Eyvah! 23 Nisan’ın ruhu söndü, gitti!

Zinde kuvvetler kule dikme derdine düştü, laikliği savunacak kimse kalmadı. İyi uykular Türkiye, sen uyurken irtica yavaş yavaş yükseliyor.

Piyasada soruşturmacı gazetecilere yer yok artık, onun için gericiler gemi azıya aldı. Baksanıza bu yıl 23 Nisan resepsiyonu eşli yapılmış ve başörtülü hanımlar da resepsiyona katılmış.

Laik cumhuriyet buraya kadarmış.

Araştırmacı-soruşturmacı-incelemeci-yerinde görücü gazetecimiz-televizyoncumuz, göbeğini kaşıyan adama kızan yazarımız hemen gazetelerine, televizyonlarına dönsün ve Türkiye’yi bu felaketten döndürsün bence.

Onlar park açarken bunlar kadınları kapatıyor. Açık parkta kapalı kadınlar cirit açacak bu gidişle. Konya’daki hastanede olanları yazan kalemler susturuldu. O haber yalan çıktı ama olsun, laikliklikle mücadele edilirken haberin eğrisine doğrusuna bakılmaz herhalde.

Geri gelsinler kardeşim, yalan-dolan habercilik yapsalar da dönsünler.

Yoksa kimsenin yapacağı bir şey.

Patronun yandaş olduğu yerde gazetecilik yapmak zor ama onlar laik cumhuriyet ve yıl sonu alınacak prim uğruna bu kadar zorluğa katlanır herhalde.

Yayın yönetmeni abi de ortada yok, “Meclis resepsiyonunda kaos ortamı yaratıldı” manşeti atacak gazeteci de kalmadı. Yerine gelenlerin yaratıcılığı ve mücadele azmi kısırlı maalesef. Habire kule manşeti atıyor bunlar.

Başbakana, bakanlara “Karın başını açsın” diyebilen generaller ya cezaevinde ya da araziye uymuş durumda.

Ne oluyor?

Bu tablonun yarattığı tek gerçek, normalleşme oluyor.

Halkın her tercihini aşağılayan, askerlerin önünde esas duruşa geçen kalemlerin yarattığı gerilim ortamının sona ermesi, toplumsal barışın sağlanmasını sağladı, sağlamaya devam ediyor.

Kadınların çoğunluğunun başını örttüğü bir ülkede kadınları yok sayma cüreti gösterenler, oturdukları yerden hakaret savurmakla yetinmek zorunda.

Yıllardır iktidar olan bir partinin mensupları, milli egemenlik bayramında egemenliği başka merkezlere bırakmış olmanın acısını yaşadı.

Cumhuriyet tarihinde olmadığı kadar millete geçen bir egemenlik gerçeği var karşımızda.

Ancak burada durmak olmaz. Sadece muhafazakara değil, Kürde, Aleviye, solcuya, tiyatrocuya da aynı açılımı yapmak gerekiyor.

Geçmiş bayramınız kutlu olsun...

Asker-gazeteci teması

28 Şubat’ın Batı Çalışma Grubu’nun üyelerinin gazetecilerle yaptıkları temaslar kayıt altına alınmış. Darbe kültürünün bu kadar güçlü olduğu bir coğrafyada, kimse bir gün bu kayıtların mahkemede delil olabileceğini aklına bile getirmemiştir.

Şimdi bu kayıtlar ortaya çıkacak ve yansız, bağımsız, özgür, demokrat, gerçek gazetecilerin generallerle neler konuştuğu ortaya saçılacak.

Bence burnunuzu kapatın, ortaya çıkacak koku Avrupa Birliği standartlarına pek uymayabilir.

Avrupa çatırdıyor

2. Dünya Savaşı sonrasına benzer bir tablo içinde Avrupa. Her ülke siyasi liderlik ve vizyon eksikliğinden nasibini alıyor.

Fransa’da pazar günü yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminin birinci turu, marjinal görüşlerin giderek Batılı toplumlarda daha fazla taban kazandığının göstergesi.

Yabancılara karşı tepkiyle oy toplayan Le Pen’in kızı Marine Le Pen’in partisi yüzde 20 sınırına geldi dayandı.

Komünist görüşleri savunan Jean-Luc Melenchon ise yüzde 10 topladı. Sağın ve solun iki ucunun gücü Fransa’nın üçte birini temsil eder hale geldi.

Almanya’nın baskısıyla sıkı ekonomik tedbirler uygulamaya başlayan diğer Avrupa ülkelerinde de gelişmenin benzer yolda olduğu, yabancı ve Müslüman düşmanlığının giderek yükseldiği gözlemleniyor.

Avrupa piyasalarının haftaya rekor kayıplarla başlaması, ekonomik tablonun uzun yıllar bu şekilde devam edeceğinin bir işareti.

Koca kıta hızla kan kaybederken siyasi kadrolar tarihi bir çapsızlık örneği göstermeye devam ediyor.

İşsizlik oranı, özellikle genç işsizlik oranının İspanya’dan Yunanistan’a uzanan bölgede rekor seviyelere gelmiş olması, ırkçı ve nefret söylemine dayanan partilerin güçlenmesine zemin hazırlıyor.

Avrupa bu haliyle 1980 öncesi Türkiye’yi anımsatıyor açıkçası.