Eyvah Eyvah

Ankara 2024...

Fransa Büyükelçiliği;

"Türkiye'de faaliyet gösteren Charles de Gaulle ve Pierre Loti okullarımız nedeniyle Türkiye'den nota aldık."

Elçilikten yapılan bu açıklama Türkiye-Fransa arasında yaşanan okul krizini gün yüzüne çıkardı.

Ben de ilk defa duyulan bu skandal olayı bir önceki yazımda kaleme alarak kamuoyunu bilgilendirmeye çalıştım.

Olan biteni anlamaya çalışan kamuoyu daha neler oluyor diyemeden Almanya'nın Ankara Büyükelçiliğinin yaptığı bir açıklama ile bir kez daha sarsıldı.

Ne diyordu elçilik;

"Elçiliğimize bağlı eğitim kurumu Ernst-Reuter Okulu için Türk Dışişleri Bakanlığı tarafından nota verilmiştir. Yeni eğitim döneminde çift uyruklu olanlar dahil Türk vatandaşlar okula kabul edilmeyecektir. "

Sıradaki Kaçak Okulumuzu Tanıyalım...

Açık kaynak bilgilerine göre; Almanya Ankara Büyükelçiliği Özel Okulu Ernst-Reuter Schule, Alman hukukuna göre İstanbul ve İzmir'deki şubeleri ile birlikte 1957 yılında kurulmuş özel bir okuldur.

Okul Thüringen Eyaletinin müfredatını uygulayarak, 10. sınıfa (Realschule) kadar devam etmektedir. 11. ve 12. sınıfların dersleri "International Baccalaureate" IB müfredatına göre verilmektedir. IB diploması ile Almanya'da ve bu diplomayı kabul eden diğer ülkelerdeki üniversitelerde yükseköğrenim görmek mümkündür.

Haydee!!!

Biz daha iki Fransız'ı hazmedemedik şimdi bir kaçak okul da Almanya'dan çıktı.

Peki Ne Olacak...

İlgili bakanlıklar hemen devreye girdi ve Dışişleri Bakanlığımız şu notayı yayınladı;

"2024-2025 eğitim öğretim yılında anaokulu dahil olmak üzere Ankara'daki Ernst Reuter Okulu'na Türk pasaportlu (çift uyruklular dahil) yeni öğrenci kabulü bir sonraki duyuruya kadar yasaklanmıştır."

Buna ilave Milli Eğitim Bakanı Tekin, okulların mevzuat içerisine girerlerse eğitimlerine devam edeceklerini, girmezlerse yok hükmünde olacaklarını belirterek şunları söyledi;

"Bundan sonraki süreçte Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın, Milli Eğitim Temel Kanunu'nun, eğitimle ilgili yasal düzenlemelerimizin amir hükümleri doğrultusunda işlem yapıyoruz.

Müzakere yapıp bahsi geçen okulları yasal sınırlar içerisinde eğitim öğretim vermeye davet ediyoruz".

Bu okullar, normal koşullarda mevzuatımızda yeri olmayan okullar. Dolayısıyla mevzuat içerisine girerlerse eğitim öğretime devam ederler, girmezlerse zaten yok hükmündeler."

"Bir yasal mevzuatımız var, bir de Anayasamızın 90. maddesi, yani uluslararası sözleşmelerle ilgili maddesi çerçevesinde ülkelerle yaptığımız uluslararası anlaşmalar var. Bu okulların hukuki statüye kavuşmaları için uluslararası sözleşme yapılması gerekiyor. Bahsi geçen ve yasal dayanağı olmayan 12 okulla ilgili, iki ülkenin karşılıklı anlaşabileceği uluslararası sözleşme zemininde yasal dayanak oluşmasını arzu ediyoruz.

Yapmak istediğimiz şey, Fransa'nın da dahil olduğu diğer ülkelerle karşılıklı uluslararası sözleşme yapmak."

Hakkı Teslim....

Hatırlarsanız bir önceki yazımızda kaçak Fransız okulları için geçmiş hükümetlerin ne yaptıklarını sorgulamıştık.

Bakan Tekin'in yaptığı bir açıklama bir yerde bu soruya cevap oldu.

Her ne kadar yapılan işin karşılığı tam olarak bu olmasa da geçmiş hükümetlerin de 1993, 1998 ve 2000 yıllarında Fransa'yı bu konuda uyardığını öğrendik.

Uyarmış da ne olmuş diyebilirsiniz.

Tahmin ettiğiniz gibi uyarıya rağmen o dönemler de de Fransa adım atmaktan imtina etmiş.

Son yazıda bu yazımın konusu Bursa Amerikan Kız Koleji olacak demiştim.

Yeni önemli olaylar gelişmesine rağmen sözümün eri olarak koleji yazıyorum.

İşte çok kısa özet olarak yazacağım Bursa Amerikan Kız Koleji...

Bursa Amerikan Kız Koleji...

Atatürk'ün kurmuş olduğu cumhuriyet laiklik konusunda son derece hassastı.

Ancak buna rağmen aynı cumhuriyet yabancılara karşı İslamiyet ve Türklük konusunda da o derece tutucu ve muhafazakardı.

Bursa Amerikan Kız Kolejinde yaşananlar bu konunun en büyük ispatıydı.

Peki neler yaşanmıştı kolejde...

Yıl 1927...

Adı geçen kolejde öğrenim gören bir Türk kızı okul öğretmenlerinden Edith Sanderson'a psikolojik destek almak için başvurur.

Uzunca bir süre devam eden destek görüşmeleri zamanla dini sohbetlere dönüşür ve bir süre sonra sohbetlere iki kız öğrenci daha katılır.

Hocalarının dini telkinlerinden etkilenen öğrenciler önce İncil'e sempati duyarlar ve ardından Hristiyan olurlar.

Bu hadise fısıltı halinde öğrenciler arasında yayılır.

Ardından bir grup öğrenci durumu okul idaresine ihbar eder.

Konu kısa sürede Ankara'ya intikal eder.

Durumu öğrenen Atatürk çok sinirlenir olaya bizzat el koyar.

Ata Amerika'nın onca tehdidine rağmen okulu kapatır ve olayla ilgili hukuki süreci başlatır.

Sonuç...

Soruşturmayı yürüten savcı Türk kızlarını Hıristiyanlaştıran Amerikalı öğretmenler hakkında iddianameyi hazırlar ve cezai davayı açtırır.

Bursa Sulh Ceza Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucu okul müdiresi Miss Jilson ile öğretmenler Miss Sanderson ve Miss Day suçlu bulunarak cezaya çarptırılırlar.

Sonrasında ne mi olur.

Avaz avaz bağıran Amerika pes etmek zorunda kalır.

Bakanlar Kurulu kararı ile kapatılan kolej Atatürk'ün talimatı ile Türk Maarif Cemiyeti tarafından satın alınır ve okul "Bursa Kız Lisesi" adıyla 1931 yılında tekrar eğitime açılır.

Ne demiş tüm bu işleri yapan Ata...

"Geçmişini bilmeyen geleceğine yön veremez."