Evvelinde yapmadığımızı âhirinde yapalım

İki gündür sosyal medyada, yüzüne kapatılmış kapıdan otobüsün içindeki oğlunu görmeye çalışan Suriyeli bir annenin fotoğrafı dolaşıyor. Fotoğraf İstanbul’dan! 

Fotoğrafı görünce, “Bunca yıldır din, mezhep, ırk ayrımı yapmadan mazlumlara kucak aç, imkânlarını seferber et, dünya mazlumlarının umudu ol ama iş bilmez bürokratlar yüzünden bir annenin yüzüne otobüs kapısını kapatan ülke diye mi anılacağız” diye kendi kendime söylendim! 

Hiç ortamız yok, ya ifrattayız ya tefritte. 

“Kervan yolda düzülür” diyenlerin ahfatları olarak bizler için planlı programlı hareket etmek oldukça gereksiz bir düşünce. 

Plan program olmayınca da, mazlumlar için verilen bunca emek bir fotoğrafla neredeyse heba olacak. 

Savaş sebebiyle başlayan yoğun göç akınına karşı ilk başlarda tedbir alamamak, bir plan çerçevesinde gelenleri belirli bölgelere yerleştirememeyi bir nebze anlarım da, bir anda götürülmelerini anlayabilmiş değilim. 

Türkiye’deki Suriyeli kardeşlerimizle ilgilenen birçok sivil toplum kuruluşu var. Hâkezâ Suriyeli kardeşlerimizin kurdukları sivil toplum kuruluşları da mevcut. Bu sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya gelip yaşanan problemler ve çözümleri konuşulsa. Bu sivil toplum kuruluşları üzerinden bir program oluşturulsa daha iyi olmaz mıydı? Sivil toplum kuruluşları zaten bu tür işler için kurulmuyor mu? 

STK’lar üzerinden Suriyeli kardeşlerimize ulaşılsaydı, onlara toplumdaki hassasiyetler anlatılsaydı, suç işleyenlerin ve gerekli kayıt işlemlerini yaptırmayanların Türkiye’de yaşamalarına izin verilmeyeceği ikâzı yapılsaydı da mezkûr yürekli yaralayıcı fotoğraf ortaya çıkmasaydı daha güzel olmaz mıydı? 

Ortaya çıkan fotoğraf, Ümit Özdağ ve Sinan Oğan gibilerin başını çektiği ırkçı, mezhepçi güruhu sevindiriyor. Bir de bunların yalanlarına inananları… 

Düşünün, Türkiye, bırakın dünyaya kendi halkına bile mazlumlar için yaptıklarını, ülkemizdeki Suriyelilerle alâkalı gerçekleri anlatamadı. Nereye gitsek, kiminle konuşsak yukarıda bahsi geçen güruhun yalanlarıyla muhatap oluyoruz. 

“İnsanlığın vicdanı Türkiye” başlıklı yazımda  Hayata Destek İletişim Uzmanı Fatih Kıyman’dan veriler paylaşmıştım. Kıyman, resmi rakamlara göre 3.6 milyon Suriyeli’nin yaşadığı Türkiye'de toplumun 'suç oranında artışa sebep oluyorlar' algısının yanlış olduğunu söylüyor. Kıyman, araştırmalara göre Türkiye'deki Suriyelilerin suç oranının genel Türkiye suç oranındaki etkisinin düşük olduğunu söyledi. Kıyman aynı zamanda Suriyelilerin Türkiye'de 100 bin istihdam oluşturduğunu açıkladı.  

Gerçekler böyleyken, ırkçı ve mezhepçilerin yaydığı yalanlarla oluşturulan kamuoyu baskı sebebiyle telafisi mümkün olmayacak adımlar atılmamalı. Halka doğrular anlatılmalı ve ülkemizdeki Suriyeli kardeşlerimizle ve STK’larla birlikte var olan sorunlara çareler aranmalıdır. 

Evvelinde yapılmayan planlı projeyi bâri âhirinde yapalım da ne bunca yıllık emekler zayi olsun ne de bizlere sığınan kardeşlerimizin kalpleri kırılmasın.