýn acýma duygusunu sömürmemek, para ihtiyacýný boþ þiþeleri toplayýp satarak geçirmek, öðrencilerle edebiyat üzerine sohbet etmek, kendisine yardým edenlere sýcak ve gerçek bir teþekkür etmek gibi özellikleriyle anlatýyor onu insanlar...
Bu hikayeyi duyunca ilgi çekmek ya da insanlarýn acýma duygusunu harekete geçirmek için ekranda anlatýlan hikayeler geliyor aklýma. Kimi en büyük acýyý ben çektim diye anlatýyor kimi en asil kimi en deli kimi en duygulu olaný oynuyor. Hepsinin ortak noktasý “en” olduklarýný iddia etmek ya , en olmak bile sýradanlaþtý bu sayede...
***
Bu Tarz Benim diye bir yarýþma var ekranda bence tam bir sosyal deney alaný.. Jüri karþýsýnda efendi efendi baþ sallayan hanýmlarýn iþ diðer yarýþmacýlara geldiðinde nasýl deðiþim geçirdiklerini görüyoruz. Her iki halden biri sahte hatta bazen ikisi bile sahte diye düþünüyor insan.
Ama biz önce ünlü olmayý takýntý haline getirdik sonra ünlü olmak için her yol geçerli anlayýþýný kabul ettik. Budur iþte geldiðimiz yer, birileri bir program sürelik þöhret olmak için þekilden þekle girerken, Budapeþte’de belki de görmediðim bir mahallede, üzerinde hiç oturmadýðým bir bankta yaþayan evsiz ve kitaplarý seven bir adam tüm dünyada merak uyandýrabiliyor.
Televizyon hayatýmýzý renklendirdi belki ama ruhlarýmýzý biraz siyah-beyaz yapýp, duygularýmýzý da örseledi beraberinde...