EYT kararı neden alındı?

Toplumu uzun süredir meşgul eden bir mesele daha çözüme kavuştu. "Erken emeklilik" veya "Emeklilikte yaşa takılanlar" başlıklarıyla kamuoyunda tartışılan mevzuyla alâkalı çarşamba günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan son noktayı koydu.

Emeklilik için gerekli sigorta prim gün sayısını doldurduğu halde emeklilik maaşı almak için şart olan yaşı yıllarca beklemek zorunda kalanlar yeni yıla emekli olarak girecekler. Başkan Erdoğan, milyonları sevince boğan müjdeyi şu sözlerle verdi: "Bugün sizlerle paylaşacağımız düzenlemeyle yaklaşık 2 milyon 250 bin vatandaşımız daha emekli olma hakkına kavuşuyor. Emeklilik hakkının kullanılması hususunda herhangi bir yaş sınırı uygulanmayacaktır."

Başkan Erdoğan konuşmasının devamında, "Bugün ülkemizin tüm tartışma alanlarını, milletimizin her kesiminin beklentilerini çözmüş olarak 2023'e girme kararlılığı" doğrultusunda alındığını vurguladı.

İrade belli: "Türkiye Yüzyılı" hedefine tam gaz giderken toplumu meşgul eden ve hedefe ulaşmaya engel olabilecek tartışmaları çözmek.

Başkan Erdoğan liderliğindeki "Yeni Türkiye" bu iradeyle hâdiselere yaklaşıyor ve çözümler üretiyor.

Emeklilik kararının bir diğer yönü de dünya çapındaki ekonomik krize rağmen AK Parti hükümetinin milyonlarca insanını yaş sınırı olmadan emekli ederek onlara maaş verecek gücü kendinde görmesi.

Mâlumunuz Başkan Erdoğan geçmiş yıllarda erken emekliliğe karşı olduğunu, erken emekliliğinin sebep olacak mali yükün ülkeye zararı olacağını söylüyordu. Peki şimdi bu karar niye alındı? O zaman mali yük getirecek erken emeklilik bugün getirmeyecek mi? Bu sorulara cevabı Erdoğan mezkûr konuşmasında veriyor: "Prensip olarak 20 veya 25 yıl çalışmış bir kişinin çalıştığı süreden çok daha uzun bir dönem emekli maaşı alabileceği sistemin sürdürülebilir olmadığına inanıyoruz. Nitekim geçmiş yıllarda bunun acısı çok yaşanmıştır. Sistemin idamesine zarar vermemek ve ülke ekonomisinin üzerine kaldıramayacağı yükler bindirmemek için uzunca bir süre böyle bir düzenlemeye sıcak bakmadık. Bu yaklaşımımızdaki amaç, asla çalışanlarımızın haklarının tesliminin önüne geçmek değildi. Tam tersine 85 milyon hep birlikte ortak geleceğimizi düşündüğümüz için konuyu derinlemesine incelemeden, ölçüp biçmeden, hesabını kitabını sağlamca yapmadan herhangi bir taahhüt altına girmek istemedik."

Başkan Erdoğan'ın cevabında ülkenin yükseldiği seviyeyi de görüyoruz. Bu bağlamda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin'in açıklamaları da yükselen seviyeyi izah edici mahiyette: "Türkiye bütün ekonomik sorunlara rağmen büyümesini sürdürüyor. Tarihinde ilk defa istihdam sayısı 31 milyon 200 bine yükseldi. Türkiye'nin 2022'yi yüzde 5'in üzerinde büyümeyle kapatması bekleniyor. (...) Türkiye'de ortalama bir emeklinin en az 3 kişi tarafından emeklilik primleriyle finanse edilmesi lazım. Bu durum bizim dönemimizde 2.1'e kadar geldi, bunu 1.7'ye kadar düşürebiliriz. İstihdamı ne kadar artırabilirsek bu oranı artırabiliriz."

Asgari ücret artışı ve emeklilik müjdesiyle sevinen milyonların yüzü, İnşaallah ocak ayından itibaren enflasyonun düşmesiyle de gülmeye devam eder.