Kürt ve Türk sekülerlerinin kadim birlik arzusu bugünlerde yeniden tartýþýlýyor. Ama bu birleþme arzusunun Aysel Tuðluk’un arada bir ve yýllara sari olarak-ilk birleþme yazýsýný Aysel haným 2007 yýlýnda yazmýþtý- yazdýðý yazýlarla veya Niþantaþý-Cihangir sakinlerinin Rojava’daki kantonlara el sallamasýyla hayata geçirilebileceðini düþünmek çok yanýltýcý olur.
Kürt milliyetçiliðinin sýnýrlarýmýzý sallayýp durduðu, Kobanê’ye giden peþmergelerin iki saatlik yolu halkýn coþkulu karþýlamalarý arasýndan geçip ancak 10 saatte alabildiði zamanlardan geçiyoruz. Býji Obama ve Býji Serok Barzani sloganlarý atýlýyor..
Bu manzara Aysel Tuðluk’un birleþme ve ittifak taleplerine mazhar olan Ýttihatçý-Kemalistlerin korkularýný büyütüyor. Zor bir dönemden geçiyorlar, paradigmalarý tuzla buz oluyor, ideolojik bir esnemeden uzak duruyor, olup bitenleri anlayamýyor ve Kürtler’in haklý taleplerine kulaklarýný týkamaya devam ediyorlar.
Ýroniye bakýn ki, Aysel Tuðluk’un Türk solcularýna birleþme çaðrýlarýný seslendirdiði bu süreçte, Kürt milliyetçiliðinin her geçen gün daha da güçlenmesine yol açan geliþmeler, bugün CHP’yi bölünmeye doðru sürükleyen asýl ve temel sebeptir.
Dolayýsýyla salt AK parti karþýtlýðý, düþünüldüðü gibi, bugün ayný ideolojik damardan beslenen Türk ve Kürt ulusal-solcularýný birleþtirmeye yetmediði gibi, birleþmiþ olanlarý da birlik içinde tutmaya yetmiyor.
Týpký, Osmanlý Ýmparatorluðunun, imparatorluðun içinden yükselen çeþitli milliyetçilikler tarafýndan bölünmesine karþý, Türk Ýttihatçýlarýyla Ermeni sosyalist- milliyetçilerini bir araya getirme ve ittifak içinde davranmaya zorlama giriþimlerinin yetmediði ve sonuç vermediði gibi.
Þükrü Hanoðlu’ndan okuyalým:
‘...Harutyun Þahrigyan’ýn 1907’de tartýþmaya açtýðý deðiþik milletlerin oluþturacaðý “hey’at-ý mümtâze-i müctemi’a (birleþik otonom idareler”e dönüþecek, askerlik hizmetinin laðvedilerek ordunun kaldýrýlacaðý, her otonom milletin kendi “milis” gücüne sahip olacaðý yapýnýn hukukî zeminini oluþturacak 45 maddelik programdan baþlayarak tüm Daþnaktsutyun projeleri “farklýlýk” merkezli ve “beraberliði” yok derecesine indirgeyecek bir milliyetçiliði dile getirmiþlerdir. Bu çerçevede Daþnaktsutyun sadece Ýttihad ve Terakki ile deðil yeni bir tasavvur yaratmaya çalýþan liberallerle de çatýþmýþtýr. Ýttihadçý liderlerin Þahrigyan’ýn “Ýsviçre kantonlarý”ndan ilham aldýðýný düþündükleri projesini ancak “bir galib ordu ile Ýstanbul’a gelebilirse kabûl ettireceði” yolundaki eleþtirileri sadece yükselen Türkçülüðün taviz vermeye yanaþmamasý olarak görülmemelidir. Projeyi yayýnlayan Sabahaddin Bey bile bunun bir ortak tasavvur taslaðý olarak benimsenemeyeceðini sert eleþtirilerle dile getirmiþtir.’ (Sabah gazetesi, 3 Ekim Pazar yazýsý)
Bu paragrafý gelin güncelleyelim isterseniz, bakalým ortaya ne çýkacak. Paragrafta geçen ‘hey’at-ý mümtaze-i müctemia( birleþik otonom idareler) yerine ‘Birleþik Kanton Ýdareleri, Þahrigyan’ýn yerine, Aysel Tuðluk’u, Daþnaktsutyun’un yerine HDP’yi, Ýttihat ve Terakki’nin yerine CHP’yi, eh isterseniz birleþik otonom idarelere karþý çýkan Prens Sabahattin’in yerine de bizim çiçeði burnunda liberal kardeþimiz Rasim Ozan’ý veya anlý þanlý bir liberali koyun..Benzerlikler müthiþ ve sarsýcý!
Neticeten:
Rojava kantonlarýna þimdilik Esat’a ve Baas rejimine pek zararý dokunmadýðý için ses çýkarmayan Türk ulusalcý-Ýttihatçýlarýnýn, Yüksekova ve Cizre’de kanton idaresini, Ýstanbul ve Ankara’yý yabancý bir ordu teslim almadan kabul etmeyeceðini görmemek için, insanýn AK Parti düþmanlýðýyla basiretinin baðlanmýþ olmasý gerekir.
Ama Tuðluk, kanaatimce birlik öneren yazýlarýyla deðil, Edward Sait’in Ýsrail askerlerine taþ atan ‘sembolik’ eylemine benzer eylemiyle asýl, Türk seküler-ulusalcýlarý kara kara düþündürüyor.
IÞÝD’in yol açtýðý kötülükler ve zulme karþý Kürt halký yekvücut olmalýdýr elbette. Öyle de oluyor zaten. Ama Kürt halký þunu da çok iyi biliyor ki, IÞÝD’in zulmü, halý hazýrda, Türk sekülerizminin en büyük günahlarýndan biri olan bir Dersim bile etmez!
Dahasý:
Kürt sosyalist-milliyetçilerinin, baðýmsýz birleþik, sosyalist bir Kürdistan için daða çýkarak, kanlý bir iç çatýþmayý göze aldýklarý tarihten sonra yaþananlar, Kemalist rejime, kendini yeniden kurmak için muazzam fýrsatlar sunmuþ ve Kürt hareketi, rejimin iç düþman algýsýnda ön sýraya yerleþmiþtir.
Bugün de deðiþen bir þey yok.
Son MGK toplantýsý muhtemel bir CHP hükümetinin baþkanlýðýnda toplansaydý, Rojava, Hewler ve Amed’in’ en büyük ‘milli tehdit’ olduðuna Yüksekova’nýn Dersim gibi tenkile uðratýlmasý gerektiðine dair ulusal kararlarýn alýnacaðýna Aysel Tuðluk ve partisinin hiç þüphe duymamasý gerekir.
Aysel Tuðluk, buna benzer kararlarý tarihte defalarca almýþ olanlarýn mirasýna sahip çýkanlara, yani bugün iktidar olsalar ayný kararý alacak olanlara ittifak öneriyor.
AK Parti ve IÞÝD’e karþý mücadele adýna..Ýyi güzel de, IÞÝD’in Kürt topraklarýnda sebep olduðu zulüm hala bir Dersim etmiyor! Ve Dersim’le yüzleþmeyi baþlatan da AK Parti’den baþkasý deðil..
Kürt halký bu gerçeði bilmez mi acaba?