Ey Demirtaş, Ücret karşılığı orada Duran KİM..!

Dünya krallığı  iddiasında bulunan  mikrobik yapılanmaların deney sahası oldu medeniyet coğrafyamız, asra sari geçmişimizden günümüze kadar..!

Millet kalabalığımızın orta yerine atılan kavmiyetçilik molotofu ile  Türk’çülük,  Arnavut’çuluk, Arap’çılık, Kürt’çülük ateşi ile yandık kavrulduk, savrulduk..!

Verildi, bereketli Balkan ovaları yetmedi, doymadılar…

Verildi, içinde bütün dünyanın muhtaç olduğu bereketli petrol yatakları olan mümbit Ortadoğu’muz yine yetmedi, doymadılar…

Medeniyet evlatlarımızın milyonlarcasını, maceraperest aklı evvellerce sokulduğumuz savaşlardan ve işgallerden kurtulmak uğruna, şarkımızın garbımızın kara topraklarına gömüldük…

Binlerce yıldır kavmiyetçilik gibi hiç bir şekiliyle bilmediğimiz ve alışkın olmadığımız bir batıl hesabına kardeş kardeşe yıllarca kırıldık…

Yetmiyormuş gibi tamamen kökü dışarda müfsit bir tarafgirlikle, vatan paftasında, sağcılara aitmiş gibi tahsis edilen, solculara aitmiş gibi tahsis edilen, adına kurtarılmış bölgeler dedikleri, bölünmüş parsellerde özel olarak hazırlanıp tahkim edilen, kazılan hendeklere, ellerimize tutuşturulan mühimmatlarla gömülerek siperlendirildik...

İçlerinde amca çocuklarının olduğunu maalesef sonradan öğrendiğimiz karşı parsellerdeki siperlere, verilen talimat gereği sürekli ateş ettik gözü kapalı, bombalar yağdırdık birbirine, vatan kurtarıyoruz zannıyla ve attığımız hamasi naraların verdiği cihangirane azim ve güçle…

On yılda bir kafamıza kafamıza indirilen darbeler halimizi idrak etmeyi çok geciktirse de her şartta Medeniyet değerlerine bir kılavuz gibi sarılan bir kısım vatan evlatları durumu daha çabuk kavradı..!

O vatan evlatları,kavmiyetçilik oyununa gelmedi, sanki alçak(tay)mışız ve de yükselmenin tek yolu olarak gösterilen muasır medeniyetler seviyesine çıkma aldatmacasına kanmadı, tarihinden kaynaklanan büyüklüğün dinamikleri zaviyesinden gelişmeleri değerlendirerek, terör estirmeden sabırla ve emin adımlarla döşediler tam bağımsızlığa giden yolun taşlarını..!

Türkler, Kürtler, Araplar, Lazlar, Çerkezler ve vatan evladı daha neler varsa, esas canına kast edilenin bin yıllık Medeniyet ve değerleri olduğunun farkında olarak kardeş kavgasına hiç girmediler..! Her fırsatta birliğin, dirliğin teminatı olduğu bilincinden taviz vermediler..!

Minarelerinde Türkçe Ezan diye anlamsız çağrıların yankılandığı camileri satıldı, gün ola harman ola dediler..!

Merhamet Medeniyeti dinamikleri, sarhoş Avrupa taklitçiliği uğruna harcanırken duydukları endişeyi seslendiren vatan evlatlarının bir kısmını, Kürtlüğü ön plana çıkarılarak “bölücü”, “isyancı” diye yaftalanıp iplere çekildi…

Bir kısmı da Türklüğü ön plana çıkarılmadan bazen “irticacı”, “gerici” diyerek, bazen de, has vatan evlatları olmalarına rağmen “vatan haini” yaftasıyla darağaçlarında sallandırıldı şehrin meydanlarında, ötekilere ibret olsun da pussunlar diye..!

Darbeci işbirlikçi, Türkçüler ve  Kürtçüler vs, terbiye etmek için vakit kaybetmek istemedikleri bir Anadolu şehri insanlarını topluca nehir kenarlarında ve  dağlarda kurşuna dizerek, mağaralara doldurup “gaz” basarak topluca katlettiler..!

Yine vatan evladı Türkler, Kürtler, Lazlar, Çerkezler hep birlikte sessizce gün ola harman ola deyip yutkundular, ama unutmadılar, usul usul çalıştılar..!

Gün oldu harman oldu, ince eleyip sık dokuyarak emin adımlarla yürüyen Millet çocukları Türkçüleri, Kürtçüleri, Dincileri, Darbeci işbirlikçileri saf dışı edip, milli irade gücüyle yönetime el koydular.

Milli irade çocukları bütün güçleriyle, din, dil ve etnik kökene dayanan zenginliğimizi kamplara bölerek ayrıştıran duvarları yıkarak hep birlikte muhabbeti tekrar tesis etmeye başladılar, kardeş tabutları gelmemeye başladı, farklılıklarımızın eşi bulunmaz bir zenginlik ve büyüklüğümüzün önemli bir teminatı olduğu geçeği mutlu geleceğe dönük inancımızı pekiştirdi..!

Huzura doğru büyük bir heyecanla koştuğumuz şu günlerde, Türkçülerin ve Ulusalcılarınkaos uğruna el ele bir çatı altında toplanmaları hüsranla sonuçlanacağı aşikardır..!

Bin bir çeşit etki ile oylarını alarak ele geçirdikleri Belediye binasının önündeki toplanan, “dağa kaçırdığın çocuğumu geri ver” diye, “artık kavga istemiyoruz” diye feryat eden Kürt analarını, çöp temizler gibi süpürmek isteyen, çocuklarını Avrupa/Amerika College’lerinde eğitim aldıran Kürtçüler, hiç ummadıkları bir büyük hüsranla karşı karşıya kaldılar..!

Kürtçülerin, kaçırılan çocuklarını isteyen Kürt analarını istihbaratçıların verdiği paralar karşılığında orada duruyorlar” diyerek bir manada ajan olmakla suçlamaları büyük tezgahın bozulduğu anlamına gelmektedir..!

Ücret karşılığı kim oralarda duruyor acaba...?

Çocukları dağa kaçırılan Kürt anaları mı..?

Yoksa Kürt çocuklarını dağlara kaçıran Kürtçüler mi..?