Ey diktatör, n’aptýn sen!..

2013 haziran ayýndan bu yana siyasete hakim kýlýnmaya çalýþýlan bir kelime, diktatör!.. Hedefinden Cumhurbaþkaný var. Ahmet Kekeç kadar saðlam bir köþe yazarý takipçisi deðilim, o nedenle isim isim aktaramam ama, gördüðüm, “muhalif cenahta” Erdoðan’a “diktatör” demek, yazýnýn internet reytingini artýrmakta önemli bir unsur...

Türkiye’yi “otoriter” rejim altýnda göstermenin, “Silivri ara rejimi” tanýmlamalarýyla bu kampanyayý süslemenin, hatta, elalemin baþkentlerinde Türkiye aleyhine çýkarýlacak kararlara destek vermenin nedenini biliyoruz: Türkiye’yi “dýþ müdahaleye” açýk hale getirmek!

“Batý” dediðimiz, günümüzde Mýsýr’daki darbeci Sisi’ye açýk destek veren dünyanýn, ülkeyi yöneten kadronun ensesinde boza piþirmesine çanak tutmak...

Bekledikleri sonuç geliyor mu, hayýr. Neden? “Batý” siyasette sömürgecilikten gelen “vahþi” gelenekle “akýlcýlýðý” bir potada eriten yapýya sahiptir. Bir yaný, Akdeniz’de mülteci taþýyan gemileri bombalamayý planlar, diðer yaný, “dur bakalým, orada bir sorun var, bunu nasýl hale-yola koyabiliriz” diye binlerce sayfalýk raporlar hazýrlar. Biliyoruz ki, “vahþi” yönü Türkiye’yi -gücü yeterse- pataklamaya pek meraklý, ama, “akýlcý” yönü, ülkeyi yöneten kadronun “demokratik reform” kararlýlýðýný gördükçe “dur bakalým” diyor.

Siyasi yorumda aklýn deðil duygularýn rota çizdiði bizim meslektaþlar ise, bu durum karþýsýnda memleketi bir “iç savaþýn” paklayacaðýný söylemeye baþladýlar.

Selahattin Demirtaþ’a göre de mesela, Erdoðan, bir diktatör... Ama, meydanlarda daha düne kadar “örgütsel malzeme” olarak deðerlendirilen o bayraklarla meydanlarý doldurup, güvenlik içinde seçim kampanyasý sürdürdüðünü -nedense- ýskalýyor!.. Tabii ki sürdürecek, tabii ki o meydanlarda özgür bir siyaset adamý olarak eteðindeki tüm taþlarý dökecek, engellemeye kalkan önce beni karþýsýnda bulur. Ama, bunu, bir “diktatörün” memleketinde nasýl yaptýðýný bana anlatmasý gerekiyor.

Oy avcýsý “diktatör...”

Uzun sohbet masalarýnda “sol kanat” dostlarým bu meseleyi açtýklarýnda kendilerine bi’tek þunu söylüyorum. “Çin ve görmeyi çok arzu ettiðim Arjantin dýþýnda bu gezegende ayak basmadýðým memleket kalmadý, demokrasiyi, diktatörlüðü, krallýðý, emirliði, hepsini gördüm. Ben, meydanlarý dolaþýp sesi kýsýlýncaya kadar halkýndan oy isteyen diktatör, yalnýz Türkiye’de gördüm...”

Daha önce de yazdým, “garip bir diktatörümüz” var. Mýsýr’daki askeri darbeyi destekleyen NATO müttefiklerine ayar çekip, devrik seçilmiþ cumhurbaþkanýna açýkça sahip çeken tek lider kimliði taþýyor. Saddam’ý sevmezdi, 2003 yýlýnda yýkýlmasý için müttefiklerine elinden gelen desteði verdi, þimdi Beþar için mesai harcýyor. Ve, kendisine diktatör diyenlerin, “Mýsýr’la iliþkileri niye bozdun, Beþar’la temasý neden kaybettin, memleketi Ortadoðu’da yalnýz býraktýn” eleþtirileriyle karþýlaþýyor.

Bu ülkede sapla-saman tam anlamýyla birbirine karýþmýþ durumda...

Yok, bu kadarý da fazla...

“Diktatör” kapalý kapýlarý sever, baþýnda olduðu  memleketi de “yurtdýþýna çýkýþ vizeleri” ile yönetmeye çalýþýr. Seçim kampanyasýnda beni en çok heyecanlandýran ise, Davutoðlu’nun Tokat’ta yaptýðý açýklama oldu: Gençlerimiz dünyayý görsünler diye, 12-25 yaþ grubuna THY dýþ hat biletlerinde yüzde 30 indirim uygulayacak.

Bir “otoriter rejim” düþünün, genç nüfusuna “gidin çocuklar, dünyayý görün, oralarda neler oluyor, insanlar neler yaþýyor, nasýl yönetiliyorlar bir bakýn, size anlatýlanlarla deðil, gördüklerinizle karar verin biletinizin yüzde 30’u da benden” diyor.

Ne bu?

Böyle “diktatör”, böyle “otoriter rejim” mi olur?

Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn açýklamalarý arasýnda “Yahu, bu konuda çok sert gidiyor, ortamý biraz yumuþatmasýnda yarar var” dediðim cümleler yok mu, var. Onun adýna baþka aðýzlardan yapýlan bazý açýklamalarý “maksadýný aþan” bulmuyor muyum, buluyorum.

Bu, “kiþisel eleþtiri” kýsmýna giren bir durum...

Ama konu “siyasi analiz” olduðunda “bana göre” kavramý devreden çýkar, siyaset biliminin kurallarý ile hareket etmek zorundayýz.

Ortada, Prof.Dr.Ahmet Davutoðlu’nun “siyaset üstü” bilinçle kaleme aldýðý ve yayýnlanan kitapçýðýna özellikle AK Parti amblemini bastýrmadýðý, ama, imzasýyla millete karþý sorumlu olduðu YENÝ TÜRKÝYE SÖZLEÞMESÝ varken -neden diktatör kelimesini çok seven arkadaþlar bu sözleþmeden tek kelime söz etmedi- oturduðumuz yerden “diktatör” masallarý nasýl yazarýz?

Gençlere tavsiyem:1- Gideceðiniz ülkenin THY biletini 4-5 ay önce alýn, çok düþük fiyatlar karþýnýza çýkacak 2-Yolculukta okumak için kitaplarýnýzý hazýrlarken Yeni Türkiye Sözleþmesi’ni yanýnýza almayý unutmayýn, 3- Yolculuklarýnýza “gerçek diktatörlerin” olduðu ülkelerden baþlayýn...