Ey Kýlýçdaroðlu ya çýk konuþ ya da sus!

Yolsuzluk bahsinde mangalda kül býrakmýyorsunuz. “Havuz medyasý” deyip duruyorsunuz boyuna.

Þiþli belediyesinde olup bitenleri nedense açýklamaktan kaçýnýyorsunuz.

Sahi o kavganýn sebebi nedir?

“Ýktidar kavgasý” demeyiniz sakýn.

O iktidarýn niçin verildiðini herkesten çok siz gayet iyi biliyorsunuz.

Sarýgül’ü daha önce hangi gerekçeyle partinizden ihraç ettiðinizi biliyorsunuz.

Þimdi hangi gerekçeyle Sarýgül’ü tasfiye etmeye çalýþtýðýnýz da herkesin malumu.

Yolsuzluk bahsinde konuþurken bin düþüneceksiniz. Ýçinizdeki Sarýgülleri saymak bu yazýnýn boyutunu aþar. Þimdi size soracaðým þu sorulara alenen cevap veriniz:

Bir: Maltepe eski belediye baþkanýnýz Mustafa Zengin, sizin yardýmcýlarýnýzla katýldýðýnýz bir toplantýda bir televizyon kanalýna yardým için para topladýðýnýz iddiasýnda bulundu. Bu iddia doðru mudur?

Ýki: Toplanan paralarýn en yakýn adamlarýnýzdan Erdoðan Toprak’a ofisinde teslim edildiðini iddia ediyor. Ne diyorsunuz?

Üç: Söz konusu televizyonun (artý 1) sahibi toplanan paralarýn kendisine verilmediðini açýkladý. Peki bu paralar nereye gitti?

Günlerdir bu iddialar konuþuluyor ama nedense siz tek kelime etmiyorsunuz.

O her konuda konuþmayý ve sizi aðzý bozuklukta geçmeyi marifet bilen yardýmcýnýz/sözcünüz Haluk Koç da ne hikmetse çýkýp tek kelime laf etmedi.

Bu konuyla ilgili iddialara çýkýn yüreklice cevap veriniz.

Ya çýkýp iddialara bir bir cevap veriniz ya da bir daha yolsuzluk ve “havuz medyasý” bahsinde çýkýp zinhar konuþmayýnýz...

Ha, bu arada hazýr çýkmayý düþünüyorsanýz, elinize tutuþturulan o tapelerin kimler tarafýndan size ulaþtýrýldýðýný da açýklarsanýz sevinirim.

Bakalým paralelin tam olarak neresindesiniz, herkes görsün...

CHP ve MHP’nin Yüce Divan palavrasý

CHP ve MHP sözcüleri “Yüce Divan” bahsinde konuþurken kendi geçmiþlerini unutuyorlar nedense.

Bir gerçeðin üstünü örterek dürüst görüneceklerini sanýyorlarsa yanýlýyorlar.

Dedikleri þu:

“Bizim arkadaþlarýmýz için en ufak bir þaibe gündeme gelseydi onlarýn Yüce Divana gidip aklanmalarýný saðlardýk.”

Gerçekten öyle mi?

O zaman biraz yakýn geçmiþe bakalým isterseniz...

Yýl: 2001...

Hükümette üç parti var: DSP, MHP ve ANAP.

Bayýndýrlýk ve Ýskan Bakaný MHP’li Koray Aydýn için “yolsuzluk” bahsinde bir soruþturma açýlmasýna karar verilir. (29 Aralýk 2001)

DSP’li Ýbrahim Yavuz Bildik’in baþkanlýk ettiði “Soruþturma Komisyonu” neye karar verir?

Tutanaktan aynen aktarýyorum:

Hükümet kanadýna mensup üyeler (10) ret oyu veriyorlar.

Yani çoðunluðu oluþturan 10 kiþilik iktidar kanadý Koray Aydýn’ýn Yüce Divana gönderilmemesi gerektiði kanaatinde olduðunu bildiriyorlar. Ve dolayýsýyla komisyon kararý bu þekilde Meclis Baþkanlýðý’na bildiriliyor.

14 Þubat 2002 tarihinde Genel Kurul’da yapýlan gizli oylamadan ne çýkar peki?

Ýþte o günkü tutanak bilgisinin özeti:

399 milletvekilinin katýldýðý 65 inci birleþimde kabul 177, ret 209, çekimser 11, geçersiz 1, boþ 1 oy...

Yani gizli oturumda Yüce Divan için gerekli olan 276 kabul oyu çýkmadýðý için Koray Aydýn’ýn Yüce Divana gitmesi kabul edilmemiþtir.

Baþkanýn bu durumu açýklayan sözlerinin MHP sýralarýndan alkýþla karþýlandýðýný da not edeyim.

Þimdi MHP’liler kalkýp “Yüce Divan” edebiyatý yapýyorlar. “Biz olsaydýk...” diye baþlayan cümleler kuruyorlar...

CHP bu olayda nerede mi?

DSP’yi kaldýrýn yerine CHP’yi koyun...

Ha DSP, ha CHP... Ha SHP, ha CHP...

Hepsi birbirinin týpkýsýnýn aynýsý...

“Kötü misal emsal olmaz!” diyeceðinizi biliyorum.

Bunu emsal kabul ettiðimiz için deðil, CHP ve MHP’nin ilkesizliðine ve palavrasýna örnek teþkil etsin diye aktarýyorum.

AK Partili Bakanlar olayýnda paralel yapýnýn yolsuzluk kýlýfýna büründürülmüþ darbe teþebbüsüyle karþý karþýyayýz.

Ýlgili mahkemenin verdiði takipsizlik kararý bu açýdan ibretamizdir.

Paralel yapýnýn hukuki yolsuzluk üzerinden kalkýþtýðý darbe giriþimini akim kýlmak, hem hukuka baðlýlýðýn, hem de demokrasi mücadelesinin bir gereðidir.

Önce kendi tabunuyýk da görelim

Peygamberimize yönelik hakareti “ifade özgürlüðü” bahsinde gören o malum kesimi tanýmýyor olsak, özgürlükçü olduklarýna inanacaðýz.

“Tabularý yýkmak”tan söz ediyorlar...

Peki o zaman, madem bu kadar “tabu” karþýtýsýnýz ve dahi “özgürlükten” yanasýnýz, söyleyin bakayým: Atatürk için ayný karikatürler çizilmiþ olsaydý ve Atatürk’e benzer hakaretler yapýlmýþ olsaydý tavrýnýz ne olurdu? C. Dündar’ýn belgeseline bile tahammül edemediniz...

Akit’e yapýlan saldýrý gözünüzden mi kaçtý?

“Hepimiz Akitçiyiz” deyin demiyorum, sadece kýnayýn yeter diyorum!

Biliyorum yapamazsýnýz...

Kendi tabularýnýzý yýkarak baþlarsanýz inandýrýcý olursunuz...