Eyalet valisi gibi kullanamadıklarına diktatör diyorlar!

Sokaklarda caddelerde eski seçim heyecanı yok.  

Bu atmosfer fanatik olmayan seçmenin aklıyla ve mantığıyla hareket etmesine yardımcı olabilir diye düşünüyorum.

Sadece dört partinin meclise girme ihtimali var. Bunların üçü tecrübe edilmiş partiler. AK Parti, CHP ve MHP.

HDP iktidarda tecrübe edilmiş bir parti değil ayrıca terör politikasıyla meşruiyet sorunu yaşayan bir parti.

Her hangi bir partinin fanatiği olmayan seçmen HDP dışındaki partileri kıyaslayacaktır diye ümit ediyorum..

***

CHP’nin tek parti yıllarından kalma çok menfi bir intibaı var muhafazakâr seçmen üzerinde.

CHP’ye yine yüzde 25 ila 30 arasında gidip gelen kalıplaşmış seçmen dışında oy verecek bir kitle görünmüyor.

Hatta CHP’ye oy vermiş ama 13 yıl boyunca icraatlardan hoşnut kalmış fanatik olmayan çok küçük bir zümrenin AK Parti’ye oy vermesi bile düşünülebilir.

MHP de 1999 koalisyonunda seçmen üzerinde olumlu bir intiba bırakmadı. 7 Haziran’dan bu yana da MHP tabanı yönetimin tavırlarından oldukça rahatsız görünüyor.

Dolayısıyla 1 Kasım seçimlerinin anahtarı seçimlere katılmayan ve katılıp MHP veya SP-BBP ittifakına oy veren muhafazakâr seçmenin elinde olacak gibi görünüyor.

***

Onları etkileyecek olan da Haziran ayından buyana hükümet kurulamamasının getirdiği olumsuzluklardır. Zaten AK Parti seçmeninin bir kısmı 7 Haziran seçimlerinde “AK Parti nasıl olsa iktidar olur” düşüncesiyle siyasi istikrardan endişe etmediği için ya sandık başına gitmemişti ya da değişik gerekçelerle başka partilere oy vermişti.

Siyasi istikrarsızlığın olumsuzluklarını gören bu kesimin bu kez iktidarın tek alternatifi olan AK Parti’ye oy vermesi beklenmektedir.

***

Öte yandan AK Parti’nin seçim vaatlerini büyük oranda yerine getiren bir parti olduğu da tarafsız araştırmacıların tescil ettiği bir gerçek.

Atılım Üniversitesi hükümetlerin seçim vaatlerini yerine getirme oranlarını araştırmış ve 1980 sonrasının en başarılı hükümetlerini AK Parti’nin kurduğu sonucuna ulaşmış.

Yapılan araştırma sonucunda AK Parti, vaatlerinin yüzde 56’sının tamamını gerçekleştirdiği geri kalan yüzde 44’ünün de devam ettiği ortaya çıkmış.

7 Haziran’da iktidar çoğunluğu elde edemese bile yüzde 41 gibi batıdaki siyasi partilerin hayalindeki oranı yakalamış olması boşuna değil.

***

Bu gerçek partinin kusursuz olduğu anlamına gelmez. AK Parti hükümetlerinin de kimi eksikleri hataları kusurları vardır. Ama başarıları ile kusurları kıyaslandığında kusurlarının başarılar yanında devede kulak bile olmadığını fanatik olmayan herkes rahatlıkla görebilir.

Son 13 senede Türkiye’nin iflasın eşiğinden, gelişmiş ve kalkınmış bir ülkeye dönüştüğünü kimse inkâr edemez.

Sadece IMF’den bağımsızlık bile ekonomik başarısı için yeterli bir delildir.

Eğitimde, ulaşımda, sağlıkta, savunma sanayiinde, ihracatta, turizmde, konut edindirmede, milli gelirde, dış projelerde AK Parti hükümetlerinin rekor kırdığını kim inkâr edebilir?

Bu dönemde yapılan otoyollar, hastaneler, okullar, üniversiteler, adalet sarayları, hızlı trenler, tüp geçitler, köprüler, havaalanlarını ve daha nice yatırımı inkâr mümkün mü?

***

Ya demokratikleşme ve normalleşme alanında yapılanlar?! Kılık kıyafetten anadilini konuşmaya değin bu millete çok görülen insan hak ve hürriyetleri alanındaki normalleşme kimin eseri?

Vesayet sistemine son verip milli iradeyi egemen kılma başarısı hangi hükümetlerin cesareti?!

Türkiye’yi bugün tüm dünya mazlumlarının umudu ve İslam dünyasının son kalesi haline getiren hangi dış politika?!

Türkiye’nin gelişmesinden rahatsız olanların AK Parti iktidarlarını eyalet valisi gibi kullanamadıkları için diktatörlükle itham ettiklerini biz çok iyi biliyoruz. Onlara destek verenleri de. İfade ve basın özgürlüğü gibi kalkanların arkasından devletine savaş açanları da.

***

Milletin ve ülkenin çıkarını partisinin ve cemaatinin çıkarının üstünde görenlerle, partisinin ve cemaatinin çıkarını millet ve ülke çıkarının üstünde görenler Pazar günü yarışacaklar.

Dileyelim ve dua edelim ki millet ve ülke çıkarı galip gelsin.