Ey Müslüman donan ekranýn deðil bebekler!

Birkaç gündür "Yetim Kasidesi" dinliyorum. Aklýma üþürken sarýlacak anne eteði arayan Ýdlipli çocuk geldi. Ýki sene önce göç yolunda, zeytin aðaçlarý altýnda donarak ölen Erva bebek geldi. Bu yazýyý bize yazýyorum bize. Sonra düþündüm, aðzýndaki sütü donan Erva bebeði öylece yerde yatarken görse Hazreti Peygamber!... Bize Veda Hutbesini hatýrlatmaz mýydý, emanetlerini sormaz mýydý ?

Donuyorlar ve biz musluðun önünde abdest almak için sýcak suyun gelmesini bekliyoruz iþte o zaman zarfýnda ölüyorlar belki. Belki o andýr he ne dersiniz ?

Göreceðimiz yerleri seçiyoruz artýk. Galerilerde bir sayfa sonrasýný týklayarak, atlýyoruz bebek cesetlerinin üzerinden. O kollarý , uçurtma ipi kadar ince bebeklerin aðlayýþý da Müslümanlarý uyandýrma zili ama sadece anlýk!

Bir bebek gördüm yetim, annesinin ölü göðsünden þehadet sütü içen bir bebek gördüm. Elbisesi yok, gazete parçalarý arasýnda cennet zeytini gibi kalmýþ bir bebek gördüm. Kardeþine öptürecek yanaðý da kalmamýþ öyle bir deri bir kemik gülmek istese sesi yok.

Söylesem gök kan dökecek, söylemesem o cennet serçesinin gözleri yaþ dökecek içimde.

Gözleri bedeninden önce cenneti gören ki o yüzden kapatamadýn o simsiyah iki zeytinden sayfalarý. Sevr maðarasýnda Resullulah'ý saklayan güvercin sensin. Hazreti Ömer'in girdiði evde, tencerede kaynayan taþ sensin. Hacer'in eteklerinde Ýsmail'in eli sen, Üveysin taþýdýðý çöl hýrkasý sen.. Resul'un sýrtýnda Hasan'la Hüseyin sen.

Rabbim o bebekleri cennetiyle teskin eylesin.

Onlar donarak ölüyorsa biz hiç çözülmeyelim, gözleri kapanmýyorsa sebebi aðzý açýk uyuyan, ümmet denilince tavan aynalarýnda kendilerini dikizleyen entarili zalimlerdir.

O bebeklerin aðýrlýðý cep telefonlarýmýzýn aðýrlýðý kadar bile deðil.

Salýncak sýrasý bekleyecekken, defin sýrasý bekleyen bebek, bize ah et. Bize küs, o hiç elbise tatmamýþ sýrtýný bize dön.

Bizi Allah'a þikayet et . Resullullah saçlarýný toplarken o yetim baþýný okþamayan ellerimizi þikayet et. Seni unutuþumuzu þikayet et. Sana çok gördüðümüz ekmeði, kursaklarýmýza týkayýþýmýzý þikayet et.

Onlarý son secdeye varýr gibi ve o secdede aðlar gibi yavaþ yavaþ emziriyoruz , diye haykýrýyor annenin gözleri. Onlar ki bizi hiç üzmediler, büyümeyen yavru bizi niye üzsün. Bize akþam ezaný okunmadan kapýlardan çaðýracaðýmýz evlat býrakmadýlar! Bize elbiseler dikip bayram sabahý müjdeleyecek evlatlar býrakmadýlar. Bize babasýyla bayram namazýna giderken elimizi öpecek ceylan býrakmadýlar.

Ya Resulullah sen ki yetimlerin mahzunluðunu elinde toplayýp secde secde aðlayansýn. Sen ki öksüzün baþýný cennet cennet okþayansýn. Biz bu serçeleri nereye uçuralým.

Nereye uçsunlar ki sýrtlarýnda taþýyacaklarý ölüm fazla gelmesin. Nereye uçsunlar ki anne diyebilecek kadar büyüsünler nereye uçsunlar ki elbiselerini giyip aynaya bakabilecek kadar uzasýn boylarý. Nereye uçsunlar ki saçlarýný zafer ilahileriyle biz tarayalým Firavunlar taramadan önce.

Nereye uçsunlar ki döneceklerinden umudumuz olsun.

Nereye uçsunlar ki kucaklarýmýz onlarýn musallasý olmasýn.

Haberler arasýnda okudum þöyle yazýyordu "idlipte" bebekler donuyor.

Sustum. Hatýrladým ve hatýrlatayým dedim. Ö lü yor lar. Bize þans dile, ey rehavetin, ey sefaletin sahibi! Ey mazlum kardeþinin ahýndan baþka mülkü olmayan! Ey mazlumun sesine saðýr!

Ýþte bu yüzden etkileniyoruz evet ama mazlum bebeklerin eksilmelerinden deðil, onlarý son dakika haberi olarak sunan sunucunun neon yeþili ceketinden!

Bu zulmün içinden nasýl çýkacaðýmýzý deðil, bir selfielik pozlarda nasýl çýktýðýmýzý konuþuyoruz!

Biz, günlük telaþlara onlarsa bulduklarý þehadete sarýlýp umduklarý cennete gidiyorlar...

....