Ey Gezi Direnişçisi arkadaşım!...

Çok çağdaş, aydınlanmış, yeşil hassasiyetini haiz bir insansın...

Yani aslında sen çok iyisin.., ama etrafındaki provokatörler kötü öyle mi?!...

Dur, hemen sallama...

***

Dinle ey Gezi direnişçisi arkadaş!...

Hepimiz biliyoruz ki,‘Yeşillik Olsun’ diye eylem yapmıyorsun...

Ağaçlarla birlikte kök salmak için orada oturmuyorsun...

İtiraf ettin zaten... Hedefin 3-5 ağaç kurtarmak değil...

Vatanı Erdoğan’dan kurtarmak!...

Attığın sloganları, taşıdığın pankartları gördük...

Günlerdir seyrediyoruz...

Geçtiğin yerleri tahrip ettin...

Kaldırım taşlarını söktün... Cam çerçeve indirdin... Otobüsleri harap ettin... Kırdın, döktün, yaktın...

Başta başbakan olmak üzere iktidara küfrettin durdun... Muhalif olduğun kişi ve kurumlara en aşağılayıcı sözleri söyledin...

Ve şimdi buraya yazamayacağım kadar ağır hakaretler savurdun...

Neden?...

Söylüyorsun ya:

“Tayyip istifa!... Yaşam tarzımıza müdahale edenlere karşı, özgürlükler adına, demokrasi adına mücadele ediyoruz..”

***

Ey Gezi direnişçisi arkadaş!...

Sen de anladın ki, seni temsil eden pek cumhuriyetçi, laik, çağdaşlığı kendinden menkul CHP’den bir cacık olmaz...

Sen de anladın ki, CHP ancak ‘Tek Partili Demokratik' rejimin partisidir!. Yanına hangi partiyi koyarsan koy, seçimi kaybeder...

***

Ey Gezi direnişçisi arkadaş,

Sen de gördün ki, çakma ‘sade vatandaş’ Kemal ile planlanan ‘Ilımlı Kemalist CHP’ projesi tutmadı...

Ve aslında çok da iyi biliyorsun ki senin kafana.., senin Kemalist demokrasi standartlarına uygun bir partinin bu ülkede seçilme şansı yok... En azından çok partili, demokratik ve özgür bir seçimde...

Tepkin ondandır...

***

Ey Gezi direnişçisi arkadaş!...

Bunları yani senin söyleyemediklerini baştan söyledim... Birbirimizi kandırmayalım diye...

Şimdi sen söyle bakalım...

Yaşam tarzına müdahale edilmesini istemiyorsun...

‘Demokrasi, ifade özgürlüğü için mücadele ediyorum..’ diyorsun...

Peki şunu söyle...

2002’den önce yapabildiğin, ama bugün yapamadığın ne var?...

Sen düşünedur...

Şimdi ben burada; ‘Kürt sorunu’ dediği için hakkında 3 yıl hapis cezası istenen gazeteciden başlarım...

Arabasında Kürtçe kaset bulundurduğu için bölücülükten 5 yıl hapis cezası istemiyle yargılanan vatandaş ile devam ederim...

Darbeleri, muhtıraları... İdam edilen başbakanı... Adaletsizlik olmasın diye bir sağdan bir soldan asılan gençleri...

Kapatılan onca partiyi örnek gösteririm...

Askerlerin sivilleri yargıladığı mahkemeleri...

‘Din, dil, ırk ayrımı.. devlet düşmanlığı..’ diye başlayan cümlelerle, en masumane eleştirilerin dahi yargılandığı günleri...

Komutanların gazetelere manşet hazırladığı post modern devri...

Başörtülü kızların üniversite kapılarında nasıl aşağılandığını hatırlatırım...  

Dolayısıyla ifade özgürlüğü ve demokrasi noktasında eskiden nerede olduğumuzu örnekleriyle teker teker yazmaya başlarsam bu yazı bitmez...

Tamam, bunlar seni pek etkilemedi... Sana dokunan da yoktu... Ama en azından demokrasi adına hiç vicdanın sızladı mı?... İçinden direnmek geçti mi?...

***

Ey Gezi direnişçisi arkadaş!...

Yine sorayım;

2002’den önce yapabildiğin, ama bugün yapamadığın ne var?... Söylesene...

Ha.., Ben alkolü istediğim anda, saatte, istediğim yerde ve istediğim şekilde içmek istiyorum...

Diyebilirsin...

“Avrupa’da da toplumu korumak adına benzer bir takım düzenlemeler yapılıyor olabilir... Ama ben bu konuda onlardan daha ilerici olmak istiyorum... Örneğin eskiden olduğu gibi, çocuğumu bakkala gönderip gazete kağıda sarılmış rakımı almak istiyorum...”

Diyebilirsin...

“Ben etrafımda başörtülü görmek istemiyorum...”

Diyebilirsin...

Ben sermayeyi ‘köylülerle’ değil, bu ülkenin gerçek sahipleri olan ‘kentsoylu’ ‘Kemalist Burjuvazi’yle paylaşmak istiyorum...

Diyebilirsin...

Ben laikim, onun için benden, ‘hakim, savcı, doktor, vekil, başbakan...vs, ‘ layıkıyla olur.. Ama toplumun çoğunluğunu oluşturan muhafazardan olmaz... Olursa dikey devrimlerle kurduğumuz rejim tehlikeye girer...

Diyebilirsin...  

Böyle söylersen seni anlarım...

Ama sen de çok iyi biliyorsun ki, böyle bir demokrasi yok...

Demokrasi ve özgürlük için direniyorum diye kimseyi kandırma...

***

Tamam daha fazlasını iste.., ama özgürlüğümü kaybettim komikliğini yapma... AB’ye uyum yasaları çerçevesinde onca yasa özgürlükler adına değişti... Şu anda çok daha demokrat bir ülkeyiz... Refah seviyemiz de çok daha iyi durumda... Bu da senin umrunda olmayabilir, ama ne yazık ki, halkın umrunda!...

***

Ey Gezi direnişçisi arkadaş!...

Eğer sen bu eylemleri bundan 10-15 sene önce yapsaydın (ki yapamazdın), toplum huzurunu bozmaktan, devlete karşı suç işlemekten ve bilmem neden..., DGM’de yargılanırdın...

Günlerce haftalarca gözaltında kalırdın... Polis tazyikli su ve biber gazı sıkmazdı, yakaladığını döve döve götürür, içeride de sana vatandaş muamelesi çekerdi!...  

Ve unutma ki hiç bir devlet görevlisi, hükümet yetkilisi, polisin sert müdahelesinden dolayı senden özür dilemezdi... Bunu da çok iyi biliyorsun...

***

Ey Gezi direnişçisi arkadaş!...

Tayyip istifa diyorsun...

Bu ülkede iç çatışma da çıksın, darbe olsun, ara rejimle.., öyle ya da böyle, ama ne pahasına olursa olsun bu iktidardan kurtulalım diyorsun...

Ama hiç düşünmüyorsun ki, ne zaman böyle bir şey olsa sen yine kaybediyorsun...

***

Ey Gezi direnişçisi arkadaş!...

Onun için diyorum ki, “demokrasi, yaşam tarzı, ifade özgürlüğü..vs, bahanelerini kullanma artık...

Sen her zamankinden daha özgürsün...

Ve ey Gezi direnişçisi arkadaş...

Şunu da unutma...

İktidarda sen olsan, senin şu an yaşadığın özgürlüğün yarısını bile bana yaşatmazdın...

Yaşadım, oradan biliyorum!...

***

Eskiden olsa o kadar takmazdım...

Ama artık kaybedecek çok şeyi var bu vatanın...

Anlıyorsun beni değil mi, direnişçi arkadaşım...